Türkiye'nin karnesi!
Amerika’nın dünyada çok kötü bir karnesi var. Ülkeleri bölmek, insanları kırıp yok etmek, atom bombası ile füzelerle uçaklarla dolar ile zarar verdiği milletler nezdinde karnesi hep geçersiz notlarla dolu. İnsan, toplum ve devlet ahlakları kötü olduğu için ülke ahlakları da doğru orantılı olarak kötü. İnsan ve insanlık mektebinde hep ikmale kalan bir öğrenci gibi.
Hatıra
dediğiniz bilgi on bin, yirmi bin yıl saklanır. Unutulması zor, kaybolması ise
daha zordur. İnsan ve toplum hafızasında inançların ne kadar süre ile
kültürlerin ne kadar süre ile bireysel ve toplumsal nefs alışkanlıklarının ne
kadar süre ile kaldığı edep ve ahlak, ilim ve
yetenek, usul ve erkân yolculuğunda eğer gerçek
ve doğru bilgilerse yolcunun yolunu açar.
İnsan, dış
dünyadan ilmi bilgileri iç dünyasına alıp yerleştireceği zaman tıpkı bir
bilgisayar gibi çalışır. Bir bilgisayar, hafızasına bir bilgi kaydedeceği zaman
ana işlemcisi onu alır, okur ve bu okumaya göre bir değerlendirme yapar.
Bilgisayar programları, bilgiyi işler çeşidine göre bir yere yerleştirir. Bilgi
mi isteniyor, depo mu edilecek, dört işlem mi yapılacak, çöpe mi atılacak gibi
uygun komutlarla işlemci buna karar verip gereğini yapar.
İnsanın
iç dünyasında ise bundan daha zengin bir yapı vardır. Elbette bilgisayarın
bilgiyi alması kadar basit anlatılamaz. Ham veya işlenmiş bilgi insana
geldiğinde bir kere de insan tarafından işlenir. Sonrasında bünyeye giren
bilgi, insana özel bir bilgi haline gelir.
Kirli bir bez
parçası…
Ne?...Neymiş?...
Kirli bir bez parçasıymış…
Bu nedir canım? Kafayı mı bozdun?
Bu kirli bez parçası benim en değerli
hazinem.
Bak! Bütün insanlar onun bir kirli bez
parçası olduğunu gördü, duydu.
O, rahmetli annemden kalan kıymetli bir
hatıradır. Toz toprak içinde, kirli bir bez parçası dediğiniz şey, bir vakitler
hayatımı kurtaran şeydir. Annem, o bezle benim canımı kurtardığı için ben de
onu kirli haliyle saklıyorum. Bendeki değeri bambaşka, çok mübarek ve çok
değerlidir… Kirli bile olsa… En kıymetlimdir ve en başköşede yer almalıdır.
Kendine
ateist diyen, kendini ateist olarak tanımlayan birine bir bilgi gelip
işlendiğinde bu filancanın kendi
görüşüdür, beni bağlamaz diyebilir. Ama bir başkası, böyle işlemez. İnanç
filtresinden geçirir. Kültür filtresinden geçirir. Bireysel ve toplumsal nefs
filtresinden geçirir.
İnançlar,
kültür, vefa ve minnet duygusunun insan beyninde binlerce yıl kaldığı dünyada
herkesin zekâsı, kültürü, inancı farklı. Düşünce ve hatıra süzgeci farklı,
algılaması farklı.
Haliyle
aynı farklılığın olduğu ülkemizin de ilerlemesi, büyümesi gerekiyor. Bu
ilerleme ve büyümenin de akıl, ahlak ve
ilmin emrinde bir edeple olması icap ediyor. Ateş çemberine dönmüş
coğrafyasında, Ülke Birliğiahlakını
bozmaya çalışanlar var. Coğrafyasındaki mazlumlara tarihi yükümlülük
hafızasını, dini vecibe hafızasını hatırlayıp yardım eli, cansuyu olan bu
milletin yardımseverlik edebiyle
oynayanlar var. Bu ülkenin Yeniden Büyük
Türkiye olma yolundaki genetik kod
hafızasına dönme cehdini hatırlamasına engel olanlar var.
İnsan ve toplumun, ilim erbabının,
siyasilerin ya bir yol açma ahlakı ya da yoldan çekilme edebi olmalı.Amerika’nın
ahlaksız ve edepsizce karnesinin çok kötü olduğu bir dünyada Türkiye edep ve
ahlakıyla karnesindeki pek iyilerle pekâlâ zirvede olabilir.
Milletlerinhafızasında hayırla yâd edilebilir. Dünyayı iyi, erdemli ve
faziletli bir şekilde dönüştürebilir. Ne olur insan, toplum ve ülkenin bu edep
ve ahlak cehdine, Türkiye’nin karnesinin iyi olmasına mâni olmayın!