Türkiye'nin Karadeniz'deki başarısı
Bir ömür boyu hep hasretle kavrulduk. Bizim de birçok ülkeler gibi teknoloji ve enerji kaynaklarımız olur mu diye. Kullandığımız vasıtalar, trenler, uçaklar, gemiler hepsi yabancı menşeli idi. Daha on yıl evveline kadar teknik imkânlarımız son derece kısıtlı ve yetersizdi. Bu yüzden yabancı firmaları davet ederek, bunlara ülkemizin yer altı kaynaklarını çıkarması için izin verilirdi.
Elin gavuru bize
hizmet eder mi, zaten hiç bir zamanda zaten etmedi, dost gibi görünen düşmandan hizmet beklemek
asla mümkün olmadı. Onun için yapılan
çalışmalardan doğru dürüst sonuç alınamadı.
Yabancı firmalar ülkemizde, yer altı kaynaklarını bulmak için güya dağı
taşı taradılar, bir şey bulamadık diye şişkin faturaları boynumuza asıp,
arkalarına bakmadan defolup gittiler. İhanet üstüne hep ihaneti yaşadık ve
halen de yaşamaya devam ediyoruz.
Silah
sanayiinde de yerli üretime geçip, başarı elde etmemiz, birçok badire ve felaketleri atlatmamıza
vesile oldu. Yoksa başımıza daha neler gelirdi onu ancak Allah bilir. Ülkemize karşı yapılan ihanetler açıkça
gösterdi ki, eğer biz yeterli olan teknolojiye ulaşamazsak esaret zincirlerini
asla kıramayız. Şartları zorlayarak bağımsızlık hareketini gerçekleştirmekten
başka çaremiz yoktur. Onun için geceyi
gündüze katarak tamamen yerli imkanlarla yaptığımız ve gerekse dışardan
aldığımız gemiler ülkemize büyük bir güç kazandırdı. Fatih, Kanuni, Yavuz, sondaj gemileri ile birlikte Barbaros
Hayrettin ve Oruç reis sismik araştırma gemileri artık Kara denizin
hırçın, Ak denizin ise sakin sularında
seyrediyor.
Yer altındaki
kaynaklar sadece insan içindir. Maden, petrol, doğalgaz gibi nimetleri ancak
insanoğlu çıkarıp istifade edebilir.
Bazı
ülkeler, sadece yer altı kaynaklarından
elde ettikleri gelirlerle büyük servet sahibi oldular. Çünkü; yer altı kaynakları birer hazinedir, üretimi
yoktur, onları bulmak çıkarmak ve
kullanmak yeterlidir. Yerin binlerce metre derinliğine inerek bu hazineleri
bulmak, çıkarmak için elbette büyük bir
çaba ister, maliyeti yüksek olsa da
geliri ve kalkınmadaki payı harikadır.
Allah bütün
imkânları bizim için hazırlamıştır.
“Çalışınız, bulunuz” emrini
vererek, bizleri terakkiye sevk etmek için çok geniş alan açmıştır. Hz. Davut(a.s.)’un demiri hamur gibi
yumuşatması sanayiye, Hz. Musa’nın (a.s.) asasını yere vurup suyu çıkarması
sondaja işarettir. Bu mucizeler Kuran’da
anlatılan tarihi birer hikaye değildir,
sanayi ve teknolojiye ulaşmanın birer
ipuçlarıdır.
Türkiye
Karadeniz de çok büyük bir başarı elde etmiş ve bunun devamı da Allah’ın
izniyle gelecektir. Bu büyük başarıyı
dostlarımız sevinçle alkışlarken, düşmanlar surat asmış olsalar da, suratsızların hiçbir önemi yoktur ve her
hayırlı işin her zaman muzır maniler olmuştur.
Şartlar ne
olursa olsun morali yüksek tutmak azimle,
sabırla çalışmak ve geleceğe emin adımlarla ilerlemek rehberimiz
olmalıdır. Allah gelişmemizde emeği
geçenlerin yar ve yardımcısı olsun.