Türkiye'nin Kader Seçimi (2)
Bu haftaki yazımız geçen haftaki yazımızın devamı niteliğindedir. İngiliz ‘’The Economist’’ dergisinden sonra bir Alman dergisinin de Erdoğan’ı kapağına taşıması yazımızda kullandığımız başlığın ne kadar doğru seçildiğini teyit etmektedir. Siz bu yazıyı okurken muhtemelen Almanya’nın Frankfurt şehrinde olacağım. Burada Batı’nın Türkiye karşıtlığının temel nedenlerini anlamaya çalışacağım.
Batı medyasının Türkiye ve Erdoğan’a karşı yürüttüğü tutumu
milletimiz de izlemektedir. Mayıs ayında yapılacak seçimin sadece, siyasi
partiler arasında bir Başkanlık yarışı olmadığı son derece açıktır. Seçim, Erdoğan’ı
devirmek isteyen sömürgeci Batı ile sömürgeciliğe karşı çıkan asil milletimiz arasında
olacaktır.
Batı’nın Türkiye üzerinde uzun bir zamandan beri tahakkümü
vardı. Söz konusu tahakküm, belli alanlarda hâlâ devam etse de son 20 yılda
izlenen siyaset sayesinde azaldı. İlginçtir
Batı’nın Türkiye üzerindeki tahakkümü azaldıkça aynı oranda Erdoğan nefreti
artıyor.
Hangi siyasi partinin lideri olursa olsun, kim Türkiye’yi
bölgesinde ve dünyada saygın bir ülke yapmak isterse, Batı’nın hedefi hâline
gelir. Batı ancak kendi çıkarlarına hizmet etme garantisi verenlere destek
verir. Bu bakımdan Batı Başkentlerinde siyasi destek arayanların ne tür garantiler
verdiği milletimizin zihninde kocaman bir sorudur?
Çünkü Batılı devletler sahip oldukları gücü, sadece ülkeleri
bölmek, parçalamak kısacası imha etmek için kullanacakları kişilere destek
verir. Irak, Afganistan, Suriye ilk akla gelen somut örneklerdir. Yeryüzünde
Batı’nın desteğiyle iktidar olup ülkesi için çalışmasına müsaade edilen bir
tane lider var mıdır?
Deniz Baykal’ı kullanamayacakları için onu tuzağa
düşürdüler. Bunlar başta Erdoğan’ı da kullanabileceklerini zannettiler. Bunun
mümkün olamayacağını anladıkları an düşman kesildiler. FETO terör örgütünü
kullanarak darbe yapmak istediler başaramadılar. PKK terör örgütü ile
istikrarsızlık çıkartmak istediler yine başaramadılar.
Şimdi tüm umutları önümüzdeki seçimde Erdoğan’ı
devirmektir. Bunun da en bariz ispatı mevcut ABD Başkanı Joe Biden’ın daha
iktidara gelmeden önce ‘’Biz
dostlarımıza yardım edeceğiz. Erdoğan’ı devireceğiz’’ sözleridir.Çünkü Türkiye, onların tarih
sayfalarında bulunan mağrur bir imparatorluğun varisidir.
Türkiye, bir zamanlar dünyanın merkezi kabul edilirdi
günümüzde de bunun olma potansiyeli ve işaretleri vardır. Türkiye, küresel güç
mücadelesinde muhtelif ittifak seçeneklerinde dengeleri etkileme potansiyeline
sahiptir.
Türkiye, medeniyetler çatışmasının stratejik merkezinde yer
aldığı için, sömürgecilik ile bağımsızlığın cephe hattıdır. Erdoğan ise, emperyalist
ilginin odak noktası ve her türlü komploların konusudur.
Bu bakımdan önümüzdeki seçimde tüm emperyalistlerin en
büyük arzusu Erdoğan’ı devirmektir. Bu nedenle ‘’Türkiye’nin Kader Seçimi’’ diyoruz. Şimdilik Almanya’dan güzel
ülkemin güzel insanlarına selam ve sevgiler.