Dolar (USD)
35.36
Euro (EUR)
36.60
Gram Altın
2956.98
BIST 100
9830.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Temmuz 2019

Türkiye’nin Hristiyan Siyonistlerle mücadelesi

Abdülhamid Han eğer kendisine teklif edilen Musul, Bağdat, Bakü hattındaki petrol arazilerini yüzdelik komisyon karşılığında İngilizlere tahsis etseydi bugün dünyanın en büyük sultanlarından biri olarak takdim edilecekti.

Tercihini Devlet-i Aliye’nin bekasından yana yapınca “Kızıl Sultan” oldu. Ve içerideki İngiliz işbirlikçilerinin ihanetiyle devrildi.

Abdülhamid Han’ı devirdikten sonra Hazine-i Hassa’ya ait tüm toprakların işletmesini, National Bank of Turkey’in şirketi olan Turkish Petroleum Company’a verdiler. Yani İngilizlere.

Lütfen bu Abdülhamid Han örneği de baydı artık demeyin. Bakınız, bize hakikati anlatmadılar.

O dönemi hatırlatmamızın nedeni; Devlet-i Aliye’yi yıkan gücün ve zihniyetin hâlâ devam ediyor olmasıdır. Öyle ki İslâmcı âlim sıfatı verilen kişilerin dâhi gırtlağına kadar nasıl da muhalefetin içerisine çekildiğini ibretle izliyoruz.

Yeni bir Dünya Savaşı!

2.Dünya savaşı, 1.Dünya Savaşı'nda tanzim edilemeyen siyasi, ekonomik, stratejik ve jeopolitik düzenin yeniden tanzimi için çıkarılmıştı. Olası bir 3. Dünya Savaşı da bir önceki büyük savaşta tanzim edilemeyen servetin tanzimi ve İslâm’ın yeryüzünden tasfiyesi için çıkarılacaktır.

Bu bir bakıma yeni bir dünya hükümeti kurma savaşı olacaktır. İsrailli bakan Naftali Bennett’i “Bu topraklar bize kutsal kitapta vaat ediliyor, vazgeçersek canımız çıksın” diyordu. Bakanın şahsı, konumu mühim değil. Bin yıllık bir zihniyetin ve hedefin dışa vurumudur bu.

Geçenlerde Bahreyn’in başkenti Manama’da, Filistin’i imha edecek sözde “Yüzyılın Anlaşması” imzalandı. Anlaşmanın Filistin meselesini yok etmek ve ortadan kaldırmak, kalan Filistin topraklarını tam olarak kontrol altına almak gibi bir amacı var.

50 milyar dolara Filistin’i satacak bir yığın İslâm/karşıtı ülkesi de hazır bekliyor!

ABD’nin öncülük ettiği, BAE ve Arabistan başta olmak üzere birçok Arap ülkesinin destek verdiği Filistin’in imha plânı artık gündemde.

Oysa vaktiyle Osmanlı'nın en çok borcu, Rothschild ailesinin elinde olan Bank Of England'a idi. Bu borçların silinmesi karşılığında Abdülhamid Han'dan Filistin toprakları istendi. Sultan, bu teklifi tereddütsüz reddettiği için emperyalistlerin nefretini kazanmıştı. Hâlâ bu nefreti atabilmiş değillerdir.

Bugün Erdoğan, emperyalistlerin ve içerideki uşaklarının çizdiği yolu/siyasi çizgiyi takdir etseydi, her denileni tereddüt dahi etmeden emir telakki etseydi, S-400 alımına hiç girmeseydi, Filistin’de olan bitene ses çıkarmasaydı, ülke bağımsızlığından hiç kapak kaldırmasaydı emin olun dünyanın en mükemmel en başarılı dâhi lideri olarak gösterilecekti.

CHP ona diktatör değil cumhuriyet tarihinin Atatürk’ten sonra gelmiş en başarılı lideri diyecekti.

Nobel Barış Ödülü verilecek belki de Hollywood, ona Abraham Lincoln ayarında bir film çekecekti. Ne var ki o zor olanı tercih etti.

O yüzden birine Gezi, diğerine 31 Mart tertiplenmiştir. Her ikisine de hareket ordusu gibi devşirme ordularla operasyon yapılmıştır. Biri Alliance İsraelite okullarından mezun olanların kumpaslarıyla devrilmiş diğeri de FETÖ okullarından mezun olanlar tarafından tasfiye edilmek istenmiştir.

Doğu Akdeniz Havzası

Bugünlerde de 250 milyon yıllık yaşlı bir havza olan Doğu Akdeniz havzasına konuşlandılar. Türkiye’nin Doğu Akdeniz enerji kaynaklarına büyük ilgi göstermeye başladığı bir zaman diliminde.

Çünkü Avrupa ticaretinin yüzde 40’ı bu bölgeden geçiyor. Bölgede değeri yaklaşık 1,5 trilyon dolar, 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon yatakları olduğu biliniyor.

İsrail’in kuzey sahili açıklarında Dalit ve Tamar olarak adlandırılan alanlarda trilyon metre küplük doğal gaz yatakları keşfedildi. Keza Gazze’de gaz rezervlerinin yaklaşık değeri 4 milyar dolar. Mısır’ın Nil Deltasında 200 milyar metreküp gaz ve 1,8 milyar varil petrol bulunmaktadır. Mısır’a yapılan darbenin bir nedeni de budur.

Kıbrıs sorununun, dünya günlük petrol üretiminin yaklaşık yüzde 2'sini yapan ve 1,3 milyar metreküplük doğal gaz rezervi bulunan Libya’da yaşananların ve Suriye’deki savaşın arka planı Türkiye’nin yeniden tarih sahnesine adım atmaması içindir.

Bu yüzdendir ki asıl savaş Hristiyan Siyonistlerle Türkiye arasında cereyan etmektedir. Bu bakımdan içerideki uşakların da aynı anda Amerikancı, Esedci, PKK’cı, FETÖ’cü, NATO’cu, İslamcı, ırkçı, LGBT’ci ama her hâlükârda İsrail’in yanında olmaları boşuna değildir.