Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Temmuz 2024

Türkiye'nin göç politikasına bir öneri

Türkiye bulunduğu jeopolitik konumdan ötürü, yakın komşularında yaşanan savaş, çatışma vb. afetlerden direkt olarak etkilenmiş ve yasadışı yollarla ülkeye gelen düzensiz göçmenlerle mücadele etmektedir. 2011 Suriye savaşı ülkemizi derinden etkileyen insan kaynaklı bir afet olmuş, ülkemizin sınır illerindeki demografik yapı değişmiştir.

Göç İdaresi Başkanlığının 2024 Mayıs verilerine göre Suriyelilerin yoğun olduğu şehirler, 530.748 kişi ile ilk sırada İstanbul, 429.183 kişi ile Gaziantep, 273,790 kişi ile Şanlıurfa 258,449 kişi ile Hatay takip ediyor. Oran olarak Suriyelilerin en yoğun olduğu şehir ise %31,2 ile Kilis. Kilis’te 155,179 TC. Vatandaşı kayıt altına alınmış 70,217 Suriyeli bulunmaktadır.

Günümüzde göç olgusunun hızlanmasına bağlı olarak, göç edilen ülkenin nüfusunda da öngörülmeyen bir artış meydana gelmekte bu ise demografik dengesizliğe ve ulus devlet bilincinin yok olmasının tetikleyici bir unsuru olmaktadır.

Kitlesel göçün hacmi, göç ile gelen kişilerin ülkemizde kalış sürelerinin uzunluğu, geçicilikten kalıcılığa giden bu süreçte ülke olarak kitlesel göçlere ilişkin olarak her zaman hazırlıklı olmayı gerektirmiş, kitlesel göç risklerinin azaltılmasına yönelik devlet olarak politika, hedef ve uygulama stratejileri geliştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.

1990’ların 2. yarısında ağırladığı transit göçmen sayısının arttığı Türkiye’de 2011 yılı itibariyle başta Suriye olmak üzere Asya, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden gelerek geçici koruma statüsü alan kişilerin hem kalış süreleri uzamış hem de sayıları giderek artmıştır.

Türkiye bulunduğu coğrafya nedeniyle küresel bir sorun olan düzensiz göçe hem kaynaklık etmekte hem de transit ülke olarak düzensiz göçe maruz kalmaktadır. Türkiye göç akışları sadece kriz anlarına karşı tepki veren bir anlayıştan vazgeçerek göç yönetimini de dönüştürmesini yani, göç hareketleri başlamadan önlem almasını gerekli kılmaktadır.

Suriyeli mültecilerin sayısının zamanla artması, kalış sürelerinin uzaması ve yaşanan ekonomik krizin etkisiyle Türkiye’de toplumsal tepki düzeyinde göçmen, sığınmacı ve mülteci karşıtlığı artmış, göç siyasallaşmıştır. Toplumda özellikle Suriyeliler başta olmak üzere Afganlılara karşı bir tepki oluşmuştur.

Ancak AB ile 16/12/2013 tarihinde imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın bir an önce iptal edilmesi Türkiye’nin yararına olacaktır.

T.C Devletinin yapması gereken, ülkeye gelen göçmen, mülteci ve sığınmacılara karşı AB ülkelerinin uyguladığı göç politikalarını uygulayarak nitelikli iş gücüne haiz bu göçmenleri alıp, geriye kalanları bir plan dahilinde kendi ülkelerine de port etmesi sorunu çözecektir.

Türkiye açısından göç çok hassas bir konudur, bu nedenle göçlerin yeni bir toplumsal kargaşaya sebebiyet vermemesi için, kitlesel göç riskinin azaltılması, bu göç meselesinin hukuki bir yapıya bağlanması gereklidir. ABD nasıl her yıl kendi ülkesine yeşil kart vizesiyle nitelikli göçmen alıyorsa, Türkiye’ninde benzer politikalar üretmesi gereklidir.