Türkiye'nin Geleceği ve Lozan
Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık mücadelesinin ardından Lozan Anlaşması ile kurulmuştur. Bu nedenle Lozan’ın iyi bilinmesi kaçınılmazdır. Lozan’ın sırrı bu anlaşmamın maddeleri ve eklerini kimlerin hazırladığı ve bu anlaşmaya yaptığımız katkıların içeriğinde saklıdır.
Biz Kurtuluş Savaşını Yunan’a karşı verdik ama Lozan
Anlaşmasını 11 devlet ile yaptık. Hiçbir anlaşma ebediyete kadar gitmez. Zamanı
geldiğinde yırtılıp atılacaktır. Çünkü her anlaşma kısıtlayıcı özelliğe
sahiptir. Tıpkı çıkarılan her kanun her yasa gibi. Lozan Anlaşması’nı da bir
taraftan varlığımızın uluslar arası belgesi diğer taraftan bağımsızlığımızın
kısıtlayıcısı olarak görmezsek yanılırız.
Şu kuşkusuz, her olayı döneminin şartlarına göre
değerlendirmek zorundayız. Bugünün şartları ile dünü görmek kuru laftan öteye
geçemez. Lozan Antlaşması için de bu geçerlidir. İçinde bulunulan şartlara göre
değil de bugünkü şartlara bakarak değerlendirdiğinizde Lozan Antlaşması ne
anlaşılır ne de tartışmalardan kurtuluruz. Beyhude toplumsal kutuplaşmanın
malzemesinden öteye gidemeyiz.
Türkiye’nin toplum olarak artık tartışmaya neden olacak,
kutuplaşmaya dönüşecek her türlü konudan kaçması gerekmektedir. Enerjisini
kutuplaşmalar ve tartışmalar yolu ile boşa harcamamalıdır.
Dünya yeniden kurulurken fırsatlar önümüze gelmişken
enerjimizi milletin refahı, ülkenin güçlenmesine ve tüketim toplumu olmaktan
kurtularak üretim toplumuna geçmemiz için harcamamız gerekmektedir.
Türkiye Lozan Antlaşması’na göre kodlanmıştır.Bugün bu
kodlarını değiştirerek daha bağımsız daha özgür şekle sokmak zorundadır.
Geçtiğimiz yazılarda ifade ettim. Var olma savaşını kazanmış Türkiye bu savaşın
ötesinde artık dünya sahnesinde ABD, İngiltere, Fransa, Rusya gibi ülkelerin
gölgelerinden çıkmak zorundadır.
Elimde bilgi ve belge yok. Sadece tecrübelerime ve
öngörülerime binaen uluslar arası anlaşmaların ruhlarına göre ifade edeyim ki
yapılan her anlaşmanın yürürlüğünü denetleyen tarafların temsilcilerinden
oluşan komisyonlar vardır. Lozan Antlaşması’na imza koyan 11 devlet vardır.
Lozan Antlaşması’nın hükümlerinin yerine getirilmesini izleyen ve denetleyen bu
11 ülkenin temsil edildiği komisyonlardan millet olarak neden haberdar değiliz?
Bu komisyon halen görev yapmakta mıdır? Millet bilmek zorundadır.
Bu komisyon nasıl çalışır, daha ne zamana kadar çalışmaya
devam edecektir? Bu komisyon şu an nasıl görevini icra ediyor ve nerede görev
yapıyor? Devletin ve iktidarların aldığı kararlara bu komisyon nasıl müdahale
ediyor. Millet bunları öğrenmek zorundadır.
Mesela Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi ile birlikte
bu komisyonun konumu ne oldu? İşlerliği hangi duruma geldi?
Mesela 1980 darbesi sonrası gelen Askeri Cunta’nın
yönetiminde toplanan ilk MGK toplantısında hangi karar alınmış ve bu karar ile
bürokrasideki görevlendirmeler hangi ülkenin büyükelçiliğin oluruna
bağlanmıştır? Askeri Cunta yönetiminde alınan bu MGK kararı halen geçerlimidir?
Bu kararı almak zorunda bırakan anlaşma dayanağı nedir?
Son günlerde tartışmalara neden olan 7-8 ay önce konuşulmuş
ABD Başkan Adayı Joe Biden’in sözlerinin ciddiyeti ve dayanağının kaynağı
nedir? Biden’i konuşturan dayanak nedir?
Cumhuriyet’in 100. Yılına yaklaştığımız bugünlerde kısır
tartışmaları aşarak yeni yüz yılda Türkiye’nin daha da güçlenmesi ve
bağımsızlığını perçinlemesi, dünyanın ana oyuncusu olmasının adımları atılmak
zorundadır.
Bu yolda dün varlık nedenimiz olan ama bugün bizi boğacak
bütün Lozan Antlaşması gibi Türkiye’yi ABD’ye, İngiltere’ye ve uluslar arası
güç odaklarına mahkûm eden her türlü prangadan kurtulmamızın zamanı
gelmektedir. Özellikle de siyasette, bürokraside ve iş dünyasında bunları
temsil eden kadrolardan kurtulmak daha büyük önem taşımaktadır.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun….