Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2967.22
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Ağustos 2020

Türkiye'nin Geleceği ve Lozan

Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık mücadelesinin ardından Lozan Anlaşması ile kurulmuştur. Bu nedenle Lozan’ın iyi bilinmesi kaçınılmazdır. Lozan’ın sırrı bu anlaşmamın maddeleri ve eklerini kimlerin hazırladığı ve bu anlaşmaya yaptığımız katkıların içeriğinde saklıdır.

Biz Kurtuluş Savaşını Yunan’a karşı verdik ama Lozan Anlaşmasını 11 devlet ile yaptık. Hiçbir anlaşma ebediyete kadar gitmez. Zamanı geldiğinde yırtılıp atılacaktır. Çünkü her anlaşma kısıtlayıcı özelliğe sahiptir. Tıpkı çıkarılan her kanun her yasa gibi. Lozan Anlaşması’nı da bir taraftan varlığımızın uluslar arası belgesi diğer taraftan bağımsızlığımızın kısıtlayıcısı olarak görmezsek yanılırız.

Şu kuşkusuz, her olayı döneminin şartlarına göre değerlendirmek zorundayız. Bugünün şartları ile dünü görmek kuru laftan öteye geçemez. Lozan Antlaşması için de bu geçerlidir. İçinde bulunulan şartlara göre değil de bugünkü şartlara bakarak değerlendirdiğinizde Lozan Antlaşması ne anlaşılır ne de tartışmalardan kurtuluruz. Beyhude toplumsal kutuplaşmanın malzemesinden öteye gidemeyiz.

Türkiye’nin toplum olarak artık tartışmaya neden olacak, kutuplaşmaya dönüşecek her türlü konudan kaçması gerekmektedir. Enerjisini kutuplaşmalar ve tartışmalar yolu ile boşa harcamamalıdır.

Dünya yeniden kurulurken fırsatlar önümüze gelmişken enerjimizi milletin refahı, ülkenin güçlenmesine ve tüketim toplumu olmaktan kurtularak üretim toplumuna geçmemiz için harcamamız gerekmektedir.

Türkiye Lozan Antlaşması’na göre kodlanmıştır.Bugün bu kodlarını değiştirerek daha bağımsız daha özgür şekle sokmak zorundadır. Geçtiğimiz yazılarda ifade ettim. Var olma savaşını kazanmış Türkiye bu savaşın ötesinde artık dünya sahnesinde ABD, İngiltere, Fransa, Rusya gibi ülkelerin gölgelerinden çıkmak zorundadır.

Elimde bilgi ve belge yok. Sadece tecrübelerime ve öngörülerime binaen uluslar arası anlaşmaların ruhlarına göre ifade edeyim ki yapılan her anlaşmanın yürürlüğünü denetleyen tarafların temsilcilerinden oluşan komisyonlar vardır. Lozan Antlaşması’na imza koyan 11 devlet vardır. Lozan Antlaşması’nın hükümlerinin yerine getirilmesini izleyen ve denetleyen bu 11 ülkenin temsil edildiği komisyonlardan millet olarak neden haberdar değiliz? Bu komisyon halen görev yapmakta mıdır? Millet bilmek zorundadır.

Bu komisyon nasıl çalışır, daha ne zamana kadar çalışmaya devam edecektir? Bu komisyon şu an nasıl görevini icra ediyor ve nerede görev yapıyor? Devletin ve iktidarların aldığı kararlara bu komisyon nasıl müdahale ediyor. Millet bunları öğrenmek zorundadır.

Mesela Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi ile birlikte bu komisyonun konumu ne oldu? İşlerliği hangi duruma geldi?

Mesela 1980 darbesi sonrası gelen Askeri Cunta’nın yönetiminde toplanan ilk MGK toplantısında hangi karar alınmış ve bu karar ile bürokrasideki görevlendirmeler hangi ülkenin büyükelçiliğin oluruna bağlanmıştır? Askeri Cunta yönetiminde alınan bu MGK kararı halen geçerlimidir? Bu kararı almak zorunda bırakan anlaşma dayanağı nedir?

Son günlerde tartışmalara neden olan 7-8 ay önce konuşulmuş ABD Başkan Adayı Joe Biden’in sözlerinin ciddiyeti ve dayanağının kaynağı nedir? Biden’i konuşturan dayanak nedir?

Cumhuriyet’in 100. Yılına yaklaştığımız bugünlerde kısır tartışmaları aşarak yeni yüz yılda Türkiye’nin daha da güçlenmesi ve bağımsızlığını perçinlemesi, dünyanın ana oyuncusu olmasının adımları atılmak zorundadır.

Bu yolda dün varlık nedenimiz olan ama bugün bizi boğacak bütün Lozan Antlaşması gibi Türkiye’yi ABD’ye, İngiltere’ye ve uluslar arası güç odaklarına mahkûm eden her türlü prangadan kurtulmamızın zamanı gelmektedir. Özellikle de siyasette, bürokraside ve iş dünyasında bunları temsil eden kadrolardan kurtulmak daha büyük önem taşımaktadır.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun….