Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Temmuz 2017

Türkiye'nin FETÖ'yle İmtihanı

Kötülük, en yakındakinden gelince ihanet adını alır. En yakındakinin en uzağa düşmesinin sebebi de budur. Hiçbir iyi, iyi olarak düşlediği kötüyle kötülük gördükten sonra yola devam etmez. İçine kurt düşen ağaç, kanserleşen hücre iflah olmaz. Türkiye çınarına dadanan kurtçuklardan biri geçen yıl apansız bir saldırıya geçti. Kurdun temizlenmesi pahasına ağaç gövdesinin kimi yerleri dahil, bazı dalları kurudu, soldu; kanserli hücrenin def'i pahasına organların bazıları kesildi, bazıları güçsüz düştü. Vücudun genelini kurtarmak için yapılan bütün cerrahi müdahalelerde ufak tefek zedelenmeler, doku yırtıkları, kesikler olur. Bunlar oldu ama her şey bittikten, ameliyat tamamlandıktan sonra vücudun kendine geleceği, belki öncesinden çok daha güçlü biçimde yola devam edeceği açık.

Kötünün, darbe vurmak için en zayıf anı beklemesi, nefretinin şiddetini gösterir. Savuşturamasan, şah damarından vurulmuş, yerle bir olmuştun, savuşturduysan şah damarından vurup kökünden kurutman gerekir, buna mecbursun. Merhamet; iyiye, iflah olabilire gösterilir. Rahmet bulutu, yeşertecek yer arar; Mars'a yağsa ne ki, zehirli gaz olarak geri döner. Seni öldürmeye gelenin, sende dirilme ihtimali yoksa tek şansı ölmek olmalıdır. Nefsi müdafaa bütün dinlerde, inanç sistemlerinde, beşeri hukuk dahil, ahlak normlarında en insani haktır. Sivrisineğe merhamet sıtmaya rızadır. Kendini korumaya ayarlanmamış hiçbir canlı yoktur ve her durumda insanın da toplumun da devletin de kendini yok etmeye geleni yok etmesi anasının ak sütü gibi helaldir.

Dünyayı Amerikalılaştırmanın bir parçası olarak FETÖ, Türkiye'yi Güney Amerikalılaştırmak için on yıllarca bekledi. Palazlandı, kuvvetlendi ve kendisine sarıldığı bütün iktidar ağaçlarını sardı, sarmaladı, zehirli sarmaşık gibi usaresini emerken ona kendini güzel gösterdi. Sonunda, kendi açısından kuvvetler dengesinin oluştuğunu düşündüğü anda harekete geçti ve birkaç yıl içinde hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği boyutta, tahayyül edilmez araçlar kullanarak, tahayyülü aşan yöntemlerle bir darbe girişiminde bulundu. Kaybetti. Kaybetmeye devam etmeli. Kaybetmeli. Öldürmek istedi, ölmeli. Peki nasıl? Hangi yöntemler kullanılarak?..

Darbenin üstünden bir yıl geçti. Birkaç gün sonra, savuşturulmasının yıl dönümü kutlanacak. Şehitler anılacak, gazilere hürmet gösterilecek, böylesi mel'un girişimlerin önü kesilsin diye sayısız konuşma yapılacak. Hatırlanması, bazı şeylerin de yeniden gözden geçirilmesine vesile olacak. Bu minvalden olmak üzere, sadece onlar değil; onlarla mücadele edenler, mücadele ettiğini sananlar, mücadele ediyor görünenler de kendilerince bir sorgulama içine girecek, hepsi de buradan çıkaracakları sonuçlara göre pozisyon ayarlayacak, bir sonraki yıl için bu pratikten kendilerine yeni nefes alanları, yeni stratejiler belirleyecek ve herkes kendine yakışanı yapmaya devam edeceku2026 Hayat, böyledir. Onlar, onlarla mücadele ettiğini sananlar ve mücadele ediyor görünenlere söyleyecek bir şeyimiz yok, ancak onlarla mücadele edenlere bazı sorular sormamız gerekiyor:

  1. Mücadele gerçekten olması gerektiği gibi mi gidiyor? Geriye dönülüp bakıldığında, olan, olması gereken midir? Bir yıl öncesinde, darbeyi henüz savuşturduğumuz duygusal kuvvetin verdiği perspektif arılığı devam etmekte mi yoksa 'oraya' göre 'burada' ciddi kaygılar mı hissedilmektedir?
  2. Mücadelede kullanılan yöntemler konusunda, geçmişte ve günümüzde benzeri terör örgütlerine yönelik usul ve esaslara dair genel bir çerçeve çizilmiş midir? Çizilen bu çerçeveye bütün kurumlar, tüzel kişilikler uymuş mudur? Örneğin, bir FETÖ'cünün devletten ayıklanması konusunda bütün kurumlarda aynı ölçütler mi kullanılmıştır/kullanılmaktadır, yoksa her bir kurum, kendisini idare eden amire göre mi bu işlemi yapmaktadır? Böylece, aslında daha az FETÖ'cüyken daha çok cezaya; daha çok FETÖ'cüyken daha az cezaya maruz kalan var mıdır?
  3. Mücadele, gerçekten, başladığı gibi FETÖ'yle mi yapılmakta, yoksa yer yer kişisel hırslardan, mevki makam tepişmelerinden kaynaklı başka bazı emellerin parçasına dönüşmekte midir?
  4. Mücadele, bütün FETÖ'cülerle, sadece FETÖ'cülerle ve yoğunluklarına uygun yaptırımlarla mı gitmekte yoksa bazı beyaz FETÖ'cüler ötekilerden ayırt edilirken, arada, FETÖ'nün amansız muhalifleri güme mi gitmektedir?
  5. Yakın çevreleriyle birlikte beş yüz bini bulan FETÖ mensubu ve sempatizanları, buharlaşmayacaklarına, aramızda yaşadıklarına, yaşayacaklarına göre, bunların terapi ve ıslahına dair tedbirler düşünülmekte midir? Onlarda biteviye biriken kini topraklayacak mekanizmalar konusunda kafa yorulmakta mıdır? FETÖ sosyolojisinin nasıl evrilirse tümden dönüşeceğinin teolog, kriminolog, sosyolog, psikolog, pedagoglar nezdindeki bilgisi alınmış, derlenip toparlanmış, stratejiye dönüştürülmüş müdür?
  6. Bir daha benzeri badirelerin yaşanmasını engellemek için devletimiz bu türden oluşumlara yönelik politikasını netleştirmiş ve içeriğini doldurmuş mudur? Gelen her iktidarın böylesi şer odaklarıyla aynı tavizsiz tutumu devam ettireceği zihinsel/yasal/kurumsal altyapı hazırlanmış mıdır?

Soruyoruz, evet; çünkü sorular gecikince cevaplar, cevaplar gecikince sorunlar ertelenir ve dahi sorunlar hastalık gibidir, vaktinde önlem alınmazsa güçsüz düşürmekle kalmaz, öldürür.