Türkiye'nin Enerjisi
Enerji, üretimin en önemli girdisi olması sebebiyle en
çok ihtiyaç duyulan ve uluslararası politik ekonomiye yön veren konulardan
biridir.
Türkiye’nin cari açığının en büyük kısmını enerji
ithalatı oluşturması sebebiyle ekonomik güvenliğin de en önemli unsuru
durumunda. Enerji ithalatı arttıkça ülkemizden çıkan döviz miktarı arttığı için
döviz kurunda ciddi oynaklıklara sebep oluyordu. Günümüzde uygulanan makro
ihtiyati tedbirlerle döviz kurundaki aşırı oynaklık engellenmiş olsa da KKM’nin
nihai hedefi cari fazla verene kadar devam etmesidir. Döviz kurundaki
dengelenmenin sağlanmasıyla KKM ödemesi yapılmadığı da göz önüne alındığında
diğer makro ihtiyati tedbirlerle beraber politikanın hedefline ulaştığı yorumu
da yapılabilir.
KKM ve diğer makro ihtiyati tedbirlerin nihai
hedefinin cari fazla verene kadar olduğunu belirtmemin sebebi yine enerji
konusuyla ilgili… Bu nedenle ülkemizde bulduğumuz ve bulacağımız enerji kaynakları
oldukça önem arz ediyor.
Hatırlanacağı üzere Türkiye Karadeniz’de 540 milyar
metreküp doğalgaz rezervi keşfetti. Bunun üzerine eklenecek her rezerv
Türkiye’nin enerji ithalatını ve buna bağlı olarak döviz ihtiyacını da
azaltacaktır.
Türkiye, her ne kadar Karadeniz’de doğalgaz kaynağı
bulduğunu açıklasa da Doğu Akdeniz’de yapılan aramalar hakkında henüz herhangi
bir bilgi verilmedi. Doğu Akdeniz’deki enerji konusu da Türkiye’nin
uluslararası politik ekonomi konuları arasında önemli bir yer tutuyor. İsrail
ve Mısır Doğu Akdeniz’de buldukları enerji kaynaklarını Avrupa pazarına
ulaştırmak, Avrupa da Rus ve ABD gazına olan bağımlılığını azaltmak istiyorsa
en uygun güzergâh Türkiye... Diğer taraftan Libya gazının da Türkiye üzerinden
Avrupa’ya ulaştırılması da eklenirse Avrupa için Türkiye en önemli enerji
merkezi hâline gelecektir.
Bunların yanında Azerbaycan gazının Avrupa’ya
ulaştırılmasının yanında bir de Türkmenistan gazının eklenmesi yönünde
görüşmeler başlatıldı. Avrupa eğer enerji arz güvenliğini artırmak istiyorsa bu
konuda tedarikçi çeşitlendirmesi yapmak zorunda olduğunu biliyor. Bu bakımdan
Türkiye ile arasını iyi tutmak zorunda olduğunu da... Ancak Avrupa’nın en büyük
sorunu hâlâ eski gücünde olduğunu zannetmesi... AB, 2008 küresel finans krizi
ve sonrasında yaşadığı 2011 Avrupa Borç krizi ile büyük hasar almış ve BREXIT
ile bu hasar iyice büyümüştü. Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle uyguladığı ve
maruz kaldığı yaptırımlar sebebiyle enerji krizi yaşamaya başlamış ve buna
bağlı olarak ABD’den ithalatını artırmış ve bu defa ABD’ye bağımlılığı artmış
durumda.
Tüm bu hususlar bağlamında düşünüldüğünde Türkiye’nin
sadece enerji geçiş güzergâhı olmayıp aynı zamanda enerji fiyatlarının
belirlendiği bir HUB olması Türkiye’nin bölgesel gücünü artıracak, enerji
ithalatının azalmasıyla birlikte cari açık azalacak hatta cari fazla verme
sürecine bile geçileceği söylenebilir.
Türkiye’nin enerji yatırımları sadece doğalgaz olmayıp
petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinin yanında güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi,
nükleer enerji, hidro elektrik enerjisi gibi enerji üretimi çeşitlendirmesiyle
enerji arz güvenliğini artırırken enerji ithalatını azaltma yönünde stratejik
adımlar attığı da söylenebilir.
Diğer taraftan Tuz Gölü ve Silivri Doğalgaz Depolama
Tesisleri ile enerji arz güvenliğini artırma konusunda da önemli adımlar atan
Türkiye’nin enerji konusunda son yirmi yılda 100 milyar dolarda fazla enerji
alanında yatırım yaptığı görülmektedir.
Türkiye, yaptığı enerji yatırımlarıyla ithalatı
azalttığı gibi aynı zamanda pazarlık gücünü de artırmaktadır. Bu durum enerji
ithalatı sebebiyle döviz çıkışını azaltırken cari açığın cari denge ve cari
fazla verme sürecine geçmesine önemli katkı sağlayacağı da söylenebilir.
Enerji, Türkiye için üretim, ısınma, ekonomik güvenlik
gibi konular için hayati önem taşırken yapılan yatırımlar ve jeopolitik,
jeostratejik, jeoekonomik ve jeokültürel pozisyonu sebebiyle de önemli bir
yumuşak güç unsuru dış politikada olarak kullanılmaktadır. Rusya Devlet Başkanı
Putin’in de gündeme getirdiği doğalgaz fiyatlarının Türkiye’de belirlenecek
olması Türkiye’nin yumuşak gücünü daha fazla artıracaktır.
Türkiye’nin bölgesel güç ve küresel oyuncu olmasında
savunma sanayinde yakaladığı ve terörle mücadelesindeki başarılar, enerji
transfer merkezi ve fiyatların belirlendiği borsa hâline gelmesi ve üretim üssü
olması oldukça etkili olacaktır. Türkiye yüzyılının başladığı söylenebilir.
Yeter ki bu gidişat bozulmasın…