Türkiye'nin Duruşu
"Yıldızlarımızrakla delip ipe dizen kahramanların büyük, uyanık himmetine kul kurban olayım."PakistanlıMütefekkir Muhammed İkbal
Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu ile PakistanlıMuhammed İkbal'in memleketine seyahat daveti aldığımda aklıma gelen ilk şey yukarıdaki veciz cümleydi. Pakistanlıalim ve mütefekkir Muhammed İkbal'in dizesi bana kutlu yolun kahraman yolcularının "kurban"olunasıcehd ve azmini anımsattı.
Şimdi birileri yine "gazeteci, köşe yazarı, amataraf" deyiverecek. Evet, net olarak tarafım.
İnsanoğlunun tarihteki yürüyüşü/innalillah ve inna ileyhi raciu00fbn süreci"yıldızlarımızrakla delen"ve on(lar)dan sonra "delinen yıldızlarıipe dizen"lerin azim ve gayretleriyle Alemlerin Rabbi Allah'a doğrudur (ileyhi raciun). Bu yolculuk eşrefi mahlu00fbkatıda esfel olanıda tefrik edici özelliğe sahiptir. Kimler kutlu davanın bedelini göğüsleyebilir, kimler topuklarıüstügerisin geri yürür bu seyr-u seferde belli olur.
BugünküyazımıBaşbakan Prof. Ahmet Davutoğlu ile beraber geldiğimiz Pakistan'da yazıyorum. Başbakan Davutoğlu ile Pakistan İslam Cumhuriyeti BaşbakanıNavaz Şerif'in eşbaşkanlıklarında, üçüncütoplantısı17 Eylül 2013 tarihinde Türkiye'de düzenlenen Türkiye-Pakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin dördüncütoplantısıgerçekleştirmek üzere Pakistanda'yız.
Sabaha karşıindiğimizde İslamabad Havaalanından otele kadar bütün yollar Davutoğlu'nun posterleriyle süslenmişolduğunu gördük. Pakistan Cumhurbaşkanı, Pakistan Başbakanıve Türkiye Başbakan'ının bir arada olan fotoğraflarıyla yollar gelinlik gibiydi.
İzlenimlerimi, değerlendirmeyi başka bir yazıda daha detaylıyazacağım. Bu yazıyı, son yıllarda çok uluslu emperyalist güçlerin silahsız kuşatmasına maruz kalan ülkemiz ve bölgemizin tıpkıOsmanlının son dönemlerinde en kahpe oyunlarla hem Osmanlıyıhem de bu havzayıkana bulayıp talan edenlerin derin kuşatmasınıyazmak istedim. Zira bu yazıyıgazeteye gönderdiğimde heyetler arasıresmi görüşmelere henüz geçilmişti.
Son 3 yıldır Batıile ters düştüğümüzübilmeyen kalmadı. Türkiye'nin kendi haklıve meşru menfaatlerini öncelemesi ile başlayan anlaşmazlık, Türkiye'nin Suriyeli muhaliflerle ilişkisi, Kürdistan petrolünde Barzani yönetimi ile anlaşması, dost ve müttefik bellediğimiz devletlere rağmen başlattığımız Çözüm Süreci ile pik yaptı.
Neden mi?
Suriye politikasında patinaj ve tornistan eden Batı, 300 bin Suriyelinin hayatınıkaybetmesine sebebiyet verdi. İlkeli ve kararlıduruşuyla Suriyelilerin acısına derman olmak için çırpınan tek ülke Türkiye'dir. Batı, "Suriye sonrası"bahanesiyle muhalifleri zalim Esad'la başbaşa bıraktı.
Dönemin başbakanı, CumhurbaşkanıSayın Recep Tayyip Erdoğan buna sessiz kalan dünyayı/ABD/BM'yi eleştirince "çok oldun"dediler.
Yapılacak tek şey kalmıştı;
Cetvel ülkelerine yeni bir dizayn vermeyi tasarlayan Batı, bölgesinin en önemli ve geldiği miras ve gelenek gereği büyük ülkesi Türkiye'yi de eski (etkisiz elemanlık) rayına sokmak istedi. Acımasızca, alçakça saldırılarla gelen Batı, bu saldırılarda yine yerli taşeronlarınıkullandı. En önemlileri de Gezi ve Paralel darbe teşebbüsüolan saldırılardı.
Peki, Türkiye, CumhurbaşkanıSayın Erdoğan liderliğinde dava arkadaşıAhmet Davutoğlu ve ekibiyle mazlum ve mağdurlara kol kanat germeye çalışırken, neden güçlüdevletler ile bölgemizdeki devletler bu hassasiyeti taşımadıklarıgibi mağdur halklara zulmüreva görüyor? Bir dünya üzerinde yaşayan devletlerin birbirine yaptıklarızulme bakın.
Gelin İkbal'den dinleyelim:
"Aynıgökte uçarlar, ama kuzgunun dünyasıbaşka, şahinin dünyasıbaşka başkadır."
Bakınız,
Bu ülke, nerede olursa olsun bir insanın canına kast edildiğinde zalimlerin karşısında mazlumun yanında yer alırken, Müslümanlara yapılan saldırılarda Batısessizliğe gömülebiliyor.
Örnek mi?
Türkiye Cumhurbaşkanıyla, başbakanıyla Charlie Hebdo'ya yapılan saldırıyıen sert şekilde kınayıp olayıgerçekleştirenleri mahku00fbm ederken, BatıABD'de öldürülen 3 Müslüman için sessizliğe gömüldü. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Latin Amerika seyahatinde "ey Obama, ey Kery neden sessizsiniz?"dedikten sonra Obama, "ABD'de hiçkimse, kim olduğu, görünüşüveya ibadet şekli nedeniyle hedef alınmamalı"ifadesini kullandı.
Ya Ahmet Davutoğlu? O ne dedi peki?
"Yüreğimiz insanlık yüreğidir. Bunu niye zikrediyorum biliyor musunuz? Geçtiğimiz günlerde 3 şehidimiz oldu Amerika'da. Katil bir ırkçı, 3 gençMüslüman'ı, Suriyeli Müslüman'ışehit etti. Bir dişhekimi. Kendisini insanlığa hizmet için adamışbir dişhekimi, hanımıve hanımının kardeşi. Barbarca, hunharca şehit ettiler. Onların karşısında, o şehadetlerin karşısında bütün dünya sustu ama Allah şahittir ki; susarsak insanlık bize hakkınıhelal etmesin. Eğer susarsak, zulüm karşısında, bu katliamlar karşısında susarsak Hazreti u00c2dem bize hakkınıhelal etmesin, şehitlerin babasıHazreti Ali hakkınıhelal etmesin, Hazreti Hamza ve bütün ulu erenler hakkınıhelal etmesin. Susmayacağız."
Sayın Erdoğan olsun, Sayın Davutoğlu olsun bunca suikast teşebbüslerinden, Batı'nın kalleşçe saldırılarından korkmuyorlar mı? Biz korktuk mu ki?
"Haşa, ben ölümden korkmuyorum. Çünküben Müslüman'ım. Her Müslüman'a yakışan da ölümütebessümle karşılamaktıru2026"diyen de Muhammed İkbal değil miydi?
@ahmetay_