Türkiye'nin Diriliş Vakti
Baştan söyleyeyim eğer bunun bir CHP- AK Parti yarışı ya da kavgası olduğunu düşünenler varsa yanılıyor. Bu bakımdan CHP'nin abuk sabuk seçim propagandalarını ağızlarında sakız yapan yazarları pek anlayamıyorum. Oysa bu iki ayrı dünyanın, iki ayrı sistemin kavgasıdır. Türkiye'nin, Türklerin yeniden tarih sahnesine adım atacağı çok önemli bir dönemeçtir bu. Şöyle izah edeyim.
Moğolların doğudan batıya, Haçlıların da batıdan doğuya doğru yıkım ve imha faaliyetlerini yürüttüğü bir döneme gidelim. Anadolu'nun her iki taraftan da sıkıştırıldığı Beyazıt Akman'ın ifadesiyle, Türklerin adeta bir örsün üzerinde çekiçle dövülen kılıç gibi baskılara maruz kaldığı bir döneme. Türklerin, insanlık tarihinin en acımasız, en merhametsiz, iki büyük yıkıcı gücün tam ortasında kaldığı bir zaman dilimidir bu.
İşte böyle bir zaman diliminde Hadidi'nin dizelerinde zikrettiği gibi; "Makamım maşrık ve Ertuğrul'dur adım. Gazadır Rum'a gelmekten muradım. Bize bir köşe göster ki varalım. Ölünceye dek kafire kılıç vuralım" diyen küçük bir aşiret, 2000 çadırlık obasıyla yaklaşık 3000 km'lik bir yola revan oldu. Allah, Süleyman Şah oğlu Ertuğrul'u böylesi kritik bir dönemde Bizans'ın sınırına yerleştirerek, ona bir kader çizdi. Çadırdan imparatorluğa doğru giden bir yoldu bu.
Öyle ki asla taht kavgalarına ve beylikler arası çatışmalara karışmayan bu boy, tam yüz yıl boyunca hiçbir büyük savaşa dahil olmadı ve tüm enerjisini Bizans'la savaşmaya harcadı.
Hayme Ana/ Devlet Ana oğlu Ertuğrul'a tek bir şey söyledi. "Oğul, boyundan soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki insanların birlik ve dirlik kazansın. Yüreğinden inancı, ağzından duayı, davranışından erdemi hiç eksik etme. Sabırlı ol oğul, ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur." Nitekim oldu da.
Osman Gazi'ye o ulvi rüyayı gördüren işte bu düsturdu. Fatih'e İstanbul'u fethettiren işte bu erdemli davranıştı. Batı'nın yüzyıllardır içinden söküp atamadığı Türk korkusunun ve nefretinin kaynağı; işte bu gaza anlayışı ve adil bir birliktelikti.
Machiavelli bunu çözen nadir insanlardan biridir. Çünkü ona göre Türklere saldıran kişi, karşısında birlik ve beraberlik içinde hareket eden bir millet bulur. O yüzden böyle bir işe kalkışan kişi, başkalarının da isyan edip kendisine katılacağı gibi bir yanılgıya asla düşmemelidir.
Machiavelli'ye göre Müslüman Türklerin gücü, sayılarının çok olmasından ve cesaretlerinden ziyade, kurdukları adalete ve erdeme dayalı sistemin gücünden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla "Müslüman Türkleri alt etmenin tek yolu; bu sistemi zaafa uğratacak vasıtaları keşfetmek ve tamamen buraya odaklanmaktan geçmektedir" der.
Hiç kuşkunuz olmasın Allah, tarihin bu evresinde de Türkiye'ye yeniden bir yol tayin etti. Türkiye, yeniden ayakları üzerine kalkmaya başladı. Nasıl ki geçmişte Osmanlı'nın bir cihan devleti olma süreci tam anlamıyla derin bir akla ve stratejiye dayanıyorsa bugün de aynı şekilde Türklerin yeniden tarih sahnesine adım atması da derin bir akla ve stratejiye dayanmaktadır.
Batı, küçük bir aşiretin koca Bizans'a karşı -Karamanoğulları ve Germiyanoğulları gibi büyük Anadolu beylikleri varken- nasıl karşı koyup bir cihan devleti haline geldiğini bir türlü çözemedi.
Bugün de Batı'dan Doğu'ya, Doğu'dan Batı'ya doğru gelen yıkıcı güçlerin arasında beka mücadelesi vermekteyiz. 2.Fatih olarak gördükleri Erdoğan'dan tam da bu yüzden korkuyorlar. Türkiye'nin küresel bir aktör olacağı korkusu bu. Türkiye, yüzyıldır hiçbir büyük savaşa girmedi. Tıpkı Osman Gazi gibi "ben Müslüman kardeşime kılıç kaldırmayacağım" diyerek kardeş kavgasına da girmedi. Türklüğün bekası ve yeniden diriliş için bu çok önemli bir husustur.
Batı, bugün bin yıl öncesinin korkusunu yaşamaktadır. Tarihin tekerrür edecek olmasından duyulan bir panikle, 15 Temmuz'da bu korkunun kaynağını kurutmak istedi ancak başaramadılar. Öyle ki Batı, korkusunu yenmek için saldırmaya biz ise canlanmaya devam ettik.
Hani, Ay'ın Şeyh'in koynundan çıkıp Osman Gazi'nin koynuna girdiği sonra da Osman Gazi'nin göbeğinden koca bir çınar ağacının meydana geldiği o rüya var ya, işte biz o rüyayı yeniden gördük/hatırladık. Batı'nın "kurudukça sulayın, büyüdükçe budayın" dediği o ulu çınarı.
Mevcut eski sistemimizi yenileyerek tarih sahnesine adım atacağımız ender bir dönemin arifesindeyiz. Evet, bu hafta bu işi bitirmemiz lazım. Batının, "Yeni Dünya Düzeni" adlı kaos projesini yerle bir etmek ve mazlum coğrafyanın tekrar umudu haline gelebilmek için bunu yapmak durumundayız.