TÜRKİYE'NİN DAZLAKLARI
Geçtiğimiz günlerde bir gazetede Suriyeli mülteci astronot Muhammed Faris ile yapılmış röportaj yayınlandı.
Muhammed Faris, şunları söylüyor:
"Türk halkına kapıları sonuna kadar açıp, alabildiği kadar insan aldığı için şükran borçluyuz. Ama bütün Suriyeliler 'hırsız, dilenci' olarak görülmemeli. Bu göç dalgasında toplumun her kesiminden insan geliyor: Profesör olan da, cahili de... Ama Suriye halkı genelde meslek sahibi bir halktır. Dilenci değildir. Parasını alın teriyle kazanmak ister. Düşük maaşlı da olsa çalışır."
O gazete her zaman böyle röportajları çarpıtarak, aşağılayarak, verirdi. Araya birkaç hakaret cümlesi sokuştururdu. Bu kez olduğu gibi verdi, hayret ettim, bir gariplik hissettim. Hayra yordum, "Doğan Medyası rota değiştiriyor" galiba dedim.
Röportaj yapılan kişi bir batılıysa, göklere çıkarılır, yaltaklanılır, bir Müslümansa, alay edilip, aşağılanırdı.
Ancak gazetenin yapmadığını bu kez aynı gazetenin okuyucuları yapmışlar, yorum adı altında rezalet çıkarmışlar.
Yorumlar şöyle:
-Rahatı bozulmasın diye kaçmış,
-Sünni kökenli olduğu için kaçmış,
-Neden bir Arap Ülkesine gitmiyorsunuz, sevmediğiniz, başka dine inanan milletlere gidiyorsunuz, tek dileğim bu ülkeden Suriye'ye gitmeniz,
- Burada savaş çıksa bize ilk darbeyi siz atarsınız..
- Kaçanların çoğu Nusayri, Esad yalnızlaşıyor...
- Neil Armstrong ve ekibin tamamı sonradan depresyona girmiş. Tabii girerler zira hiçbiri aya ayak basmadı. Amerikalılar stüdyoda çektikleri videoları aya ilk kez biz insan yolladık diye dünyaya yutturmaya çalıştılar. Armstrong ve ekibi de bu yalanı saklamaya mecbur tutuldukları için depresyona girmişlerdir.
- Bıyıklı astronot,
-Dinsiz imansız dedikleri Rusya'nın Teknolojisi ile uzaya gitmiş...
- Kaçmış korkak. Tüm Suriyeliler gibi korkak. Biz niye kaçmadık Çanakkale'den! gözümde zerre değeri yoktur şu Arapların, kimsenin de olmasın!
- Onur, üstün milletlere has bir duygudur. Türkler gibiu2026
v.s.
Adete "Türk Dazlaklar"
Biz yıllarca Almanlardan yakındık, Dazlakların saldırılarını kınadık, şimdi aynı şeyleri Suriyelilere yapıyoruz.
Geçenlerde bir tramvay görevlisinin, yine bir kestanecinin Suriyelilere saldırılarına şahit oldum.
Yukarıdaki yorumlar muhakemeden yoksun ezberletilmiş ifadeler, eğitim sistemimizin şablon cümleleri. Bu cümlelerin subliminal arkaplanlarında "Siyonismin" in gölgesi, hissediliyor.
Maalesef her İslam ülkesinde "Batı" nın kapsama alanına mahkum olmuş, yüzde otuzluk bir popülasyon mevcut. İslam ülkelerinin kara bahtı bu %30 lar. Mısır'ı, Suriye'yi, Cezayir'i, Türkiye'yi yakanlar, bu ülkelere ayak bağı olanlar, bu %30 lar. Bu ülkelerin kara bahtı onlar.
İslam Ülkelerinin eğitim sistemleri yüzde otuzluk bu imtiyazlı popülasyonları üretmeye kurgulu. Diğer kesimlerde aynı eğitimden geçiriliyorsa da bir şekilde, akılla, mantıkla, vicdanla dezenfekte edilip, temizleniyorlar.
Sivil ve askeri bürokrasi, siyaset, medya, ekonomi, sinema, bu yüzde 30 luk popülasyonun tekelinde kilitleniyor.
Suriye'de ve tüm İslam Ülkelerindeki mücadele bu "İmtiyazlılar" la "Sömürülenler" arasında cereyan ediyor.