Türkiye'nin Bozduğu Oyun
Son dönemde küresel dengeler değiştikçe Türkiye'de çıkarları doğrultusunda rota çizmeye devam ediyor. Bilinen bir gerçek şu ki; yöneticilerin duyguları elbette vardır ancak devletlerin duyguları olmaz ve çıkarları doğrultusunda hareket ederler. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi devletler uluslararası ilişkilerinde satranç oynarlar. Satranç oyununda rastlantıya asla yer yoktur. Bazı ülkeler at gibi sinsi bir taş ile avantaj sağlamaya çalışırken Türkler piyon gibi öncelikle önemsiz gibi görünen ancak son satıra gittiğinde vezire dönüşen taşlarla hamleler yapıyor. 2010'da Mavi Marmara saldırısıyla bozulan İsrail ile ilişkilerimiz bir süredir devam eden görüşmeler neticesinde bir uzlaşmaya varılarak geçtiğimiz hafta anlaşma imzalandı. İsrail ve Kıbrıs doğal gazının en uygun maliyete sahip olan güzergahta olan Türkiye üzerinden doğalgaz nakil boru hattı ile AB'ye ulaştırılması başta olmak üzere İsrail ile başlayacak olan yeni dönemde inşaat ve turizm alanında da milyarlarca dolarlık anlaşmaların önünün açılması bekleniyor.
Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinin ardından AB'nin Rusya'ya uyguladığı ambargo ile ilişkiler iyice gerilmişti. Bu gerginlik sebebiyle Rusya'ya olan doğal gaz bağımlılığını azaltmak isteyen AB, TANAP projesi ile Azerbaycan'dan Türkiye üzerinden AB'ye nakledilecek olan doğal gaz hattını bir alternatif olarak kullanacak. Türkiye ve Rusya ilişkileri de 24 Kasım 2015'de sınırımızı ihlal eden Rus uçağının Türk uçakları tarafından vurulmasının ardından gerilmişti. Bu sebeple Türkiye'de aynı şekilde Rusya'ya olan doğal gaz bağımlılığını azaltmak için alternatif çalışmaları hızlandırmış, Katar ve Suudi Arabistan ile anlaşmalar yapmıştı. Bu dönemde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile sık sık bir araya gelerek TANAP projesinin hızlandırılması yönünde kararlar alınmıştı.
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Putin'e üzüntülerini ilettiği bir mektup yazmasının arından Putin ve Erdoğan telefonla bir görüşme gerçekleştirdi. Böylece Türkiye Rusya ilişkilerinde de normalleşme süreci için karşılıklı adımların atıldığını ve sürecin başladığını görüyoruz. Bu doğrultuda Rus doğalgaz firması Gazprom Türk Akımı boru hattı görüşmelerini devam ettirmeye hazır olduklarını belirtti.
Ambargonun kaldırılmasıyla birlikte küresel doğalgaz rezervinin %18,2'si ile en büyük rezerve sahip olan İran doğalgazının Türkiye üzerinden boru hatlarıyla AB'ye ulaştırılması projesinin orta vadede gündeme gelmesini bekliyorum. Böyle bir proje için en uygun maliyetli seçenek olarak da TANAP kullanılabilir. Ancak İran'ın AB alternatifi de doğu bölgesi. Yani dünyanın en önemli enerji ithalatçıları olan Hindistan-Çin hattını elinde bulunduruyor.
Tüm bunların yanında önümüzdeki dönemde AB'nin doğalgaz pazar çeşitlendirilmesi açısından Kuzey Irak doğalgazının da TANAP üzerinden AB'ye ulaştırılması gündeme gelebilir. Aynı şekilde Mısır gazının da İsrail hattıyla birleştirilip Türkiye üzerinden AB'ye ulaşması gündeme gelecektir.
Başbakan Binali Yıldırım geçtiğimiz salı günü mecliste gerçekleşen grup toplantısındaki konuşmasında "Sadece Rusya ve Mısır ile sınırlı değil, Akdeniz ve Karadeniz'i çevreleyen bütün komşularımızla dostane ilişkilerimizi geliştirmek en önemli hedefimiz olacak." dedi. Bu bağlamda son günlerde yaşanan gelişmelere bakıldığında dış politikamızda önemli değişiklikler olduğunu görebiliyoruz. "Brexit" referandum kararının hemen akabinde uluslararası ilişkilerimizde yaptığımız hamleler küresel denklemlerde önemli değişikliklere gebe olacak. Bu da küresel aktörleri çok ciddi şekilde etkileyecektir. Çok boyutlu bir satranç oyununa benzeyen uluslararası ilişkilerde ekonomik çıkarlar en önemli maddeler arasındadır.
Türkiye artık eskiden olduğu gibi doğalgaz hattının sadece transit geçişi üzerine anlaşmalar yapmıyor. Artık TANAP projesinde olduğu gibi doğalgazdan indirim, pay ve hatta ortaklık anlaşmaları gerçekleştiriyor. Türkiye'nin hem enerji kavşağı olması hem de bu hatlar üzerinden kazanç sağlaması Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda çok ciddi avantajlar kazanmasını sağlayacaktır. Bunlarla birlikte üretimin ana girdilerinden olan enerjinin maliyetlerindeki azalmayla birlikte girişimcilerimiz uluslararası rekabette önemli avantaj elde edeceklerdir. Türkiye'nin bir enerji kavşağı olması halinde Türkiye'nin Rus ve İran gazına olan bağımlılığı azalacak ve yapılacak olan pazarlıkta elimiz güçlenecektir. Türkiye, değişen dış politikası ile küresel aktörlerin kurduğu denklemlere adeta çomak soktu. Türkiye'nin bu kadar kolay dünyanın en önemli enerji terminali haline gelmemesi için özellikle son dönemde terör örgütlerini destekleyerek saldırıda bulunuyorlar. Türkiye'nin hamlelerinden zarar görecek olanlar ve rahatsız olanlar, geçtiğimiz hafta Atatürk Hava Limanı'nda DAİŞ terör örgütü üzerinden gösterildi. Ancak terör örgütlerinin akıl hocalığını yapan özel askeri şirketler tarafından gerçekleştirilen ve 45 kişinin hayatını kaybettiği hain terör saldırısında olduğu gibi Türkiye'ye ayar vermeye çalışanlar saldırılarına devam ediyorlar.