Türkiye'nin bölgesel gücü
Türkiye son dönemde uygulamaya koyduğu ekonomi modeli
uluslararası ilişkilerinde de olumlu yansıyor.
Bölgesinde üretim ve enerji üssü olmaya hazırlanan
Türkiye jeopolitik, jeoekonomik, jeostratejik konumunu avantaja çevirmeye
başladıkça kazanımları da artıyor. Türkiye’nin bu konumunu kullanarak kendi
çıkarlarını artırmaya çeviren ülkeler de Türkiye ile ilişkilerini bu düzlemde
ilerletmeye başladı.
Türkiye-İsrail ilişkileri karşılıklı atılan adımlarla
düzelirken BAE ve Suudi Arabistan ile de karşılıklı adımlar atılmaya devam
ediliyor. Mısır ve Suriye ile sınırlı düzeyde görüşmeler sürdürülürken
ülkelerin karşılıklı olarak anlaşmaları durumunda “Ortadoğu’da kartlar yeniden
dağıtılacaktır.”
Türkiye’nin bölgesinde üretim ve enerji üssü olması
hem uluslararası yatırımcıların hem de enerji rezervine sahip ülkelerin ve
enerji ihtiyacı olan ülkeleri dikkatini çekiyor. Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle
Avrupa’nın ve Rusya’nın karşılıklı olarak uyguladıkları yaptırımlar sebebiyle
bölgede Türkiye’nin konumunu ve politikalarını daha önemli hâle getirdi.
Rusya’nın Avrupa ile Çin arasında lojistik konusunda
önemli bir yeri olması sebebiyle alternatif güzergâh olarak Türkiye’ye
yönelmelerin arttığı görülüyor. Diğer taraftan Çin kendi içine kapanık bir
hâldeyken kapitalistleştirerek dünya üretim merkezi hâline getirilmesi bugün
ABD başta olmak üzere birçok ülkenin zarar etmesine neden oldu. Kısa dönemde
maliyet avantajı sağlandığı için kâr ediliyor gibi görünse de Çin’in nüfusu ve
üretim kabiliyetlerinin artması teknolojik gelişimlerini de artırırken ABD’nin
en büyük sorunu hâline gelmeye başladı. ABD’nin Çin ile Avrupa’nın da Rusya ile
gerilen ilişkilerini Türkiye’nin izlediği denge politikası bağlamında tahlil
ettiğimizde Türkiye’nin önemli bir konumda olduğu söylenebilir.
Asya, Avrupa ve Ortadoğu üzerinden Afrika coğrafyası
arasında önemli bir konumda olan Türkiye üretim ve ihracata dayalı ekonomi
modeliyle önümüzdeki dönemde bu konumunu avantaja çevirmeye başlıyor. Yer altı
ve yer üstü kaynaklarını kullanmaya başlayan Türkiye, savunma sanayinde
yakaladığı ileri teknoloji üretim kabiliyetini TOGG ile sivil alana taşımayı başardı.
Savunma sanayine ileri teknoloji üretim tedarik eden alt firmaların artık sivil
alanlara da üretim yapmaya başladıkları haberleri geliyor. Türkiye’nin artan
yüksek teknolojili üretim kabiliyeti yeni uluslararası yatırımcıların da
Türkiye’ye gelmesini artıracaktır. Çünkü yapılan büyük yatırımlar bölgesinde
bir ekosistem kurulmasını sağladığı için hazır kurulu bir ekosisteme dâhil
olmak büyük yatırımcıların işine daha fazla gelmektedir.
Türkiye’nin son 20 yılda yaptığı altyapı yatırımları
Türkiye’nin üretim merkezi olma yolunda attığı en önemli adımlar olarak
söylenebilir. Aslında bu doğrultunda bir süredir hazırlıklar olduğu
görülmektedir. Organize sanayi bölgelerinin artırılması, enerji yatırımları,
bölünmüş ve oto yolların artırılması, köprülerin yapılması, havalimanlarının
artırılması, internet altyapı güçlendirilmesi ve geliştirilmesi gibi çok önemli
adımlar atıldı. Bu yatırımlar ve hazırlıklar olmasa Türkiye’nin küresel
sistemdeki değişimlere yönelik adımlar atabilmesi mümkün olmazdı.
Gerek içeriden gerek dışarıdan maruz kaldığı terör,
darbe girişimi, sivil itaatsizlikler gibi birçok saldırıya maruz kalınmasına
rağmen Türkiye’nin altyapı yatırımlarını ilerletmesi büyük bir aşarı olarak
söylenebilir.
Savunma sanayinde yakalanan başarı ve Türk ordusunun
ve polisinin kahramanca mücadelesiyle yurtiçinde ve sınır ötesinde terörle
mücadelede sağlanan başarı Türkiye’de yatırımcıların güveliğinin sağlanması da
aynı şekilde önemli bir altyapı yatırımı olarak söylenebilir.
Büyük badireleri atlatan Türkiye bundan sonraki
süreçte artık hem kendi vatandaşlarının yaptığı yatırımlarla hem de yabancı
yatırımcılar çekerek bölgesinde önemli bir merkez olma yolunda ilerliyor. Artan
bölgesel gücünü ekonomi ve dış politikasıyla destekleyen Türkiye güçlendikçe
daha fazla rağbet gören ve daha istikrarlı bir ülke hâline gelecektir.
Küresel ekonomide yaşanan enflasyonist süreç, savaş
sebebiyle uygulanan yaptırımlar ve ekonomi modelindeki değişiklikle birlikte
türbülans yaşansa da sakinleşmeye başlayan piyasa artık daha güçlü ve sağlam
bir şekilde yoluna devam edecektir.