Türkiye'nin anlamı
Her ilişkinin bir alamı
ve bir nedeni var. Irk, coğrafya, din, kültürel yakınlık ve ekonomik sebepler ilişkinin
nedeni olabiliyor. Ancak Batı’nın ilişkilerinde daha çok haksız ekonomik çıkarlar,
zorbalık ve sömürgecilik var.
Türkiye ise Batı türü
çıkar ilişkilerden uzak duruyor. İlişkilerini kültürel yakınlık, ilkeler ve
evrensel değerler üzerinden kuruyor. Sömürme ve yutma iştahı yok. Örneğin
petrol, doğal gaz ve kaynaklara konmak yoktur.
Düşküne, mazluma ve
yetime sahip çıkma var. Bu nedenle yoksulluğun pençesindeki Afrika’da hastane
kuruyor, su kuyuları açıyor. Aça aş, susuza su oluyor. Üstelik bunları karşılıksız
ve her türlü menfaatten uzak yapıyor.
Türkiye’nin anlamı…
Türkiye her yerde şefkatin, merhametin ve iyiliğin eli
oluyor. Dünya’da hangi mazlum coğrafyaya bakarsanız bakın Türkiye’nin bu rolünü
görürsünüz. Suriye’de, Libya’da bunun için varız. Asya’dan Afrika’ya kadar
bunun için alın teri döküyoruz. Türkiye merhamettir, şifadır, karşılıksız veren
eldir. Düşene ve düşküne ilk ben geldim diyendir.
Bu yüzden Türkiye’nin
etki alanı genişliyor. Gittiği her yere huzur ve güven geliyor. Dünyada
sömürgecilerin bağları zayıflarken Türkiye’nin etki alanları genişliyor. Bize
Batı’nın ve içimizdeki Batı âşıklarının saldırgan tutumları bu yüzdendir.
Türkiye’nin genişleyen
etki alanları yüzünden ABD, Batı ve içimizdeki Türkiyeli görünümlüler rahatsız oluyor. Gönülden kurulan ilişkiler
kardeşliğe ve sevgiye dayanıyor, kolay kolay kopmuyor, kalıcı oluyor. Türkiye yara
sarıyor. Allah, her iyiliğin ve yardımın karşılığını mutlaka veriyor.
Evet, dünyanın her yerinde ümmetin yanındayız.
Kudüs’ü nerdeyse tek başımıza savunuyoruz. Libya’nın, Yemen’in ve diğerlerinin
kurtlara yem olmaması için çetin mücadele veriyoruz. Katar’ı ABD soytarılarının
elinden biz aldık. Suriye’de mazlum halkın yaralarını sarıyoruz ve yarınlarını
inşa ediyoruz. Kendi sesiyle konuşan, gerektiğinde masaya yumruğunu vuran, oyun
kuran, oyunun kurallarını koyan bir Türkiye hayalimizdi gerçek oldu. Kısaca
Türkiye ümmetin kalbidir.
Geçmişte hayalimizde
milletin ordusu vardı. Yerli ve milli silahlar vardı çok şükür gerçek
oldu. Bugün kendi tankımızı, topumuzu, tüfeğimizi, savaş gemimizi
yapabilecek seviyedeyiz. Milli İHA ve SİHA’larımız dünyada zalimlerin korkusu
olup dostlarımıza güven veriyor. Emeği geçen herkesten ve özellikle Selçuk
Bayraktar’dan Allah razı olsun.
Özetle, Türkiye ümmettir, ümmetin kalbidir. Güçlü sesi
ve bileğidir. Işığımız önce Anadolu’dan dünyaya yayıldı. Şükür tekrar aynı
roldeyiz. Bu yüzden hedefteyiz.
Muhalefet durur mu? “Türkiye
etrafıyla kavgalı” ve “Türkiye dünyadan ayrışıyor” suçlamaların amacını şimdi
anlıyor musunuz? Ne yani Türkiye kendisine saldırılara kapılarını açsın buyurun
girin mi desin? Bütün dünya ile karşı karşıya da gelsek Türkiye ümmetin hakkını
savunmaya devam edecektir.
Türkiye’nin rolüne
kimler karşı çıkıyor?
CHP karşı çıkıyor.
Türkiye nerde olmak istese CHP “orda ne işimiz var” diyor. “Türkiye cihatçı örgütlere
silah gönderiyor” iftirasında bulunuyor.
En son Türkiye'nin
Azerbaycan’a yardımlarına CHP’nin dış işlerden sorumlu sesi Ünal Çeviköz’den
suçlama geldi:
“Türkiye Suriye’den
cihatçıları Azerbaycan’a taşıyor. Türkiye Libya'da çizgiyi aştı. Türkiye'nin
Suriye’de bulunması meşru değil. Türkiye Doğu Akdeniz'de gerginliği artıran
unsurdur” hadsizliğinde bulundu. Bu CHP Türkiye’nin menfaatlerini savunuyor
diyebilir misiniz?
Gail McHugh’in şu
tespiti CHP’ye cuk diye oturuyor:
"Yılan, ne kadar
deri değiştirirse değiştirsin yine de yılandır!" Evet, bu CHP bildiğiniz
gibi hiç değişmiyor.
Hz. Nûh:
"Eğer bir gün
karada gemi yapmak zorunda kalırsan;
“Hani bunun denizi”
diyenlere kulak asma.
Sen tahtalara çivi
çakmaya devam et; yeri ve zamanı gelince Allah denizi senin ayağına
getirecektir.”
Bizim
için olan budur.