Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2971.30
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Ekim 2020

Türkiye'nin anlamı

Her ilişkinin bir alamı ve bir nedeni var. Irk, coğrafya, din, kültürel yakınlık ve ekonomik sebepler ilişkinin nedeni olabiliyor. Ancak Batı’nın ilişkilerinde daha çok haksız ekonomik çıkarlar, zorbalık ve sömürgecilik var.

Türkiye ise Batı türü çıkar ilişkilerden uzak duruyor. İlişkilerini kültürel yakınlık, ilkeler ve evrensel değerler üzerinden kuruyor. Sömürme ve yutma iştahı yok. Örneğin petrol, doğal gaz ve kaynaklara konmak yoktur.

Düşküne, mazluma ve yetime sahip çıkma var. Bu nedenle yoksulluğun pençesindeki Afrika’da hastane kuruyor, su kuyuları açıyor. Aça aş, susuza su oluyor. Üstelik bunları karşılıksız ve her türlü menfaatten uzak yapıyor.

Türkiye’nin anlamı…

Türkiye her yerde şefkatin, merhametin ve iyiliğin eli oluyor. Dünya’da hangi mazlum coğrafyaya bakarsanız bakın Türkiye’nin bu rolünü görürsünüz. Suriye’de, Libya’da bunun için varız. Asya’dan Afrika’ya kadar bunun için alın teri döküyoruz. Türkiye merhamettir, şifadır, karşılıksız veren eldir. Düşene ve düşküne ilk ben geldim diyendir.

Bu yüzden Türkiye’nin etki alanı genişliyor. Gittiği her yere huzur ve güven geliyor. Dünyada sömürgecilerin bağları zayıflarken Türkiye’nin etki alanları genişliyor. Bize Batı’nın ve içimizdeki Batı âşıklarının saldırgan tutumları bu yüzdendir.

Türkiye’nin genişleyen etki alanları yüzünden ABD, Batı ve içimizdeki Türkiyeli görünümlüler rahatsız oluyor. Gönülden kurulan ilişkiler kardeşliğe ve sevgiye dayanıyor, kolay kolay kopmuyor, kalıcı oluyor. Türkiye yara sarıyor. Allah, her iyiliğin ve yardımın karşılığını mutlaka veriyor.

Evet, dünyanın her yerinde ümmetin yanındayız. Kudüs’ü nerdeyse tek başımıza savunuyoruz. Libya’nın, Yemen’in ve diğerlerinin kurtlara yem olmaması için çetin mücadele veriyoruz. Katar’ı ABD soytarılarının elinden biz aldık. Suriye’de mazlum halkın yaralarını sarıyoruz ve yarınlarını inşa ediyoruz. Kendi sesiyle konuşan, gerektiğinde masaya yumruğunu vuran, oyun kuran, oyunun kurallarını koyan bir Türkiye hayalimizdi gerçek oldu. Kısaca Türkiye ümmetin kalbidir.

Geçmişte hayalimizde milletin ordusu vardı. Yerli ve milli silahlar vardı çok şükür gerçek oldu. Bugün kendi tankımızı, topumuzu, tüfeğimizi, savaş gemimizi yapabilecek seviyedeyiz. Milli İHA ve SİHA’larımız dünyada zalimlerin korkusu olup dostlarımıza güven veriyor. Emeği geçen herkesten ve özellikle Selçuk Bayraktar’dan Allah razı olsun.

Özetle, Türkiye ümmettir, ümmetin kalbidir. Güçlü sesi ve bileğidir. Işığımız önce Anadolu’dan dünyaya yayıldı. Şükür tekrar aynı roldeyiz. Bu yüzden hedefteyiz.

Muhalefet durur mu? “Türkiye etrafıyla kavgalı” ve “Türkiye dünyadan ayrışıyor” suçlamaların amacını şimdi anlıyor musunuz? Ne yani Türkiye kendisine saldırılara kapılarını açsın buyurun girin mi desin? Bütün dünya ile karşı karşıya da gelsek Türkiye ümmetin hakkını savunmaya devam edecektir.

Türkiye’nin rolüne kimler karşı çıkıyor?

CHP karşı çıkıyor. Türkiye nerde olmak istese CHP “orda ne işimiz var” diyor. “Türkiye cihatçı örgütlere silah gönderiyor” iftirasında bulunuyor.

En son Türkiye'nin Azerbaycan’a yardımlarına CHP’nin dış işlerden sorumlu sesi Ünal Çeviköz’den suçlama geldi:

“Türkiye Suriye’den cihatçıları Azerbaycan’a taşıyor. Türkiye Libya'da çizgiyi aştı. Türkiye'nin Suriye’de bulunması meşru değil. Türkiye Doğu Akdeniz'de gerginliği artıran unsurdur” hadsizliğinde bulundu. Bu CHP Türkiye’nin menfaatlerini savunuyor diyebilir misiniz?

Gail McHugh’in şu tespiti CHP’ye cuk diye oturuyor:

"Yılan, ne kadar deri değiştirirse değiştirsin yine de yılandır!" Evet, bu CHP bildiğiniz gibi hiç değişmiyor.

Hz. Nûh:

"Eğer bir gün karada gemi yapmak zorunda kalırsan;

“Hani bunun denizi” diyenlere kulak asma.

Sen tahtalara çivi çakmaya devam et; yeri ve zamanı gelince Allah denizi senin ayağına getirecektir.”

Bizim için olan budur.