Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Ağustos 2021

Türkiye'nin Amasız Mutabakat Sözleşmesi

Türkiye’nin amasız bir mutabakata ihtiyacı var.

İstisnasız hemen herkesin üzerinde mutabık kalacağı bir mutabakat.

Bu mutabakat; partiler üstü, ideolojiler üstü bir mutabakat haline getirilmelidir.

FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C, mafya, doğal afetler, dış tehditler ile mücadelede bir ortaklaşma zorunludur.

İslam, Cumhuriyet ortak paydasında buluşarak, bütün iç ve dış tehditlere karşı birlikte mücadele etmek şarttır.

***

Terörle mücadele bir savaştır ve topyekun (seferberlik) bir halde yapılır.

Terörle mücadeleye toplumun bütün kesimlerinin katılması kesinlikle zorunludur.

Hiç kimse, terörle mücadeleden (savaşta) kaçma hakkına sahip değildir, kaçamaz da.

***

Bütün Türkiye’yi ve bütün toplum kesimlerini; terörle mücadeleye, amasız Mutabakat ile ortaklaşmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyorum.

***

Terörle mücadeleyi milletçe; Çanakkale ruhuyla, Kurtuluş Savaşı ruhuyla, 15 Temmuz 2. Kurtuluş Savaşı ruhuyla yapmalıyız.

***

Benim, ‘Amasız Mutabakat (#AmasızMutabakat) Metni’ önerim şu şekilde;

“Ben, 1977 VAN doğumlu Galip İlhaner:

PKK, FETÖ, DHKP-C, … DEAŞ’ı terör örgütü olarak kabul ediyorum.

PKK, FETÖ, DHKP-C, …, DEAŞ, gibi terör örgütleri ile mücadelede, devletimin ve milletimin yanındayım.

***

Amasız Mutabakat toplantıları

Milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, sanatçılar, iş adamları, partiler, STKlar, …

FETÖ, PKK, DEAŞ’ı terör örgütü olarak kabul edip bunlarla mücadele etmeli.

Bu konu (terörle mücadele) kişiye göre değişecek bir konu değil. Kimsenin kaçacağı, kimsenin kaçmaya hakkının olacağı bir konu değil.

Riske girmeyenler, tavırlarını belli etmeyenler, terörle mücadele edilirken bir kenardan seyredip keyif yapan hiç kimse kalmamalıdır. Hiç kimsenin bunu yapmaya hakkı da yoktur.

Cumhurbaşkanlığı bünyesinde, Amasız Mutabakat birimi kurulmalı ve toplumun bütün kesimleri ile diyalog içerisinde olmalı. Sürekli toplantılar ve bilgilendirmeler yapılmalı.

***

Her TC vatandaşı; cumhurbaşkanından köy muhtarına, siyasetçisinden sanatçısına, memurundan işçisine, büyükten küçüğe, işadamından köylüsüne kadar istisnasız herkes bu anlayışta olmalıdır. Bu anlayışta olmayanın, vatandaşlığı, hatta insanlığı dahi sorgulanmalıdır. Herkes terörle mücadelede devletinin ve milletinin yanında olmak zorundadır. Terörle mücadele, birilerinin hayatını feda etmesi, birilerinin de keyfine bakmasıyla yapılmaz, yapılamaz. Her TC vatandaşı (istisnasız), üzerine düşeni yapmak zorundadır. Üzerine düşeni yapmayan, siyasi münafıklık yapan, ikili oynayan da bedelini ödemelidir. Her TC vatandaşı, teröre karşı kanaatini açıklamak zorundadır. Her TC vatandaşı teröre, terör örgütlerine karşı olmak ve terör örgütleri (PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C) ile mücadele etmek zorundadır. Bundan kaçış olamaz. Birileri memleket için bedel öderken, birileri mücadele etmekten kaçamaz.

***

Teröre karşı tokyekün mücadele

ASALA Terör Örgütü ile başlatırsak, Türkiye yaklaşık 50 yıldır terörle mücadele ediyor.

Ne yazık ki; 50 yılda terörle mücadelede tam bir mutabakat sağlanabilmiş değil.

Devlet terörle mücadele ederken; bazen iktidarlar, çoğu zaman da muhalefet partileri büyük bir zafiyet, gaflet hatta ihanet içinde olmuştur.

Bundan dolayı da terörle mücadelede kesin sonuç verecek bir mücadele bugüne kadar verilememiştir.

Artık bunu aşmanın zamanı gelmiştir.

Cumhurbaşkanı-muhtar

İktidar-muhalefet

Amir-memur

Vali-kaymakam

İşçi-memur

Köylü-şehirli

Gazeteci-yazar

Öğretmen-öğrenci

Büyük-küçük

Kadın-erkek

Yetişkin-çocuk

Genç-yaşlı

Zengin-fakir

Suçlu-suçsuz

Partili-partisiz

Türk-Kürt-Laz-Çerkez-Arnavut-Arap, … Terörle mücadele topyekun yapılır.

Kimse savaştan kaçma hakkına sahip değildir. Savaştan kaçan, bedelini de öder.

***

Altındağ olayları, 2. Gezi, 2. Kobani, 2. Madımak, Maraş ve Çorum olayları gibi değerlendirilmeli

Ankara Altındağ’da çok ciddi bir provokasyon girişimi başarısızlığa uğradı.

6-7 Eylül olayları gibi bir vahşet de yaşanabilirdi.

Altındağ olayları çok iyi analiz edilmeli ve devlete karşı, devlet düzenini bozmaya yönelik bir isyan girişimi olarak değerlendirilmelidir.

İsyan olarak değerlendirilmezse, sorumlular cezalandırılmazsa, Türk-Kürt çatışmasını hızlandırıcı etki yapar.

Kendini devlet yerine koyma, suçluyu devlet birimleri dışında cezalandırma bir kültür haline gelir.

Çetelerin kendisini devletin yerine koymasına, mafyatik yapıların itibar kazanmasına yol açar.

Buna asla ve asla müsaade edilmemelidir. Böyle bir algı dahi oluşmamalıdır.

Altındağ olayları, hayırlı bir sonuç doğurmuştur.

Çok daha büyük provokasyonların çıkmasının önüne geçmiştir.

Bu tür olaylara hazırlıklı olmalıyız.

Türkiye’yi sarsacak en büyük provokasyon; Alevi-Sünni (laik-anti laik) çatışması ya da sığınmacılara karşı olabilecek bir tepki (çatışma) değildir. En büyük ve en sarsıcı provokasyon, Türk-Kürt çatışmasının iç savaşa evirilmesidir. Hazırlıklı olunacak en önemli konu budur. Bunun dışındaki konular her türlü aşılabilir. Fiili bir durumun ortaya çıkmaması için, her olasılık düşünülmelidir. Özellikle Kürt nüfusun yoğun olduğu ilçeler üzerinde devamlı teyakkuzda olunmalı. Ülkü Ocakları ile Kürt nüfusun yoğun olduğu ilçelerde yaşayan Kürtler arasında sürekli diyalog olmalıdır.

***

Orta Asya Yeni Orta Doğu mu olacak? Afganistan Halifelik (Hilafet) mi ilan edecek?

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini açıklamasıyla yeni bir süreç başladı.

Afganistan ve Türkiye için de yeni bir süreç başladı.

Afganistan Türkiye için, 2. Azerbaycan olabilir mi?

ABD Afganistan’da, Taliban ile savaşacak meşruiyete sahip bir aktörü kabul ettirmek için, bilerek Taliban’ın önünü mü açıyor?

Suriye’de PKK’nın önünü DEAŞ ile açtığı gibi bir strateji mi izliyor, Taliban’ın önünü açarak?

Taliban adeta Moğollar gibi yayılıyor. Suriye’de DEAŞ ve PKK (PYD) da Moğollar gibi yayılıyordu. Moğolları kim durduracak?

ABD bunu bilerek mi yapıyor?

Tekrar daha güçlü bir askeri güçle, Afganistan’a daha güçlü ve kalıcı geri dönmenin hesabını mı yapıyor?

***

ABD’nin yeni stratejisi (Orta Asya Orta Doğu gibi olacak), Orta Asya’yı Orta Doğulaştırmak mı?

Orta Doğu gibi Orta Asya da aynı kaderi mi yaşayacak?

Orta Doğu yerine Orta Asya mı olacak?

Orta Asya Orta Doğulaşacak mı?

ABD, Afganistan üzerinden Orta Asya’yı Orta Doğu gibi bir duruma mı getirmeye çalışıyor.

Orta Doğu’yu Orta Asya’ya mı taşıyor?

Araplar arası savaş, Türkler arası savaşa mı dönüşecek?

Orta Asya eğer Orta Doğu gibi olursa; Orta Asya ülkeleri başta olmak üzere, Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, … gibi ülkeler bundan çok derinden etkilenecek.

Artık yeni bir Orta Doğu kaos bölgesi oluşuyor. Orta Asya.

ABD, büyüyen Türkiye’yi, Türklerin merkezinden, Orta Asya’dan mı vurmaya çalışıyor.

Türkleri, Türk devletlerini birbirine mi düşürecek?

Türkiye’yi Afganistan ile meşgul ederek, bizi bir tuzağa mı çekiyor?

Gelişmeler bunu gösteriyor gibi. Bunu zamanla göreceğiz.

Görece yenilgiler olsa da;

Rusya, Afganistan'da yenildi.

ABD, Afganistan'da yenildi.

Türkiye, Afgan aktörlerle ve Taliban ile anlaşarak, Afganistan'ı bir SELAM (barış) yurduna dönüştürerek, modern bir ülke haline getirebilir. Afganistan da Azerbaycan gibi kardeş ve dost bir ülke olabilir.

Afganları eğiterek, Afganlardan modern bir ordu kurarak, Afganistan'ı yeniden inşa edebiliriz.

Bugün dünyada nüfusu en çok artan ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin nüfuzu Rusya, ABD, ÇİN gibi ülkeleri son birkaç yıldır geçmiş durumda.

Türkiye hem nüfuzunu arttırıyor hem deniz, hava, uzay ve kara sınırlarını genişletiyor.

Hepsinden önemlisi de Türkiye’nin; insanlık (ADALET) ve SELAM (İSLAM-BARIŞ) sınırları genişliyor.

Tarih ve kader Türkiye’nin önünü açıyor. Hatta Türkiye’yi buna zorluyor.

Türkiye, Orta Asya’nın Orta Doğu gibi olmasını önleyerek, Araplar arasında çıkan iç savaşların Türkler arasında olmasını engelleyerek, Orta Asya’yı Orta Doğu olmaktan kurtarmak için Afganistan’da etkili olmak zorundadır.

Türkiye Afganistan üzerinden, Orta Asya barışını sağlayamazsa, ABD, Orta Asya’yı da Orta Doğu’ya çevirerek, Orta Doğu’daki Araplar arası iç savaşların aynısını Orta Asya’ya taşıyarak, Türkler arası iç savaşlar çıkaracaktır.

Orta Asya’nın Orta Doğu’ya dönüştürülmesi, Türkiye’nin İSLAM ve Türk dünyasının lideri olmasını engellemeye yönelik bir hamledir.

Türkiye, Orta Asya’nın orta Doğu’ya dönüşmesini engelleyerek, Araplar arasındaki iç savaşların Orta Asya’ya taşınarak Türkler arasında iç savaşlar çıkmasını engelleyip, İslam Türk birliğini kurabilir.

Türkiye eğer Afganistan’da etkili olmazsa, Orta Asya Orta Doğu gibi olur ve Araplar arasındaki iç savaşlar Türkler arasındaki iç savaşlara dönüşür.

Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi Türk devleri arasında savaşlar çıkabilir. Bu devletlerin içinde de iç çatışmalar/savaşlar çıkabilir.

Orta Asya Orta Doğu olmaya doğru gidiyor.

Türkiye bunu engellemek için Afganistan’da ve Orta Asya’da etkili olmak zorundadır.

Orta Asya’nın Orta Doğu’ya dönüştürülmesi projesi, Türkiye’nin İslam Türk ve dünya liderliğini engellemeye yönelik bir ABD projesidir.

IŞİD-DEAŞ’e Halifelik ilan ettirerek Hilafet kurumunu rezil bir duruma getirmeye çalıştılar. Bakalım aynı oyunu Taliban üzerinden de deneyecekler mi?

Halifeliği Taliban’a ilan ettirerek, TBMM şahsında devam eden Hilafeti Türkiye’nin uhdesinden alabilecekler mi?

Halifelik TBMM şahsında devam etmektedir ve Türkiye’nin hakkıdır.

Hilafetin Türkiye dışında bir yerde ve ülkede tutması da zaten mümkün değildir.

Taliban yerleştikten sonra, Halifelik ilan ederek, İslam dünyasında Hilafet savaşlarının da önünü açabilir. Orta Asya’yı hem Halifelik savaşlarına hem de 2. Orta Doğu’ya çevirebilir.

Türkiye, Taliban’a danışmanlık yaparak, Taliban’ı özellikle ABD, İsrail, Çin, İngiltere, Rusya gibi güçlerin tesirine girmekten kurtarmalıdır.

ABD, BOP’u Orta Asya’ya taşımaya çalışıyor.

Türkiye BOP’u nasıl ki Orta Doğu’da etkisiz hale getirdiyse, Orta Asya’da da etkisiz hale getirecektir.

***