Türkiye'nin Amasız Mutabakat Sözleşmesi
Türkiye’nin amasız bir mutabakata ihtiyacı var.
İstisnasız hemen herkesin üzerinde mutabık kalacağı bir mutabakat.
Bu mutabakat; partiler üstü, ideolojiler üstü bir mutabakat haline
getirilmelidir.
FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C, mafya, doğal afetler, dış tehditler ile
mücadelede bir ortaklaşma zorunludur.
İslam, Cumhuriyet ortak paydasında buluşarak, bütün iç ve dış
tehditlere karşı birlikte mücadele etmek şarttır.
***
Terörle mücadele bir savaştır ve topyekun (seferberlik) bir halde
yapılır.
Terörle mücadeleye toplumun bütün kesimlerinin katılması
kesinlikle zorunludur.
Hiç kimse, terörle mücadeleden (savaşta) kaçma hakkına sahip değildir,
kaçamaz da.
***
Bütün Türkiye’yi ve bütün toplum kesimlerini; terörle mücadeleye, amasız
Mutabakat ile ortaklaşmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyorum.
***
Terörle mücadeleyi milletçe; Çanakkale ruhuyla, Kurtuluş Savaşı
ruhuyla, 15 Temmuz 2. Kurtuluş Savaşı ruhuyla yapmalıyız.
***
Benim, ‘Amasız Mutabakat (#AmasızMutabakat) Metni’ önerim şu
şekilde;
“Ben, 1977 VAN doğumlu Galip İlhaner:
PKK, FETÖ, DHKP-C, … DEAŞ’ı terör örgütü olarak kabul ediyorum.
PKK, FETÖ, DHKP-C, …, DEAŞ, gibi terör örgütleri ile mücadelede, devletimin
ve milletimin yanındayım.
***
Amasız
Mutabakat toplantıları
Milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, sanatçılar,
iş adamları, partiler, STKlar, …
FETÖ, PKK, DEAŞ’ı terör örgütü olarak
kabul edip bunlarla mücadele etmeli.
Bu konu (terörle mücadele) kişiye
göre değişecek bir konu değil. Kimsenin kaçacağı, kimsenin kaçmaya hakkının
olacağı bir konu değil.
Riske girmeyenler, tavırlarını belli
etmeyenler, terörle mücadele edilirken bir kenardan seyredip keyif yapan hiç
kimse kalmamalıdır. Hiç kimsenin bunu yapmaya hakkı da yoktur.
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde, Amasız
Mutabakat birimi kurulmalı ve toplumun bütün kesimleri ile diyalog içerisinde
olmalı. Sürekli toplantılar ve bilgilendirmeler yapılmalı.
***
Her TC vatandaşı; cumhurbaşkanından köy muhtarına, siyasetçisinden
sanatçısına, memurundan işçisine, büyükten küçüğe, işadamından köylüsüne kadar istisnasız
herkes bu anlayışta olmalıdır. Bu anlayışta olmayanın, vatandaşlığı, hatta
insanlığı dahi sorgulanmalıdır. Herkes terörle mücadelede devletinin ve
milletinin yanında olmak zorundadır. Terörle mücadele, birilerinin hayatını
feda etmesi, birilerinin de keyfine bakmasıyla yapılmaz, yapılamaz. Her TC
vatandaşı (istisnasız), üzerine düşeni yapmak zorundadır. Üzerine düşeni
yapmayan, siyasi münafıklık yapan, ikili oynayan da bedelini ödemelidir. Her TC
vatandaşı, teröre karşı kanaatini açıklamak zorundadır. Her TC vatandaşı
teröre, terör örgütlerine karşı olmak ve terör örgütleri (PKK, FETÖ, DEAŞ,
DHKP-C) ile mücadele etmek zorundadır. Bundan kaçış olamaz. Birileri memleket
için bedel öderken, birileri mücadele etmekten kaçamaz.
***
Teröre
karşı tokyekün mücadele
ASALA Terör Örgütü ile başlatırsak, Türkiye yaklaşık 50 yıldır
terörle mücadele ediyor.
Ne yazık ki; 50 yılda terörle mücadelede tam bir mutabakat
sağlanabilmiş değil.
Devlet terörle mücadele ederken; bazen iktidarlar, çoğu zaman da
muhalefet partileri büyük bir zafiyet, gaflet hatta ihanet içinde olmuştur.
Bundan dolayı da terörle mücadelede kesin sonuç verecek bir
mücadele bugüne kadar verilememiştir.
Artık bunu aşmanın zamanı gelmiştir.
Cumhurbaşkanı-muhtar
İktidar-muhalefet
Amir-memur
Vali-kaymakam
İşçi-memur
Köylü-şehirli
Gazeteci-yazar
Öğretmen-öğrenci
Büyük-küçük
Kadın-erkek
Yetişkin-çocuk
Genç-yaşlı
Zengin-fakir
Suçlu-suçsuz
Partili-partisiz
Türk-Kürt-Laz-Çerkez-Arnavut-Arap, …
Terörle mücadele topyekun yapılır.
Kimse savaştan kaçma hakkına sahip
değildir. Savaştan kaçan, bedelini de öder.
***
Altındağ
olayları, 2. Gezi, 2. Kobani, 2. Madımak, Maraş ve Çorum olayları gibi
değerlendirilmeli
Ankara Altındağ’da çok ciddi bir provokasyon girişimi başarısızlığa
uğradı.
6-7 Eylül olayları gibi bir vahşet de yaşanabilirdi.
Altındağ olayları çok iyi analiz edilmeli ve devlete karşı, devlet
düzenini bozmaya yönelik bir isyan girişimi olarak değerlendirilmelidir.
İsyan olarak değerlendirilmezse, sorumlular cezalandırılmazsa,
Türk-Kürt çatışmasını hızlandırıcı etki yapar.
Kendini devlet yerine koyma, suçluyu devlet birimleri dışında
cezalandırma bir kültür haline gelir.
Çetelerin kendisini devletin yerine koymasına, mafyatik yapıların
itibar kazanmasına yol açar.
Buna asla ve asla müsaade edilmemelidir. Böyle bir algı dahi
oluşmamalıdır.
Altındağ olayları, hayırlı bir sonuç doğurmuştur.
Çok daha büyük provokasyonların çıkmasının önüne geçmiştir.
Bu tür olaylara hazırlıklı olmalıyız.
Türkiye’yi sarsacak en büyük provokasyon; Alevi-Sünni (laik-anti
laik) çatışması ya da sığınmacılara karşı olabilecek bir tepki (çatışma)
değildir. En büyük ve en sarsıcı provokasyon, Türk-Kürt çatışmasının iç savaşa
evirilmesidir. Hazırlıklı olunacak en önemli konu budur. Bunun dışındaki
konular her türlü aşılabilir. Fiili bir durumun ortaya çıkmaması için, her
olasılık düşünülmelidir. Özellikle Kürt nüfusun yoğun olduğu ilçeler üzerinde
devamlı teyakkuzda olunmalı. Ülkü Ocakları ile Kürt nüfusun yoğun olduğu
ilçelerde yaşayan Kürtler arasında sürekli diyalog olmalıdır.
***
Orta Asya Yeni Orta Doğu mu olacak? Afganistan
Halifelik (Hilafet) mi ilan edecek?
ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini
açıklamasıyla yeni bir süreç başladı.
Afganistan ve Türkiye için de yeni
bir süreç başladı.
Afganistan Türkiye için, 2.
Azerbaycan olabilir mi?
ABD Afganistan’da, Taliban ile savaşacak meşruiyete
sahip bir aktörü kabul ettirmek için, bilerek Taliban’ın önünü mü açıyor?
Suriye’de PKK’nın önünü DEAŞ ile açtığı gibi bir
strateji mi izliyor, Taliban’ın önünü açarak?
Taliban adeta Moğollar gibi yayılıyor. Suriye’de
DEAŞ ve PKK (PYD) da Moğollar gibi yayılıyordu. Moğolları kim durduracak?
ABD bunu bilerek mi yapıyor?
Tekrar daha güçlü bir askeri güçle, Afganistan’a daha
güçlü ve kalıcı geri dönmenin hesabını mı yapıyor?
***
ABD’nin yeni stratejisi (Orta Asya Orta Doğu gibi olacak), Orta
Asya’yı Orta Doğulaştırmak mı?
Orta Doğu gibi Orta Asya da aynı kaderi mi
yaşayacak?
Orta Doğu yerine Orta Asya mı olacak?
Orta Asya Orta Doğulaşacak mı?
ABD, Afganistan üzerinden Orta Asya’yı Orta Doğu
gibi bir duruma mı getirmeye çalışıyor.
Orta Doğu’yu Orta Asya’ya mı taşıyor?
Araplar arası savaş, Türkler arası savaşa mı
dönüşecek?
Orta Asya eğer Orta Doğu gibi olursa; Orta Asya
ülkeleri başta olmak üzere, Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, … gibi ülkeler
bundan çok derinden etkilenecek.
Artık yeni bir Orta Doğu kaos bölgesi oluşuyor. Orta
Asya.
ABD, büyüyen Türkiye’yi, Türklerin merkezinden, Orta
Asya’dan mı vurmaya çalışıyor.
Türkleri, Türk devletlerini birbirine mi düşürecek?
Türkiye’yi Afganistan ile meşgul ederek, bizi bir
tuzağa mı çekiyor?
Gelişmeler bunu gösteriyor gibi. Bunu zamanla
göreceğiz.
Görece yenilgiler olsa da;
Rusya, Afganistan'da yenildi.
ABD, Afganistan'da yenildi.
Türkiye, Afgan aktörlerle ve Taliban ile anlaşarak,
Afganistan'ı bir SELAM (barış) yurduna dönüştürerek, modern bir ülke haline
getirebilir. Afganistan da Azerbaycan gibi kardeş ve dost bir ülke olabilir.
Afganları eğiterek, Afganlardan modern bir ordu
kurarak, Afganistan'ı yeniden inşa edebiliriz.
Bugün dünyada nüfusu en çok artan ülke Türkiye’dir.
Türkiye’nin nüfuzu Rusya, ABD, ÇİN gibi ülkeleri son birkaç yıldır geçmiş
durumda.
Türkiye hem nüfuzunu arttırıyor hem deniz, hava,
uzay ve kara sınırlarını genişletiyor.
Hepsinden önemlisi de Türkiye’nin; insanlık (ADALET)
ve SELAM (İSLAM-BARIŞ) sınırları genişliyor.
Tarih ve kader Türkiye’nin önünü açıyor. Hatta
Türkiye’yi buna zorluyor.
Türkiye, Orta Asya’nın Orta Doğu gibi olmasını
önleyerek, Araplar arasında çıkan iç savaşların Türkler arasında olmasını
engelleyerek, Orta Asya’yı Orta Doğu olmaktan kurtarmak için Afganistan’da
etkili olmak zorundadır.
Türkiye Afganistan üzerinden, Orta Asya barışını
sağlayamazsa, ABD, Orta Asya’yı da Orta Doğu’ya çevirerek, Orta Doğu’daki
Araplar arası iç savaşların aynısını Orta Asya’ya taşıyarak, Türkler arası iç
savaşlar çıkaracaktır.
Orta Asya’nın Orta Doğu’ya dönüştürülmesi,
Türkiye’nin İSLAM ve Türk dünyasının lideri olmasını engellemeye yönelik bir
hamledir.
Türkiye, Orta Asya’nın orta Doğu’ya dönüşmesini
engelleyerek, Araplar arasındaki iç savaşların Orta Asya’ya taşınarak Türkler
arasında iç savaşlar çıkmasını engelleyip, İslam Türk birliğini kurabilir.
Türkiye eğer Afganistan’da etkili olmazsa, Orta Asya
Orta Doğu gibi olur ve Araplar arasındaki iç savaşlar Türkler arasındaki iç
savaşlara dönüşür.
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan,
Özbekistan, Türkmenistan gibi Türk devleri arasında savaşlar çıkabilir. Bu
devletlerin içinde de iç çatışmalar/savaşlar çıkabilir.
Orta Asya Orta Doğu olmaya doğru
gidiyor.
Türkiye bunu engellemek için
Afganistan’da ve Orta Asya’da etkili olmak zorundadır.
Orta Asya’nın Orta Doğu’ya dönüştürülmesi
projesi, Türkiye’nin İslam Türk ve dünya liderliğini engellemeye yönelik bir
ABD projesidir.
IŞİD-DEAŞ’e Halifelik ilan ettirerek
Hilafet kurumunu rezil bir duruma getirmeye çalıştılar. Bakalım aynı oyunu
Taliban üzerinden de deneyecekler mi?
Halifeliği Taliban’a ilan ettirerek,
TBMM şahsında devam eden Hilafeti Türkiye’nin uhdesinden alabilecekler mi?
Halifelik TBMM şahsında devam
etmektedir ve Türkiye’nin hakkıdır.
Hilafetin Türkiye dışında bir yerde
ve ülkede tutması da zaten mümkün değildir.
Taliban yerleştikten sonra, Halifelik
ilan ederek, İslam dünyasında Hilafet savaşlarının da önünü açabilir. Orta
Asya’yı hem Halifelik savaşlarına hem de 2. Orta Doğu’ya çevirebilir.
Türkiye, Taliban’a danışmanlık
yaparak, Taliban’ı özellikle ABD, İsrail, Çin, İngiltere, Rusya gibi güçlerin
tesirine girmekten kurtarmalıdır.
ABD, BOP’u Orta Asya’ya taşımaya
çalışıyor.
Türkiye BOP’u nasıl ki Orta Doğu’da
etkisiz hale getirdiyse, Orta Asya’da da etkisiz hale getirecektir.
***