Türkiye'nin Adım Adım İlerleyişi
Türkiye, terör örgütlerini hem devlet kadrolarından hem de yurt içi ve yurt dışı operasyonlarla temizledikçe daha güçlü hale geliyor. Türkiye’nin güçlenmesinde elbette ki savunma sanayindeki yerlileşme ve millileşme atılımı da önemli ölçüde etkili... Ancak terör örgütlerinin temizlenmesi ile artık terör örgütlerini destekleyen ülkeler ile doğrudan yüzleşmeye başladık. 15 Temmuz öncesinde Türkiye ne zaman önemli bir adım atacak olsa ya Türkiye'nin bir şehrinde canlı bombalar patlar ya da büyük terör saldırıları olurdu. Ancak FETÖ terör örgütünün devlet kadrolarından temizlenmesi ve PKK, DAEŞ ve DHKP-C gibi terör örgütlerinin şehir içinden ve kırsal bölgelerden temizlenmesi ile artık teröristler henüz saldırı hazırlığında iken yakalanıyor.
ABD ve Fransa başta olmak üzere uzun yıllar PKK’ya destek
veren Yunanistan ve günümüzde terör örgütlerinin en büyük destekçisi olan BAE
artık daha görünür hale geldi. ABD ve Fransa PKK’nın Suriye kolu olan PYD’ye
onbinlerce tır silah yardımı yaparken Rusya özel askeri şirketler üzerinden BAE
ise finansal ve silah desteği ile daha açıktan destek veren ülkeler olarak öne
çıkıyor.
***
Türkiye, “Hedef 2023” kızılelması ile yola çıkıp, bu yolda
sağlam adımlar atmaya başladıktan sonra çeşitli saldırılara uğramaya başla.
Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi başta ilk 10 ekonomiye
sahip ülkeler olmak üzere çok uluslu şirketleri rahatsız etti. Bu ülkelerin ve
şirketlerin tekel gibi hareket ederek istedikleri ülkeye istedikleri fiyattan
ürün satmalarını engelleyecek olan Türkiye, adeta huzurlarını bozdu.
Yerli otomobil üretimine başlayan Türkiye, dünyanın
paradigma dönüşümünü yakalayarak elektrikli otomobil üretimine başlıyor. Diğer
taraftan yenilenebilir enerji kaynaklarını artıran Türkiye, güneş pili
üretimine başladı. Elektrikli yerli kepçe, yerli solunum cihazı ve yerli inşaat
malzemeleri üretmeye başlayan Türkiye, bir yandan dışa bağımlılığını azaltırken
bunların ihracatı ile bu ülkelerin ve şirketlerin rakibi olacaktır.
Yine yerli imkanları ile karada ve denizde enerji kaynakları
arayışını gerçekleştiren Türkiye, yerli sismik ve sondaj gemileri ve bu alanda
edindiği tecrübeleri de başka ülkelere ihraç edebilecek konuma gelmektedir.
Yedi Kız Kardeş belgeselinde anlatıldığı gibi çok uluslu şirketlerin
parsellediği bu alan, Türkiye için önemli bir gelir kapısı haline gelecektir.
Uzun yıllardır dünyanın belirli ülkeler arasında bölüşülüp
paylaşılan ve sömürgeci bir anlayışla yönetilen küresel ekonomide artık dönüşüm
gerçekleşiyor. Bu dönüşüme hızla ayak uyduran Türkiye, yerli üretimleri ile
ilişkide olduğu ülkelerle “kazan-kazan” yöntemi ile ticaret yapmaya başladı. Bu
anlayışı bir çok ülke ile kuran Türkiye, başta Afrika ülkeleri olmak üzere bir
çok ülkenin kalkınması için çeşitli yardımlarda da bulunuyor. Örneğin
Somali’nin ordusunun neredeyse üçte birini eğiten Türkiye bu ülkedeki silahlı
grupların temizlenmesinde önemli katkı sağlamış olacak. Türkiye kendi sınırları
içinde başardığı bu terör örgütleri, darbeciler ve çeşitli silahlı grupların
temizlenmesi bilgi birikimini çeşitli ülkelere de kazandırarak bu ülkelerin
kalkınmalarına destek olmaktadır. Böylece bu ülkelerde gelişebilirken
karşılıklı ticaret ve iş hacmi oluşmaya başlayacaktır. Ancak bir zamanlar
Fransa’nın sömürgesi olan başta Afrika ülkeleri kalkındıkça, Fransa adeta
telaşa kapıldı. Çünkü Fransa bu ülkelerde istediği gibi at koştururken bu
ülkeleri rahatça sömürebiliyor ve yıllık 300 milyar dolarlık bir gelir elde
ediyordu.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında sömürge sisteminin yerine
geçen kapitalist sistem, artık sebep olduğu krizlerle dönüşüme uğruyor. Pandemi
öncesinde başlayan süreç pandemi döneminde hız kazandı.
Türkiye güçlendikçe sömürülen ülke sayısı azalırken, sömüren
ülkelerin geliri de azalacaktır. Bunu çok iyi bildikleri için Türkiye'ye
sistematik bir şekilde saldırı gerçekleştiriyorlar. Türkiye’nin karşısında
hangi ülke ve terör örgütü varsa onları destekliyorlar. Türkiye ekonomik ve
siyasi açıdan güçlendikçe zarar gören yine bu ülkeler oluyor. Kazananlar ise
mazlumlar oluyor.
“Türkiye, Türkiye’den büyüktür” söylemi sadece bir slogan
olmayıp bir gerçeği de yansıtıyor. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa onun
umudu haline gelen Türkiye, artık daha güçlü bir ülke olmak zorunda. Bunun için
de millet olarak her birimizin daha fazla çalışması gerekiyor.