Türkiye'mizin yeni yüzyılı ve Cumhuriyet'in 100. yılı
Bugün
Cumhuriyet’in 100. yılını kutluyoruz...
29 Ekim 1923
Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyılı ve doğum günüdür.
Cumhuriyet,
siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı bir devlet yönetim
şeklidir ve bununla birlikte monarşinin zıttıdır.
Genellikle
mutlak ya da meşru monarşiler ile mücadele edilerek elde edilmiş bir kazanım ve
ulusların demokrasiye geçişleri ile birlikte gelişmiş olan devlet yönetim
sistemidir.
Cumhuriyet,
tüm dünyada yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel dönüşümdür. Bu
dönüşümün neticesinde gelişen yönetim biçimi formudur.
Cumhur,
kendi cumhuriyetinin ne kadar kıymetli ve bir o kadar da müstesna olduğunu
bilip onu korumuş baş tacı etmiş lakin, yüzyıldır hala anlamayıp kutuplaştıran,
ötekileştiren düşünce güruhlarından kurtulamadı. Cumhuriyet’in halkın iradesi
olduğunu unutup, kendi jakoben rejimlerini dayatma mücadeleleri sanırım bin yıl
daha sürebilir.
Türkiye
Yüzyılı’nı da “ortak hafızamıza kazıyacağız” Osmanlı Devleti’yle birlikte
milletimizi de topyekûn tarihe gömmek isteyenleri Çanakkale’den Kutü’l Amare’ye
kadar destansı mücadele ile püskürten ve küllerinden yeniden doğmuş Türkiye yüz
yaşında.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluşunun bugüne kadar, kendi içinde pek çok merhaleyi ve
mücadeleyi barındırdı. Tüm sıkıntıları ve kazanımlarıyla ilk yüzyılımızı geride
bırakırken, Cumhuriyetin, bir asırlık geçmişinin önemli bir kısmında, kendi
içinde barışık yaşayamadığını, uzun yıllar tek parti rejimi ve yaşatılamayan
eksik demokrasi ile 1950’den beri neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan
darbelerle yara olan Cumhuriyet, demokrasiye inanan ve ona sahip çıkan, bu
değer etrafında çok güçlü bir biçimde kenetlenmiş, kararlı bir toplumuz.
Türkiye’nin
Cumhuriyetle birlikte yaşadığı devrimsel değişimin dünya tarihinde örneği çok
azdır. Bir asır önce, millî mücadelesini Cumhuriyet’in kuruluşuyla tamamlayan
milletimiz, Cumhuriyet’in ikinci asrını da Türkiye Yüzyılı ile
taçlandıracaktır.
Yüzyıllar
bazen bir ülkenin o döneme damga vurmasından dolayı o ülkeyle anılır örneğin
18. yüzyıl Hollanda, 19. yüzyıl İngiltere ve 20. yüzyılın Amerika Birleşik
Devletleri yüzyılı olarak anılması gibi. Türkiye Yüzyılı ile bence hem
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına dair hem de artık bir çevre ülkesi ve içine
kapalı bir ülke olmaktan çıkıp, bölgesel ve hatta küresel güç dengelerini
değiştirebilecek güç olma sinyalleri veren Türkiye’nin gücüne etkisine ve
yapabilirliğine dair yeni bir yüzyıl başlıyor. Türkiye ve Erdoğan “Dünya beşten
büyüktür” söylemiyle mevcut küresel sisteme verdiği cevap Türkiye yeni
yüzyılı'nın sloganı olarak tarihe geçmiş bulunmakta.
Yüzüncü
yılını kutlayacak olduğumuz Cumhuriyet Bayramı'nın bir yüzyılı geride bırakan
bir yönetim şekline sahip olduğumuzun farkında olmadan kutlanma şeklinin kavga
ve kutuplaştırmalarına tanık olmak son derece üzüntü verici. Yüzyıl geçmesine
rağmen hala bazı kafalar Türkiye olmayı başaramamış.
Cumhuriyet'in
millete mal olduğunu, geçmişimizle geleceğimizi dövüştürmenin, millete zaman ve
enerji kaybettirmekten, toplumsal barışımızı bozmaktan başka hiçbir faydası
yok.
Yüzyıldır
bizi yoran ve yıldıran bu hesaplaşma döngüsünü geride bırakıp birlikte
yaşamanın en önemli çimentosu olan Cumhuriyet hepimizin ortak mirasıdır...