Türkiyeliyim
Yıllardır bu
köşede yazıyorum ve mümkün olduğunca güncel meselelerden uzak durmaya
çalışıyorum. Türkiye’nin güncel meselelerinin konjonktüre batarak değil, onun
dışına çıkılarak, ona belli bir mesafeden ve mümkün mertebe geniş bir pencereden
bakılarak çözülebileceğini düşünüyorum. Doğrusu, bazı istisnalar hariç, bu
tavrımı da değiştirmeyeceğim. Bu istisnalardan biri, geçtiğimiz günlerde, Prof.
Dr. Mustafa Argunşah öncülüğünde, benim de yazarları arasında yer aldığım bir
komisyon tarafından hazırlanan Türkçenin en büyük sözlüğünün, Güncel Türkçe
Sözlük’ün 12. baskısının yayınlanması ardından ortaya çıkan spekülasyonlarla
vuku buldu. Hemen ifade edeyim ki komisyonumuz üç yıllık bir süreçte gecesini
gündüzüne katarak 80 binin üzerinde kelimeyi gözden geçirdi ve ona 6 binin
üzerinde kelime ekledi. Örnekleri zenginleştirdi, bazı anlamları yeniden
tanımladı, sözlüğü çağın ruhuna uygun hale getirmek için elinden gelenin en iyisini
yapmaya gayret gösterdi. Yazık ki tebrik ve teşekkür beklerken, özellikle son
birkaç gündür, bütün bu emekler görmezlikten gelinerek, sözlüğümüz insafsızca
eleştirilmeye başlandı, biz de sözlüğün s’sinden anlamayan, sözlük bilimden
zerrece behresi olmayan, gramer bilmeyen çoğu sosyal medya hokkabazı kişilerce
hakarete varacak kertede saldırılara maruz kaldık.
Hiç kuşkusuz bu
eleştiriler arasında üzerinde en çok fırtına kopartılan kelime “Türkiyeli”
oldu. Neymiş efendim, sözlüğe Türkiyeli kelimesini almışız? Türkiyeli kelimesi
sözlüğe girmiş de gökten zembille mi indirilmiştir? Türkiyeli kelimesi sözlüğe
girmiş de konuşma dilimizde, edebiyat kitaplarımızda, romanlarımızda olmadan mı
girmiştir? Türkiyeliyim kelimesi yüz yıl önce, Atatürk’ün de içinde olduğu
insanlar tarafından kullanılmamış mıdır? Ben yüksek lisans tezimi 1914-1918’li
yıllar arasında yayımlanmış olan Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası üzerine yaptım.
Orada onlarca yazıda, yüzlerce yerde Türkiyeliyim kelimesi geçiyor. Ne
yapacağız, onu inkâr mı edeceğiz? Yüz yıl önce kullanılan bir kelimeyi yüz yıl
sonra sözlükten mi çıkaracağız? Türkiyeli kelimesi sözlüğe girmiş de Türk
kelimesi çıkarılmış mıdır? Kimsin sorusuna Türk’üm, nerelisin sorusuna
Türkiyeliyim diye cevap verilir. Yurt dışına gittiğimizde “nerelisin” sorusuna
vereceğimiz yanıt Türk mü olacaktır, Türkiyeli mi? Bu soru bir Amerikalıya
sorulduğunda Amerika’yım mı diyecek, Amerikalıyım mı? Zat-ı şahanelerinin
görüşlerini dikkate alırsak Iraklı birine sorulduğunda Iraklıyım yerine Irak’ım
demesi gerekiyor bu durumda. Örneğin, Bulgaristan’da yaşayan bir Bulgaristan
Türk’üne sorulduğunda Bulgar’ım mı diyecek, Bulgaristanlıyım mı diyecek? Benim
nüfus cüzdanımda; Uyruğu: Türkiye Cumhuriyeti yazıyor. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin vatandaşı olan biri Türkiyelidir, nokta.
Sık değil ama
birkaç yılda bir yurt dışına çıkarım ve bu soru sorulduğunda hep aynı yanıtı
veririm: Türkiyeliyim. Bir kez daha yurt dışına çıktığımda, nerelisin sorusuna,
göğsümü gere gere “Türkiyeliyim” diyeceğim. Türkiyeli olmanın, Türkiye
vatandaşı olmanın neresi garip, neresi ayıp, neresi hata? Türkiyeliyim;
Azerbaycanlı değil, Kırgızistanlı, Kazakistanlı, Türkmenistanlı değil. Türkiye
Türklerini, dünyanın geri kalan ülkelerinde yaşayan Türklerden ayıracak başka
bir teriminiz varsa, buyurun “Türkiyeli” yerine hemen onu ikame edelim. Bu
kadar basit. Dahası da var üstelik: Türkiye’de kendilerine nerelisin sorusu
sorulduğunda insanlar cevaben Kayseri’yim mi diyecektir, Kayseriliyim mi?
Kayseri de bizim, Kayserili de. Oldu olacak, dilimizdeki –li ekini de atalım,
olsun bitsin. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır, nasıl bir bilinç kilitlenmesi,
kirlenmesidir, anlaşılır gibi değil. Irk başka, ülke başkadır. Bunu bile
anlayamamış isek hâlâ neyi konuşuyoruz ki? Türk
de bizim, Türkiyeli de bizim. Türk varsa Türkiye de var, Türkiye varsa
Türkiyeli de var, Türkiyeli varsa Türkiyelilik de var. Genişletmek varken neden
daraltalım ki? Şimdi, bütün bunlardan sonra şu soruyu sormak en doğal hakkımız:
Yakınlarda milletçe katıldığımız ve vatandaşlık görevimizi ifa ettiğimiz bir
seçim oldu. Seçime giren bütün partiler Türklerden mi oy aldı yoksa Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarından, yani Türkiyelilerden mi? Mesela Türkiye’de
yaşamadıkları, oy hakları olmadığı halde Azerilerden, Kırgızlardan,
Türkmenlerden, Kazaklardan oy aldı mı bu partiler? Türk sadece Türkiye’de mi
yaşıyor? Azeriler, Kırgızlar, Kazaklar Türk değil mi? Yurt dışında nerelisin
diye sorduklarında Türk dersek, kendimizi o ülkelerde yaşayan insanlardan nasıl
ayırt edeceğiz? Türkiyeli olmak kötü bir şey miymiş üstelik? Akla ziyan bir
durum işte… Sözlüğümüzü konjonktüre kurban etmeyeceğiz, bilinsin.
Dahası da var: Dünyadaki
hiçbir sözlük ideolojik, dinsel, mezhepsel, şu bu gerekçeyle yazılmaz. Dilin,
sözlüğün, gramerin bilimsel kuralları vardır ve sözlükçüler o kurallara göre
hareket eder. Her sözlük belli bilimsel ölçütlere göre kurgulanır ve yazıldığı
dilin gramerine uygun biçimde kaleme alınır. Katılık koflukla ilgilidir ve 3.
Dünya’ya özgüdür. Nüanslar gelişmişliğin en büyük göstergelerinden biridir. Hiç
kimse dilimizi Tanzanya diline çevirmeye kalkmasın. O da ülkemiz gibi
gelişecek, serpilecek, nüanslarını artıracak ve dağarcığına yenilerini
ekleyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de sözlüğünden, büyük sözlüğünden başlayarak
böylece büyüyecek, gelişecek, hak ettiği mertebeye ulaşacaktır. Yurt dışına çıktığımda, öncesinde olduğu gibi
İspanya’da, İsviçre’de İspanyolların ve İsviçrelilerin bana nerelisin
dediklerinde verdiğim cevabın aynısını vereceğim: Türkiyeliyim.
Belki unutmadan,
son olarak şunu da ifade etmeli: Türk Dil Kurumunun mevcut başkanı Prof. Dr.
Osman Mert, bilgisine, birikimine, görgüsüne, insanlığına itimat ettiğim güzel
bir insan. O da biliyor ki bir sözlükte Türk varsa Türkiye, Türkiye varsa
Türkiyeli, Türkiyeli varsa Türkiyelilik olmak zorunda. Kamuoyunun baskısına
boyun eğip geri adım atmasına, kelimenin sözlükten çıkarılacağını beyan
etmesine son derece üzüldüğümü söylemeliyim. Kelimeler de itibar suikastine
uğrar. Yanlış anlamalar giderildikten ve hakikat ortaya çıktıktan sonra onlara
da hakkını teslim etmek gerekir. Dolayısıyla “Türkiyeli” kelimesinin şahsı da
tüzel kişiliği de ruhu ve bedeni de derhal Güncel Türkçe Sözlük’e iade
edilmelidir. İhkak-ı hak sadece insana mahsus değildir, kelimelerin de buna
hakkı vardır. Sayın başkan lütfen, kelimeye hakkını veriniz, kelimeye itibarını
iade ediniz ve sözlükteki temsiline imkân
tanıyınız.