Türkiye'deki dijital tehditlere proaktif stratejiler
Dijital dünyanın hızla gelişmesi, fırsatlarla birlikte ciddi tehditleri de beraberinde getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7. Din Şûrası’nda dijital dünyanın bu tehditlerinin toplumsal inanç ve değerler üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, bu değerlerin korunması için güçlü stratejilerin gerekliliğini vurgulamıştı. Bugün TRT World Forum 2024’te ise dijital tehditlere karşı alınması gereken önlemler daha somut bir şekilde ele alındı. Dijital tehditlerle mücadele, yalnızca teknolojik çözümlerle sınırlı kalmamalı; toplumsal bilinçlenme, dayanışma ve değerlerin güçlendirilmesiyle desteklenmelidir.
Dijital dünyadaki risklere karşı etkili bir mücadele için güçlü bir
koordinasyon gerekiyor. Bu noktada üç temel kurum öne çıkıyor:
Milli
Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı.
Her biri, kendi uzmanlık alanında dijital tehditlerin bertaraf edilmesine katkı
sağlayabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı, dijital okuryazarlık ve medya eleştirisi konularını
müfredata entegre ederek gençleri dijital dünyanın risklerine karşı
bilinçlendirebilir. Böylece gençler, sahte haber, siber zorbalık ve diğer
dijital tehditlere karşı daha donanımlı hale gelir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, dijital platformlarda toplumsal ve ahlaki
değerlerin korunmasını sağlayacak rehberlik çalışmalarını yürütebilir. Bu tür
faaliyetler, toplumda etik bir dijital kullanım anlayışının gelişmesine katkıda
bulunacaktır.
Milli Savunma Bakanlığı, siber güvenlik altyapısını güçlendirmek ve dijital
tehditlere karşı stratejik önlemleri uygulamak için kritik bir rol
üstlenebilir. Bu, ulusal güvenlik açısından hayati bir adımdır.
Milli Savunma Üniversitesi ise bu sürecin akademik ayağında önemli bir yer
tutmaktadır. Üniversite, siber güvenlik, yapay zeka, büyük veri analizi ve
makine öğrenimi gibi alanlarda uzman yetiştirecek programlar oluşturabilir.
Açılacak
yüksek lisans ve doktora programları
, gençlerin dijital
tehditlere karşı teknik bilgi ve becerilerini geliştirmelerine olanak
tanıyacaktır. Ayrıca, savunma sanayisi ile akademik çevreler arasında kurulacak
güçlü bağlar, dijital savunma sisteminin daha dirençli hale gelmesini
sağlayacaktır.
İletişim Başkanlığı’nın bu süreçteki rolü de stratejik bir öneme sahiptir.
Dijital dünyada etik kullanım anlayışını teşvik etmek, dezenformasyonun önüne
geçmek ve toplumun dijital tehditlere karşı bilinçlendirilmesi için aktif
çalışmalar yürütmek, Başkanlığın temel sorumlulukları arasında yer almalıdır.
Doğru bilgilendirme ve farkındalık kampanyalarıyla toplumun bu mücadeledeki
rolü daha etkili hale getirilebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleriyle, “Hakikatin kıvılcımı,
fikirlerin çarpışmasından çıkar.”
Dijital tehditlerle
mücadelede çözüm, farklı kurumların iş birliği ve ortak iradesiyle mümkün
olacaktır. Bu mücadele sadece devletin değil, tüm toplumun ortak
sorumluluğudur. Bugün forumda paylaşılan fikirler, Türkiye’nin dijital
tehditlerle mücadelede güçlü bir vizyon oluşturmasına katkı sağladı.
Milli
Eğitim Bakanlığı’ndan Milli Savunma Üniversitesi’ne, Diyanet İşleri
Başkanlığı’ndan İletişim Başkanlığı’na kadar tüm paydaşların uyumlu bir iş
birliği içinde hareket etmesi, Türkiye’yi dijital çağın liderlerinden biri
yapabilir.
Dijital güvenlikte öncü bir ülke olma yolunda, Türkiye’nin
kararlı duruşu ve dayanışma ruhu, küresel anlamda örnek bir model oluşturacaktır.