Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Haziran 2016

Türkiye'de Hakikaten Güzel Şeyler Oluyor

Bizim mesleğe yani gazeteciliğe bir kez girerseniz ömür boyu çıkamazsınız. Bu alanda kısmetiniz kesilse ve başka meslekler seçmek zorunda kalsanız bile bu böyledir. Tuttuğunuz mesleğin bir kenarı mutlaka gazeteciliğe sınır kalır. Veya yıllar sonra bakarsınız ki - aynen benim gibi u2013 bir anda kalemi elinizde bulursunuz.

Bir dönem gazetecilikte birlikte olduğumuz dostlarımızdan biride aynen öyle. Kamuya geçti. Ama kamu da yine mesleğin tam kenarında. Bir dönem bilgi almak için gelip gittiğimiz yerlerde bu sefer onlar oturuyor. Yani bilgi kaynağı. Meslekle haşır neşir. Biraz da meslektekiler gibi heyecanlı. Onun bu kaybolmayan heyecanını inanın kıskanırım.

Zaman zaman canım sıkılınca da yanına giderim. Kurumun 11. katında yeri. Tam bir köşe ve Konya yolu trafiğinin akışı muhteşem görünüyor. Her gittiğimizde bizim dostumuz kurumunu ve kurumunun yaptığı icraatları anlatır. Bizde dinleriz. Ama anlattıklarını biz onun kadar heyecanlı dinleyemeyiz. Her seferinde de 'bu kurumu da yazar mısın abi' der. Fakat nesini, neyini yazacağımı bir türlü kafamda şekillendiremem.

Bu kişi Mehmet Nedim Aslan. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı Basın Müşaviri.

Gecen hafta onun makamından aradılar. Salı günü iftarımız var. Gelir misiniz diye. İftar kurumun bursu ile değişik üniversitelerde okuyan dünyanın farklı ülkelerinden öğrencilerin katılacağı iftar.

Farklı simalar farklı kültürden öğrencilerle de görüşeceğim için iftara giderken heyecanlandım. Kurumun içinde gerçekleşen iftar için salona girdiğimde heyecanımda haklı olduğumu gördüm. Bu arada dostumuz Nedim Aslan'ın kendi programına katılamayacağını öğleyin açtığım telefonla öğrendi. Çünkü dostumuzun muhterem babaları vefat etmiş. Allah Rahmet eylesin. Onun için Erzurum'da memleketinde. 'Abi ben bulunamayacağım.'dedi. Üzüldük. Yol gösteren arkadaşlar Kurum Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül'ün oturacağı masada yer ayırmışlar. Ama öğrencilerin arasına istediğimiz masaya da oturabilirsiniz dediler.

Çevremde ki masalarda bulunan öğrencilere selam verdim. Hatta bir iki masadakilerle tanıştım. Ayaküstü sohbet ettim. Hepsi rahat Türkçe biliyorlar. Özellikle bir masada bulunan hepsi siyahi ekiple sohbete başladım. Gayet güzel Türkçe konuşuyorlar. İsmen tanışma imkanı buldum bunlarla. Sohbetimiz sırasında Somali'den olduklarını öğrendim. Ne hikmettir bilmem ama söylenen isimleri aslında iki dakikada unuturum. Ama bu öğrencilerin isimlerini halen unutmadım. Birinin adı Abdurrahim, diğeri Muhammet, yanındaki Harun, masanın diğer tarafında ki Esed, sol tarafımdaki ise Abdullah. Elimizde akıllı telefonlar olunca selfie çektik. Hani öz çekim dedikleri. Başka bir masada Filistinli, Suriyeli, bir başka masada Pakistanlı, Bangladeşli. Bir başka masada İranlı. Arnavutluk'tan, Hindistan'dan. İftarı beklerken salonu daha iyi gözlemledim. Etrafıma iyice baktım. İnanın hiç biri kapı komşularımızdan farklı değillerdi. Hatta daha candan idiler. Hepsi yakın akrabalarımız gibiydi.

Masaya oturduğumuzda mütevazi şekilde Başkan Kudret Bülbül'de geldi. Akademik özelliği bulunsa da bu mütevaziliği dikkatimi çekti. Masamızda Pakistanlı, Arnavutluk'tan öğrencilerde vardı. Kimisi lisans kimisi yüksek lisans eğitimi görüyor. Başkan biraz bilgi verdi. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluğu Başkanlığı dünyada marka haline gelen Türkiye Bursları adı ile muhteşem bir projeye imza atıyor. Her yıl 5 bin yeni öğrenciye bu burslar veriliyor. Bu burslara internet üzerinden başvurular alınıyor. Sonra bu başvurular teker teker inceleniyor. Onunla da kalınmıyor. Kurumun uzmanları ve akademisyenler 95 karklı noktaya yurtdışına çıkıp başvuran öğrencilerle mülakat yapıyorlar. Sonuçta 5 bin kişi seçiliyor. Bu senenin başvuruları Nisan'da tamamlanmış. Başkan Bülbül'ün verdiği bilgiye göre bu sene ki başvuru sayısı 110 binin üzerinde. Rekor düzeyde. Türkiye Burslarına ciddi bir talep var. Şu an itibarı ile 167 ülkeden öğrenci bulunuyor Türkiye'de. Nerdeyse çok az bir ülke kalmış öğrenci gelmeyen. Kuzey Kore gibi. Bu yıl sadece Camerun'dan gelen müracaat sayısı 500'ün üzerinde. Bu güne kadar öğrenci bulunmayan bu ülkeden 30 tane öğrenci kabul edilecek. Şu an itibarı ile gelen öğrenciler önce TÖMER'lerde Türkçe eğitimine alınıyor. Bu burslar sayesinde 35 üniversite TÖMER oluşturmuş. 5 ay gibi bir zamanda Türkçeyi söküyorlar. Kısa zamanda istedikleri bölümlerde eğitime başlıyorlar.

Anlayacağınız Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Hiç kimse gelecekle ilgili endişelenmesin. Bugünü iyi değerlendirsin yeter.

Cuma'nın bereketi Ramazan'ın rahmeti üzerinize olsun.