Türkiye Yüzyılı ve hedefler!
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şaka yapmadığını bir kez daha gördük.
Sayın Erdoğan'ın laf ola diye değil,
yüksek amaçlar için büyük hedefler ortaya koyduğunu da görmüştük.
Sayın Erdoğan 13 yıl önce;
2023 hedefleri derken de,
2053 hedefleri dediğinde de,
2071’i hedef gösterirken de şaka
yapmıyordu…
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, gelecek vizyonunu net olarak ortaya koyan ender liderlerdendir. Çünkü
Sayın Erdoğan, geçmişle bağını koparanın geleceği inşa edemeyeceğinin
bilincindedir.
Sayın Erdoğan, anı
değerlendirmeyenlerin geçmişten ders almadığını biliyor.
Sayın Erdoğan, geçmiş-an-gelecek
tasavvurunu bütünleştirmeyenlerin yarınlarının olmayacağını biliyor ve bu
olumsuz yaklaşıma sahip yönetici ve toplumların kısırlıktan, sığlıktan
kurtulamayacağını bunun da her türlü hayra mani olduğunun bilincindedir.
Geçtiğimiz Cumartesi günü (3 Haziran
2023) seçimlerden zaferle çıkan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
daveti üzerine Sayın Cumhurbaşkanımızın göreve başlama törenindeydik.
Sayın Cumhurbaşkanımızın her daveti
değerlidir lakin Cumhuriyet’in 100. Yılında, Türkiye Yüzyılı şiarıyla
düzenlenen bu tören müstesna bir yere sahipti.
Türkiye’nin
Yüzüncü Yılı’na tanıklık etmek, Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcına şahid olmak
büyük onurdu. Bu vesileyle nazik ve onur veren
davetlerinden dolayı Cumhurbaşkanı’mıza teşekkür ediyorum.
Muhteşem bir törene tanıklık ettik. Dünya,
Milletin Evi olan Külliye’ye akmıştı. Dünyanın gözü kulağı oradaydı.
Tören bana Kanuni Sultan Süleyman’ın
Fransuva’ya (I. François) gönderdiği mektubu hatırlattı.
Hayır, şekle takılmıyorum, törenin
muhtevasıydı bu çağrışıma sebep olan. Dünya, “Erdoğan ne mesaj verecek” diye töreni dikkatle takip ediyordu.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan bu törende yaptığı tarihi konuşmasında Yeni Yüzyıl’a dair fikirlerini
ifade etmişti:
İnsan-Millet-Devlet!
Nasıl mı anladık?
Tabi ki konuşmasının özeti olan şu
sözlerinden:
“Şeyh Edebali gibi,
‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ dedik. Yunus Emre gibi, ‘Yaratılanı severiz
Yaradan’dan ötürü’ dedik. Ahmed-i Hani gibi, ‘İnsan, en büyük kalemin çizdiği
nakıştır’ dedik…”
Bu
sözlerin ne anlama geldiğini bilmek için bu milletin manevi değerlerini
kavraması gerek, yetmez, geçtiğimiz yüzyılda bu ülkede yaşananların da
bilincinde olması lazım…
Cumhurbaşkanı
Erdoğan sadece sözleriyle değil,
Atamalarıyla
da ülkeye ve dünyaya mesajlar verdi:
Sayın Cevdet Yılmaz, Sayın Hakan Fidan ve son olarak MİT’in başına İbrahim
Kalın’ın getirilmesi geleceğin Türkiye’si hakkında yeterli bilgi veriyordu.
Mesela
Cumhurbaşkanı Yardımcılığına getirilen Cevdet Yılmaz.
Sayın
Yılmaz Bingöllü, Bingöl’den 4 dönem milletvekili olarak seçilmiş, 8 yıl
bakanlık yapmış değerli bir şahsiyettir. Ekonomi ve Devletlerarası İlişkilerde
son derece iyi yetişmiş, ülkenin kalkınmasına büyük katkıları olmuştur.
Ama,
Sayın
Cevdet Yılmaz’ın çok bir özelliği daha var:
Sayın
Yılmaz Bingöllü bir Zaza-Kürd.
Türkiye’nin
2 Numarasının bir Bingöllü oluşunun ülkemizin kardeşlik hukukuna, birlik ve
beraberliğine verilen değeri gösterdiği gibi,
Sayın
Yılmaz’ın bu göreve getirilmesi ile devletimizin ayrı-gayrı ve
ötekileştirmelere ne kadar kapalı olduğuna da en iyi örnektir.
Dolayısıyla;
Bu görevden dolayı bütün Türkiye
sevinmeli,
Çünkü Sayın Cevdet Yılmaz devlet
tecrübesi ve terbiyesi konusunda olsun,
Devletin işleyişi hakkındaki donanımı
konusunda olsun,
Temsil ve kabiliyet konusunda olsun,
Kabinenin ve tabi ki devletimizin 2
numarası olmayı hak eden bir şahsiyettir.
Başkan Erdoğan’ın Sayın Cevdet
Yılmaz’ı Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’na getirmesini sadece “tecrübeli bir bakan” olmasına bağlayıp meseleyi bu minvalde yorumlarsanız
yanlış ve eksik bir yorum yapmış olursunuz.
Reis’in bu değerli ataması Cevdet
Beyin şahsına, tecrübesine, donanımından kaynaklandığı gibi;
Ülkedeki 85 milyonun perçinlenen
kardeşliğidir.