Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Mart 2023

​Türkiye yüzyılı için

Türkiye’nin yüzüncü yılında yeni bir kırılma noktası.

Türkiye ya bağımsız politikalarını sürdürecek ya da “Amerikan Rüyası” olarak adlandırılan suni bir dünyaya dâhil olacak.

Türkiye özellikle yüksek faiz düşük kur politikası döneminde suni dünyanın içinde yaşıyordu.

Cari açık sebebiyle gereken döviz yüksek faiz ile yabancı bankalardan alınarak kur düşürülüyor, böylece üretmek yerine düşük kurdan ithal ediyorduk.

Türkiye, ne zaman bağımsız bir politika izlemeye kalksa ekonomik gerekçelerden bağımsız bir şekilde döviz çekiliyor, kur yükseltiliyor ve daha yüksek faiz ve daha yüksek enflasyonla karşılaşıyorduk.

2008 krizi öncesi 1 ABD dolarının 1,15 TL seviyelerinde olduğu dönemleri de gördük. Basın ve medyada “1 dolar 1 TL olur mu?” tartışmaları vardı. Krizin hemen öncesinde yani Ağustos 2008’de enflasyon oranı yıllık %11,77 seviyesinde gerçekleşti.

Yani doların düşük olması bile enflasyonu %5’in altına indiremedi.

Dolayısıyla çözüm, doları düşürmek değildi…

2013-2016 yılları arasında Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, hendek-barikat terörü, 15 Temmuz darbe girişimi gibi birçok olay Türkiye’yi “Batı” ekseninde tutmak, bağımsız politikalar üretmesinin önüne geçmek için yapıldı.

2018 Ağustos ayında “Brunson” krizi olarak bilinen süreçte ABD Eski Başkanı Trump’ın attığı tweet ile açıkça itiraf ettiği “döviz manipülasyonu” ekonominin bir silah olarak kullanıldı.

FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerinin destekçileri devlet kadrolarından temizlenince artık cari açık sebebiyle ihtiyaç duyulan döviz Türkiye’ye karşı kullanılabilecek en güçlü silah olmuştu. Zaten başka da silahları kalmamıştı…

Türkiye COVID-19 salgının artık kontrol altına alınmasıyla birlikte yeni ekonomi modelini uygulamaya başladı. Çünkü Doğu Akdeniz politikaları, sınır ötesi terörle mücadele operasyonları, enerji hub’ı olma girişimleri, Rusya-Ukrayna savaşında denge politikaları izlenmesi “Batı” ülkelerinin çıkarına değildi.

Türk Devletleri Teşkilatı ile Türkiye Türk Dünyası’nı yeninden bir araya getiriyor, izlediği denge politikası ile “Tahıl Koridoru” oluşturuyordu.

Türkiye’nin bölgesel güç olmasının önündeki tek engel artık 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimler olarak karşımıza çıkıyor.

Çünkü bir tarafta Türkiye’nin bağımsız olması için savunma sanayinden yerli otomobile birçok alanda atılım yapan Cumhur İttifakı, diğer tarafta faiz artışıyla yeniden küresel sermayenin güdümünde “Batı” merkezli politikalar izleyen, terör örgütlerine karşı daha liberal adımlar atmayı vadeden ittifaklar…

Gerek COVID pandemi sürecinde gerekse 6 Şubat depremleri ile gördük ki Türkiye’nin üretim kapasitesi güçlü olmasaydı kısa sürede vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayamazdık. Yüksek faiz, düşük kur politikası devam ettirilseydi dışarıdan gelecek yardımlara muhtaç kalırdık.

Şuan gördük ki dışarıdan gelen yardımlar Türkiye’nin yaptıklarına destek olma özelliği taşıyor. İhtiyaçların giderilmesinde en önemli unsur Türk milletinin üretmiş olduğu ürünlerdir…

Hava limanları, kara yolları yapılmamış olsaydı deprem bölgesine yardımların ulaşması daha da zor hâle gelecekti.

2002 yılında Türkiye’de 192 olan OSB (Organize Sanayi Bölgesi) sayısı 2022 yılında 379’a yükseldi. Her organize sanayi bölgesinde ise yüzlerce fabrika, atölye, işletme bulunuyor. Giderek artan üretim alt yapısıyla istihdam artışı sağlanıyor.

Türkiye seçimlere giderken yeniden yüksek faiz düşük kur ile dışarıya bağımlı hâle getirilmeye çalışılıyor. Düşük kur ile içeride üretilen ürünler dışarıdan daha ucuza ithal ediliyor. Böylece üretim yerine ithal etme süreci başlıyor. İçeride üretilmedikçe istihdam artmıyor. Dışarıya bağımlılık giderek artıyor. Dışarıdan 10 kuruşa alınan bir ürünün içeride 5 TL’ye üretilmesi kimseye mantıklı gelmiyor.

14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimlerde Türkiye bu seçimi de beraberinde yapacak.

Genç nüfusu yoğun olan Türkiye, istihdamı artırmak için üretim ekonomisini mi tercih edecek yoksa düşük kur ile görece ucuz olan ithal ürünleri mi tercih edecek.

Batının işine gelecek “S/İHA’lar dokunulmaz değildir. Dokunacağız” diyenler mi tercih edilecek yoksa Milli Muharip Uçak, TOGG, Kızıl Elma, KORAL, Tayfun, HİSAR, Siper, Çakır, TB2, TB3, Anka, Ak Sungur, Akıncı, TCG Anadolu, Anka 3, Atak II gibi birçok yerli ve milli üretimlerin önünü açanlar mı tercih edilecek?

“PKK terör örgütü değildir” diye açıklama yapanların milletvekili adayı olduğu ittifak mı kazanacak, tüm terör örgütlerinin kökünü kazımak için yıllardır canla başla mücadele edenler mi kazanacak.