Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.98
Gram Altın
3003.01
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Haziran 2020

Türkiye ve Dünya

Devletler hem kendi toplumsal süreçlerinin etkilerini hem de dünyadaki etkileri yansıtırlar. Dolayısıyla hiçbir devlet diğer devletlerden tamamen bağımsız değildir.

Bir devletin çıkarıyla rakiplerinin çıkarları örtüştüğü zaman uyum, çeliştiği zaman çatışma başlar. Devletler çatışan çıkarlarını kuvvet kullanmadan müzakere gücüyle karşı tarafı etkilemek için diplomasinin imkânlarını kullanır.

Dünya siyasetini belirleyen ‘’güç’’ ve gücün oluşturduğu ‘’etki’’ ile bölgesel ve küresel güç dengeleri oluşur.

Bugün dünyadaki güç dengelerinin bir tarafında ABD’nin başını çektiği Atlantik ittifakı diğer tarafında ise, Çin ve Rusya’nın oluşturmaya çalıştığı Avrasya bulunmaktadır. Eğer bu aktörlerden biri olmazsa diğerinin ne yapacağını çoğu zaman bilemeyiz.

Örneğin, iki kutuplu dünya siyasetinde Sovyetler Birliği çökünce ABD’nin Ortadoğu’da saldırgan tutumunun hem bölgeye hem de Türkiye’ye ne kadar zarar verdiğini sonradan görebildik. Peki, diyelim ki yarın ABD çökerse, Çin ve Rusya’nın ne kadar zarar vereceğini biliyor muyuz?

Bu konular üzerinde düşündüğümüzde şu gerçeği fark ederiz; ‘güç etkiyi açıklar, etki de gücü ölçer.’ Biraz daha konuyu açarsak ‘güç etkinin kendisi değil, başkalarını etkileme yeteneği veya kapasitesidir.’

Bu çerçevede dünyaya baktığımızda Türkiye’yi olumlu ve olumsuz etkileme potansiyeli olan birçok gelişme görürüz.

Mesela, Türkiye’nin etrafındaki komşularının hâlâ siyasi bir istikrara kavuşamaması, büyük güçlerin çok yönlü amaçları için bölgemizde bulunmaları olumsuz etki etme potansiyeli olan gelişmelerdir. Ama aynı zamanda bu güçlerin birbirleriyle süren rekabetinin olması iyi değerlendirildiğinde olumlu kazanımlar elde eder.

Türkiye üç kıtanın kesiştiği bir noktada bulunması iyi yönetilirse emsalsiz fayda, aksi olursa, telafisi zor zararlar verir. Nasıl ki, tabiat olaylarına karşı gelmek mümkün değilse, milletler de tarihin akışına uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler.

Ülkemiz çok kutuplu dünya güçleri arasındaki dengelerde etkili rol oynayacak birikime sahiptir. Ancak sahip olduğu bu Jeopolitik rolü en etkili biçimde kullanabilmesi için toplumsal barışını daha da güçlendirmesi gerekir. Kendi içinde bir bütün olmuş bir millete hiçbir güç zarar veremez

Dünya politikalarına yön veren büyük güçler, birbirini yok etmek için sadece güce talip olan aktörlerin elinde büyük acılar yaşamaktadır. Türkiye ise, yaşatmak için değer üreten tüm insanlığın vicdanına talip olmalıdır.

Ülkemizin önü açıktır yeter ki, enerjisini boş ve anlamsız tartışmalar yerine, kalıcı ve ufuk açıcı düşüncelere harcasın. Bu manada bütün siyasetçilerimizin ülke menfaatlerini gerçekleştirecek bir vizyona, sezgi gücüne, ufuk ötesini görebilme yeteneğine, toplumsal barışı güçlendirecek bir dile sahip olmaları zaruridir.

Türkiye, Batı ile Avrasya ittifaklarının katı kalıpları arasında sıkışacak bir ülke olamaz. Adalet ve barış temelinde herkesle iyi ilişkiler kurabilen, iyiliğin ve vicdanın sesi olmalıdır.

Mevlana’nın pergel metaforunda söylediği gibi “Bir ayağımız sabittir, diğeri yetmiş iki milleti dolaşır.” Biz de Mevlana’dan ilham alarak yazımızın başlığına ‘’Türkiye ve Dünya’’ koyduk.

Not: Eleştiri, öneri ve katkı yapmak isteyen dostlarımız için: [email protected] adresinden ulaşabilirler.

.