Türkiye tarımla kalkınabilir mi?
Son iki yazımda günümüz dünyasında ‘Tarıma Dayalı Ekonomik
Kalkınma Modelinin’ mümkün olup olmadığını veya ‘Tarımın Ekonomik Kalkınmada Lokomotif
Olup Olamayacağına’ cevap aramıştım. Bu
yazıda ise ülkemizin kalkınmasının tarımla mümkünlüğünü inceleyeceğim.
Türkiye, tarımsal potansiyele
sahip olan ve çeşitli tarım ürünlerinin yetişebildiği bir ülkedir. Tarım
sektörü, Türkiye ekonomisinde istihdamda önemli bir paya sahiptir (%18-20
civarında). Birçok insan geçimini tarımla
veya tarımla ilişkili sektörlerden sağlamaktadır. Bu olumlu yönlerine rağmen önceki
yazılarımda değerlendirdiğim gibi tarımın lokomotif olduğu ekonomik kalkınma
modeli sanayi ve bilişim devrimi sonrası kabul görmediğinden ülkemizin
kalkınmasında tarım sektörü katkı sağlayan bir rol üstlenebilir. Bunun için Türkiye
tarımının sahip olduğu birçok yapısal sorunları çözülmesi gerekir. Türkiye'nin ekonomik
kalkınmasına tarımın katkı sağlaması için aşağıdaki faktörlerin dikkate
alınması önemlidir:
Öneriler
Toprak Düzeni: Hâkim toprak düzeni1839’dan
beri çeşitli kereler değiştirilmeye çalışılmıştır. Bu değişiklikler köklü
değişiklikler olmadığından tarımda ciddi değişikliklere zemin hazırlamamıştır.
Arazi mülkiyeti konusu Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde ya kamu ya da
büyük arazi sahiplerinin lehine düzenlenmiştir. Küçük çiftçiler ve konunun
uzmanları ihmal edilmiştir. Bugün bir ziraat ve orman mühendisinin bile yüksek
arazi fiyatları dikkate alındığında modern bir çiftlik kurmak imkânı çok
düşüktür. Bu kadar işsiz mühendis, teknisyen vs uzmanlar boş araziler ile niçin
buluşturulmaz?
Tarım eğitimi: Ülkemiz tarım eğitimi yeniden
yapılandırılmalıdır. Uygulama çiftliğin olmayan Ziraat Fakülteleri ya
kapatılmalı ya da gerekli çözüm bulunmalıdır.
Teknoloji: Ortaçağ tarım
uygulamalarından -1950’den başlayarak- köklü kopuşlar yaşansa da gelişen
teknolojinin arkasında yetişmek için yoğun emek verilmesi bir zorunluluktur.
Türkiye tarımda makineleşmede önemli iyileştirmeler yapsa da hala geridir.
Tarımsal biyoteknolojide ise kullanıcı düzeyine bile erişememiştir.
Yatırımlar ve altyapı: Tarımsal üretimi artırmak
için tarıma yönelik altyapı yatırımları, sulama sistemlerinin geliştirilmesi,
modern depolama ve işleme tesislerinin kurulması gibi önemli adımlar
atılmalıdır.
Verimlilik artırma: Tarımsal verimliliği artırmak
için modern tarım tekniklerinin ve teknolojilerin kullanımının
yaygınlaştırılması, toprak analizleri ve tarım danışmanlığı hizmetlerinin
sağlanması önemlidir.
Çiftçi desteği: Çiftçilere teknik eğitim,
finansal destek, kredi imkanları ve tarımsal sigorta gibi güçlü destek
mekanizmaları sağlanmalıdır. Aynı zamanda, genç çiftçilerin teşvik edilmesi ve
tarımsal girişimciliğin desteklenmesi önemlidir.
Pazarlama ve ticaret: Tarımsal ürünlerin pazarlama
kanallarının güçlendirilmesi, iç ve dış ticaretin desteklenmesi için stratejik
adımlar atılmalıdır. Yaş meyve ve sebzede yeni bir hal yasası çıkartılmalıdır. İhracatın
teşvik edilmesi, tarım sektörünün ekonomiye daha fazla katkı sağlamasını
sağlayabilir.
Sürdürülebilirlik: Çevresel sürdürülebilirlik ve
doğal kaynakların korunması, tarımsal üretimin uzun vadeli başarısı için
önemlidir. Su kaynaklarının etkin kullanımı, erozyon kontrolü, organik tarım
gibi sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi gerekmektedir.
Ekonomide çeşitlilik
Türkiye'nin ekonomik kalkınma
ve gelişmesinde tarım yüksek bir potansiyele sahiptir. Ancak bunun için stratejik planlama, politika
düzenlemeleri ve kaynakların etkin kullanımı gerekmektedir. Aynı zamanda, tarım
sektörünün diğer sektörlerle entegre edilerek ekonomik çeşitlendirme sağlanması
da önemlidir. Birçok kaynakta az gelişmişliğin nedenleri arasında ‘olmaması da
sayılmaktadır. Türkiye tarımı ve diğer sektörleri denge içinde yürüten bir
kalkınma modeli takip etmelidir. Sonuç olarak, yukarıdaki sorunun cevabı olarak
şu söylenebilir: Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında tarım sektörü önemli
katkılar sağlayabilir.
Son söz: Toprak kendini seveni
karşılıksız bırakmaz.