Türkiye siyasetinde yeni dünya görüşü: Yeni Türkiye sözleşmesi
Ankara Arena Salonunda Başbakan Davutoğlu, Yeni Türkiye Sözleşmesi adını verdiği seçim beyannamesini açıkladı. Ak Parti, seçim beyannamesine kritik düzeyde önem atfetmektedirler. Türkiye siyasetinde partiler, formalite gereği seçim beyannamesi hazırlarlardı. Ak Parti, bu yanlış alışkanlığı bozarak, seçim beyannamesinin önemli ve işlevsel bir doküman olması gerektiği geleneğini ülkemiz siyasetine kazandırmaktadır. Ak Parti'nin seçim beyannamesi, üzerinde akademik ve entelektüel düzeyde çalışılmış, tarihi nitelikteki bir siyasi metindir.
Eski Türkiye'nin temel karakteristiği, toplumumuzun sosyal çoğulcu yapısını inkar etmesi ve vatandaşları üstten alta doğru aidiyetlerine göre sıralamasıydı. Yeni Türkiye Sözleşmesi, statükonun bu anlayışından radikal bir kopuşu ifade etmektedir. Toplumun etnik, dinsel, mezhepsel ve bölgesel farklılıkları zenginlik olarak görülmekte, farklı kimlikler arasında alt-üst, makbul-makbul olmayan kategorileri yapılmamakta, herkes Türkiye'nin asli sahibi ve devletin eşit vatandaşları olarak konumlandırılmaktadır. Yeni Türkiye sözleşmesinde, çoğulculuk, kadim tarihi tecrübe, vatanın asli sahibi, eşit vatandaş kavramları çerçevesinde oluşturulan insan-toplum-vatan-devlet ilişkisi , ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan-toplum-devlet paradigmasını doyurucu ve derinlikli bir şekilde ifade etmektedir.
2000'li yıllara kadar siyasi partiler, seçim beyannamelerinde resmi ideolojinin katı doğmalarını ve söylemlerini tekrar ederlerdi. Yeni Türkiye Sözleşmesi, resmi ideolojinin arkaik ilkelerini tekrar etmemekte, insani değerleri ifade etmektedir. Değişmez tek evrensel değer, insan onurudur. Sözleşme, insan onurunu devletin varoluş nedeni ve bütün politikaların temeli haline getirmektedir. İnsan onuruna uygun insani gelişmişlik ve insan onuruna uygun şekilde insanı yaşatmak, Yeni Türkiye sözleşmesinin başını, ortasını ve sonunu içeren anlayışı ifade etmektedir. İnsan onuru, insan hakları ve özgürlüklerine dayalı yeni bir anayasal düzen vaat eden Yeni Türiye Sözleşmesinin en temel ahlaki ve siyasi referans olarak insan onurunu alması, Türkiye siyasi geleneğinde büyük bir paradigma değişikliğini ifade etmektedir.
Resmi ideoloji, devleti, topluma tahakküm edecek şekilde dizayn etmekteydi, Yeni Türkiye Sözleşmesi, devleti topluma tahakküm eden bir araç olarak gören anlayışı reddetmektedir. Cumhuriyeti tek başına değer görmek yerine, cumhuriyeti demokrasiyle nitelemek, demokratik cumhuriyet kavramsallaştırmasıyla ikisini bütünleştirmek, meclisin üstünde hiçbir iradenin olmayacağının ifade edilmesi, yeni bir durumu ifade etmektedir. Bazı devlet kurumlarını ele geçirmek yoluyla topluma hükmetmeye çalışan resmi veya gayri resmi, açık veya paralel bütün vesayet biçimleri, net bir şekilde reddedilmektedir.
Yeni anayasanın teknik bir hukuk metni gibi yazılamayacağı gerçeğinin altını çizen seçim beyannamesi, bütün toplumsal ve siyasal kesimlere anayasa yapım sürecine aktif katılım için davette bulunmaktadır. Katılımcılık ve sosyallik, gerçekten yeni anayasanın olmazsa olmazlarıdır.
Türkiye'de derin bir devlet krizi sorunu vardır. Çok başlı bir şekilde devlet yönetilmektedir. Eski düzenin yarattığı hükümet-devlet ikilemi, aslında varolan derin bir yönetim krizini ifade etmektedir. Seçim beyannamesi, denge-denetleme mekanizmalarına sahip başkanlık sistemini, Türkiye'nin devlet krizine çare olarak önermektedir. Başkanlık sistemi, ilk defa Ak Parti'nin seçim beyannamesinde ifadesini bulmaktadır. Seçim beyannamesi, devlete sızarak toplumu yönetme ayrıcalığına sahip olmanın kendi hakkı olduğu saplantısı içinde bulunan bütün korsan patolojik paralel yapıların varlığının kabul ediilemez olduğunun altını net olarak çizmektedir.
Yeni Türkiye sözleşmesi, çevre sorununa özel bir dikkat çekmektedir. Doğa ve çevreyi insandan ayıran bir anlayış yerine, ekolojiyi insanın ontolojik varoluşunun zemini ve altyapısı gören bir perspektif çerçevesinde doğanın korunmasının gerekliliğinin altı çizilmektedir. Ak Parti hükümetine karşı yapılan ve çevrecilik söyleminin kullanıldığı Gezi kalkışmasından sonra Ak Parti'nin çevre ve doğa konusunda farklı bir anlayış ortaya koymasının altı çizilmelidir.Ak Parti, seçim beyannamesiyle deklare ettiği dünya görüşünün çevreci boyutunu ifade etmiş bulunmaktadır.
Güvenlik-özgürlük dengesi siyaset biliminde kadim bir tartışma konusudur. Soğuk savaş dönemi koşullarını ve bölücülüğü gerekçe göstererek Türkiye'yi milli güvenlik kavramı çerçevesinde zaptürapt altına altına alan devletçi ve militarist bürokratik gelenekten kopuşu ifade eden Yeni Türkiye sözleşmesi, özgürlük öncelikli yeni bir sivil demokratik çerçeveye dayanmaktadır.
Türkiye, aylardır diktatörlük ve tek adamlık tartışmalarıyla vakit harcamaktadır. Diktatörlük propagandasının amacı toplumda korku yaratmak, insanların korkularının esiri olarak sandığa gitmesini sağlamaktır. Başka bir ifade ile diktatörlük korkusu üzerinden oylarımıza ipotek konulmak istenmektedir. Yeni Türkiye Sözleşmesi, Türkiye'yi esir almak isteyen korku propagandasına karşı insan onuru, insan hakları, insani çoğulculuk, demokratik cumhuriyet, sivil çoğulcu ve katılımcı anayasa, güvenlik devleti değil özgürlükler toplumu, demokratik başkanlık sistemi kavramları çerçevesindeki yeni bir dünya görüşüyle karşılık vermektedir.