Türkiye sırat köprüsünden geçerken
Kanadı kırık kuş hikâyesini bilirsiniz.
“Bir kuş, kanadını bir dervişin kırdığı şikâyeti ile Hz.
Süleyman’a gider. Hz. Süleyman dervişi huzuruna çağırtıp sorar:
-Bak derviş bu kuş senden şikayetçi, neden kuşun kanadını
kırdın?
Derviş cevap verir:
-Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim kaçmadı. Yanına kadar
gittim yine kaçmadı. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı ve o esnada kanadını
incittim. Oysa ben ona kaçması için fırsat vermiştim fakat o kaçmadı bekledi.
Adeta ‘gel beni yakala, ne istiyorsan yap’ dedi.
Bunun üzerine Hz. Süleyman, kuşa ‘kanadımı kırdı diye niye
şikayetçi oluyorsun’ der.
Kuş:
-Efendim, avcı olsaydı hemen kaçardım. O dervişlik hırkası
giymişti, bana zarar vermez diye düşünüp kaçmadım.
Hz. Süleyman kuşun savunmasını beğenmiş, kısas ile dervişin
kolunun kırılmasına karar vermiş ancak kuş itiraz etmiş:
-Efendim, kolunu kırmayın, kolunu kırarsanız iyileşir yine
yapar, benim gibi kuşları yine kandırır, dervişlik hırkasını çıkartın yeter,
onunla kandırıyor.”
Yaşanan tecrübeler şunu göstermiştir ki, her kılık ve kalıba
girenlerden her kötülük ve fenalık beklenir. Bugün milliyetçi yarın değilsiniz, Atatürkçü
kimliği arkasına sığınarak Türkiye’ye vuranlarla aynı yolda ilerliyorsanız
sizden her şey beklenir.
Siz bunları; ezan yasakları, Menderes’in idamından, 27
Mayıs ve 28 Şubat darbelerinden tanıyorsunuz. Başörtüsü zulmündeki, İmam
Hatiplerin ve Kuran kurslarının kapatılmasında rollerinden tanıyorsunuz.
Ah efendim!
Bu millet tek parti zihniyetinden çektiğini düşmandan bile
çekmemiştir. Yaşanan zulüm ve dramlar o kadar büyük ki bir bilseniz! “Kork,
Allah’tan korkmayandan.” ibaresi milletimizin dilinden hiç düşmemiştir. Bu
millete yaşatılan acıların izahı mümkün değildir!
Ah efendim!
Bugün bürokraside, ekonomide, siyasette, kültürel ve sosyal
hayatta neredeyse hayatın her alanında yaşanan birçok sıkıntı ve sorun o
günlerden kalma ve bu zihniyetin ürünüdür. “Zulmü asla unutmayın çünkü unutulan
zulüm tekrarlanır.”
Türkiye Erdoğan ile birlikte öz kimliğine ve özüne döndü.
Tekrar başarabileceğine inandı. Savunma sanayiinde ve teknolojideki
başarılar bu kimliğin ürünüdür. TOGG, İHA ve SİHA’lar, Hürjet ve ANKA-3
uçaklarımız, TCG- Anadolu gemisi, say say bitmiyor, Türkiye sevdalısı kimliğin
başarısıdır.
Peki, bu kimliğinin karşısında kimler var?
Sadece pimi çekilmiş HDP, PKK, FETÖ yok, yekvücut ABD ve
diğer ortakları var. Arkası karanlık kimlikler, Erdoğan düşmanlığı
cinnet derecesine varmış kimseler var. Abdülhamit’e karşı kurulan masanın
aynısı bugün Erdoğan’a karşı kuruldu.
Bu ahval ve şerait içinde, tarihimizdeki Malazgirt, Çaldıran
ve Çanakkale neyi ifade ediyorsa, 14 Mayıs seçimi de onu ifade
ediyor.
Çünkü Türkiye, tecrübesiz, bilgisiz olduğu kadar gizli
ajandası olan bir iktidarı kaldıracak durumda değil. Böyle bir ihtimalde
Türkiye, içinden çıkılması zor sorunlarla tekrar yüzleşmiş olacaktır.
Bu nedenle, 14 Mayıs seçimi çok önem arz ediyor. Kolay
olmayacaktır, farkındayız ama bilin ki Allah, bütün tuzakları boşa
çıkarabilecek güçte ve kuvvettedir.
Yeter ki, sen doğru olanı yap.