Türkiye Savunma Sanayi
Ülke olarak savunma sanayiinde son yıllarda ciddi atılımlar gerçekleştirdik.
Tarihe baktığımızda savunma sanayiimiz 18.yüzyıldan itibaren teknolojik gelişmelerin dışında kalmaya başlamış ve geçmişindeki şaşaalı dönemlerin çok gerisinde kalmıştır.
Birinci Dünya Savaşının sonunda ise o dönemin şartlarında var olan etkinliğini de büyük ölçüde kaybetmiştir.
Bu nedenle, Cumhuriyetin ilk yıllarında savunma sanayiine ilişkin ciddi bir altyapı devralınmamış, bu alandaki faaliyetler Kurtuluş Savaşı sırasında kurulan birkaç üretim tesisi ile sınırlı kalmıştır.
Cumhuriyet tarihinde savunma sanayiine ilişkin olarak gösterilen çabalar sınırlı seviyede kalmış ve çağın gereklerini karşılamaktan çok uzakta seyretmiştir.
1925 yılında İstanbul'da yerli sermayeli fabrika ile ilk girişimler başlamıştır.
Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü kurularak özellikle silah-mühimmat ve havacılık sektörleri başta olmak üzere Cumhuriyet'in ilk yıllarında ulusal savunma sanayiimizin temelini oluşturacak nitelikte bazı yatırımlar yapılmıştır.
1940 yılında Nuri Demirağ Uçak Fabrikası tarafından 24 adet eğitim uçağı üretilmiş, hatta altı kişilik yolcu uçağı (1944) bile imal edilmiştir.
40'lı yıllara kadar gösterilen çabalar maalesef bu yıllarla beraber bitmiştir. 1941u20131944 döneminde yürürlüğe giren "Ödünç Verme ve Kiralama (Lend and Lease) Kanunu" tüm çabaları bitirmiştir.
Arkasından uygulamaya sokulan Truman Doktrini ve Marshall Planı ile tüm çabalar ve birikimler sona ermiştir. 1920'li ve 1930'lu yıllarda büyük fedakarlıklarla edinilen savunma sanayii imkanları ve kabiliyetleri ile teknik ve teknolojik birikim kaybedilmiştir.
Kazanılan yetenekler dışarıdan gelen askeri yardımlarla bitirilmiştir. Silahlı Kuvvetlerin yurt içi siparişleri azalmış ve askeri fabrikalar verimliliklerini yitirmiştir.
1952 yılında Türkiye'nin NATO'ya üye olmasıyla ihtiyaç fazlası savunma teçhizatının müttefik ülkelerce Türkiye'ye hibe edilmesi, savunma sanayiinin gelişimini engelleyen başka bir dönüm noktası olmuştur.
Tüm bu olumsuzluklar Kıbrıs bunalımı sürecinde ciddi bir engel olarak önümüze çıkmıştır: Müttefik ülkelerce yapılan askeri yardım ve hibelerin amaçları dışında kullanılamayacağı öne sürülmüştür.
Bu durum, savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında iç kaynaklardan ziyade diğer ülkelere mutlak bağımlı hale gelinmesinin sakıncaları kuşkuya yer bırakmayacak şekilde göz önüne sermiştir.
Ancak tüm olumsuzluklara rağmen ASELSAN, HAVELSAN, ASPİLSAN gibi devlet sermayesine dayalı yatırımların 1970'li yıllarda gerçekleştirilmesi olumlu anlamda atılan önemli bir dönüm noktası olmuştur.
1985 yılında 3238 sayılı Kanun'la "Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı" kurulması, 1989 yılında 390 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı olarak yeniden yapılandırılması ile yurtiçi savunma sanayiinin organize edilmesi imkanı sağlanmıştır.
2004 ve sonrasıu2026
2004 ve sonrasında başlatılan çalışmalarla savunma sanayiinde önemli adımlar gerçekleştirilmiştir.
Teknolojik üstünlük kazandıracak platform ve sistemlerin yurtiçinde geliştirilmesine yönelik projelerin hayata geçirilmesi için plan ve programlar geliştirilmiştir.
ALTAY, ANKA, ATAK, HÜRKUŞ, Modern Piyade Tüfeği ve Özgün Helikopter Projeleri kapsamında başarılı çalışmalar yapılmıştır.
İnsansız hava araçlarında (İHA) yerli üretim gerçekleştirilmiş ve silahlı olanlar da dahil yerli İHA'lar TSK'ya teslim edilerek yurt dışı bağımlılığı % 100 oranında sona erdirilmiştir.
ATAK projesinde başlatılan çalışmalar sonucunda geliştirilen ve kendi alanında ileri teknolojiye sahip ATAK Helikopterler TSK envanterine alınmıştır.
Teknoloji | Menşe |
Tasarım | Büyük Ölçüde Türkiye-Kısmen İtalya |
Gövde | Türkiye-İtalya |
Motor | İngiltere |
Kanat ve Dişli Sistemi | İtalya |
Silahlar | Türkiye |
Elektronik | Türkiye |
Yerlilik Oranı | %60'ın üzerinde |
Milli (Modern) Piyade Tüfeği Projesinde MPT-76 tüfeği geliştirilerek seri üretim aşamasına geçilmiştir.
Mil-Gem projesi kapsamında geliştirilen gemiler de donanmaya teslim edilmiştir.
Savunma Harcamalarıu2026
Türkiye'nin savunma harcamaları 2015 yılı itibariyle 12,7 milyar lira olarak gerçekleşti.
Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri (Milyon TL) | |||||||||
Harcama Türü | 2007 | 2008 | 2009 | 2010 | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | 2015 |
Savunma ve güvenlik | 7.599 | 8.327 | 9.644 | 9.544 | 10.023 | 10.948 | 11.783 | 12.167 | 12.692 |
Yerli üretim ve yerli te'min oranını gerçekleştirdiğimiz ölçüde harcama rakamlarımızı da o nispette azaltırız.
Örneğin ulaştığımız seviye itibariyle TSK kara araçlarında % 70'in üzerinde yerli kullanım imkanı temin edilmiştir.
2014 verilerine göre genel anlamda TSK'nın ihtiyaçlarının %55'ini yerli savunma sanayii ile karşılıyoruz.
Ancak, özellikle hava savunması başta olmak üzere yerlilik oranını daha da artırmamız durumunda savunma harcamaları daha aşağıya çekilebilecektir.
Savunma Sanayiinde İhracatu2026
Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği'nin kurulduğu 2011'de 60 olan firma sayısı, 2016 yılı itibariyle 400'ün üzerine ulaştı. 2023 yılına kadar bu sayının 900'ü bulması tahmin ediliyor.
Türkiye savunma sanayi 2014 yılında yaptığı 1.5 milyar dolarlık ihracatla dünya sıralamasında da iyi yol kat etti.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) raporuna göre Türkiye, 2010-2014 yılları arasında ilk 20 savunma sanayi ihracatçı ülkeleri arasında yer aldı.
Sıra | Ülke | Dünya İhracat Payı (%) |
1 | ABD | 31 |
2 | Rusya | 27 |
3 | Çin | 5 |
4 | Almanya | 5 |
5 | Fransa | 5 |
17 | Türkiye | 1 civarı |
Savunma sanayiinin 2010 yılında 884 milyon dolar olan ihracatı, 2015'te 1 milyar 656 milyon dolara yükseldi.
Savunma ve havacılık sanayi ihracatı 2016'nın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,6 artarak, 815 bin 699 dolar olarak gerçekleşti.
Savunma sanayiinde geç başladık ama iyi ilerliyoruz.
Savaşları kesinlikle arzulamıyor ve istemiyoruz. Ama kendi ülkemizi daha ucuza savunmak idelimizi yüksek tutuyoruz.
İleri ve yüksek tutmaya da devam etmeliyizu2026
Bence bu çok daha önemliu2026