Türkiye Küresel Rekabette 61.sırada
Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) 2018 Küresel Rekabetçilik Raporu (KRR) yayınlandı. TÜSİAD – Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu'ndan yapılan açıklamaya göre raporda ülkelerin rekabet gücü sıralamalarında ilk kez bu yıl yayınlanan yeni bir endeks temel alınmış.
Küresel Rekabetçilik Endeksi 4.0 adı verilen bu endeksin temel amacı, bir yandan 2008 krizinin, bir yandan da 4. Sanayi Devriminin harekete geçirdiği uzun dönemli dinamikleri rekabet gücü tanımına katmak ve böylece ekonomi politikaları için yeni bir kıyaslama amacı yaratmak.
4. Sanayi Devrimi’nin dört ana kavramı olan esneklik, çeviklik, inovasyon ekosistemleri ve insan odaklı yaklaşım doğrultusunda 12 yeni bileşen kullanılmış.
Raporda vurgulanan temel bulgular şunlar;
-Rekabetçilik ülkeler arasında sıfır toplamlı oyun değildir. Her ülke rekabetçiliğe erişebilir.
-Mevcut durumda ülkeler arasında rekabetçilik bakımından büyük uçurumlar vardır ve bu uçurumların daha da büyüme riski yüksektir.
-4. Sanayi Devrimi’nde her ekonominin rekabetçiliğe ulaşma olanağı vardır.
-Ekonomik sıçrama yapabilmek için teknolojiyi bir kaldıraç olarak kullanabilme kabiliyeti çok sayıda ülkede sınırlı kalmıştır. Bunun temel nedeni kurumlar, altyapı ve becerilerdeki yetersizliktir.
-İnovasyonu teşvik etmek için bütünsel stratejiler gereklidir. Bir çok ülke bu stratejileri hayata geçirmekte yetersiz kalmaktadır.
-Rekabetçiliğin temellerini güçlendirmek şoklara karşı olan direnci yükseltir.
-Eşitlik, sürdürülebilir kalkınma ve büyüme hedeflerine ulaşabilmek için proaktif ve ileri görüşlü önderliğe ihtiyaç vardır.
Türkiye ile ilgili değerlendirmeye gelince, Türkiye’nin 2018 itibariyle, kişi başına düşen 10.512,0 ABD dolarlık bir gelire, Türkiye’nin GSYİH’sinin dünya toplamında %1,71’lik bir paya sahip olduğu hatırlatılmaktadır. 10 yıllık ortalama GSYİH büyümesi %4,8 olmuştur. İşsizlik oranı %11,3 ve 5 yıllık ortalama dolaysız dış yatırım GSYİH’sinin %1,5’idir. 2018 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre, Türkiye 140 ülke arasından 61. sıradadır.
Türkiye’nin iyi performans gösterdiği bileşenler altyapı (72,6 puan), halk sağlığı (86,2 puan) ve inovasyon ekosistemidir (50,6 puan). Raporda Türkiye’deki güçlü araştırma kurumları ve yayınlama performansıyla inovasyon puanının yüksek olmasına rağmen (19. sıra), girişimcilik ve pazar işleyişinde olan sorunlardan dolayı, üretilen fikirlerin değere dönüşmesinde önemli kısıtlarla karşılaşıldığı vurgusu yapılmıştır.
Öte yandan, Türkiye’nin yüksek enflasyon ve olumsuz borç dinamikleri ile boğuştuğu vurgulanmış, ABD’nin uyguladığı ticari yaptırımların tetiklediği döviz krizinin Türkiye’nin makroekonomik ortam bileşenini olumsuz etkilediği belirtilmiştir.
Ayrıca Türkiye, 12 bileşenden ileri olduğu bileşen 13. sırada olduğu pazar büyüklüğü bileşenidir.
Raporda Türkiye’nin işgücü piyasası bileşenindeki sıralamasının da düşük olduğuna dikkat çekilmiştir. Özellikle, işçi-işveren ilişkilerindeki katılık (113. Sıra), sözleşmeler (112. sıra ve özellikle işten çıkartma maliyetleri kaleminde 46,3 puan ile) ve meritokrasi (116. sıra) bileşenlerindeki düşük sıralaması dikkate değerdir. Kadınların işgücü piyasasına katılımı özellikle düşüktür. Her çalışan 100 erkeğe karşılık 39 kadın işgücü piyasasında temsil edilmektedir.