Dolar (USD)
34.61
Euro (EUR)
36.37
Gram Altın
2928.48
BIST 100
9665.8
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ocak 2022

Türkiye, Kazakistan olur mu?!

Hep birlikte tâkip ediyoruz…

Kazakistan’da LPG'ye yapılan zamlar ve sosyoekonomik durumun kötüleştiği gerekçesiyle başlayan eylemler kısa sürede büyüdü.

Kanlı çatışmalarda birçok can kaybı yaşandı.

Protestolardan sorumlu tuttuğu hükümetin istifasını kabul eden ve Güvenlik Konseyi Başkanı Nur Sultan Nazarbayev’i görevden alan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in bu adımları olayların bastırılmasına yetmedi.

Tokayev, başta Rusya olmak üzere “müttefiklerinden” yardım istedi!

Rusya, askerlerini Kazakistan’a indirdi!

“Halka Sesleniş Konuşması” için Rusça’yı tercih eden Tokayev,

Rusya Devlet Başkanı Putin’e kendilerini kurtarmasından dolayı şükranlarını arz etti!

Kazakistan’ın “milli onuru” çok büyük bir darbe aldı!..

*

Öte yandan,

Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Karim Masimov “vatana ihanet”ten gözaltına alındı.

Bu arada,

Ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev’in

yurt dışına kaçtığı iddia edildi, hatta öldürüldüğü bile söylendi.

Nazarbayev’in Sözcüsü, iddiaları yalanladı.

“Kendileri Başkent Nur Sultan’da. Cumhurbaşkanı Tokayev ile doğrudan temas halinde. Herkesi Tokayev’in etrafında birleşmeye çağırıyor.” dedi.

Kazakistan’da olan bitenler, petrol fiyatlarında yükselmeye yol açtı.

Bizim ekonomideki zorluklara bir zorluk daha eklendi.

**

Ve bu arada bir de…

Birileri, Kazakistan’da yaşananları Türkiye’ye emsal gösterdi.

Epeyce zamandır “tezgâhlanmak istenen” bir oyun, yine gündeme geldi.

Sokağı adres gösterenler oldu.

Birileri, ortalığı karıştırmak için ortaya atılan “İktidar kaybedeceği bir seçimi yaptırmamak için elinden geleni ardına koymaz!” iddiasını tekrarladı.

“Sandıkta kaybetseler bile koltuğu bırakmazlar!” yollu lâflar daha sık edilir oldu.

Ne var ki…

Tartışmaları “sokağa” taşımak, ülkeyi “geçim sıkıntısı, pahallılık” etiketli bir çatışma ve kaos ortamına sürüklemek isteyenlere karşı “ortak ses” yükseldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “sokağa heveslenenleri” sert ifadelerle ikaz etti.

Muhalefet de bu mesajı büyük ölçüde aldı.

“Kimin ne hesabı varsa, sandıkta görecek!” anlayışı ortak zemin oldu.

*

Kazakistan’da yaşananlar, Türkiye’deki birilerini hayli heyecanlandırmışsa da…

Türkiye ile Kazakistan bambaşka iki Devlet.

Bizde çok köklü, çok güçlü bir devlet geleneği var.

Kazakistan’daki durum ise bambaşka.

Cumhurbaşkanı’nın içerideki olayları bastırmak için yabancı askerleri yardıma çağırdığı bir “yapıdan” bahsediyoruz. Son gelişmeler, Kazakistan’ın Rusya’ya ne kadar bağımlı olduğunu iyice ortaya çıkarıyor.

Kazakistan’ın bu halde olması hepimizi üzüyor elbette.

Devletin de protestocuların da kaybettiği bir durum.

Dış politikadaki hamlelerimizin önemli dayanak noktalarından biri olan “Türk Devletleri Teşkilâtı”nın ağır bir darbe almasından endişe duyuyoruz.

ABD ve Avrupa’nın, Rusya ve Çin ile “alan, kaynak paylaşma kavgası”nın vardığı boyutlar, bizi büyük tehditlerle karşı karşıya bırakıyor.

Bununla birlikte “fırsat alanları” da açıyor.

Türkiye, her engeli, güçlü geleneğine ve hızlı hareket kabiliyetine yaslanarak aşabilecek evsafta bir ülke.

Bunun için, içeriye dikkat etmemiz gerekiyor elbette.

Aramızdaki fikir ayrılıkları ne kadar büyük olursa olsun, işi “yabancıların istifade edecekleri” boyutlara taşımamak çok mühim.

Memleketimizdeki ekonomik sıkıntılar, Kazakistan’da olduğu gibi çok büyük çapta “sokak olaylarına” yol açmaz.

Gezi Olayları sırasında, “Geçinemiyoruz, insanımız aç, aç!” diyen bir kişiye rastlamadık.

Daha çok, ağaç, böcek..

Biraz da “demokrasi” bağlamlı protestolar vardı.

Yakın zamanda, “geçim sıkıntısı, hayat pahallılığı gerekçeli” eylemler organize edilmeye çalışıldı ama bunlar çok sönük kaldı.

Bu memlekette şöyle veya böyle işleyen ve sonuçları büyük ölçüde gören “seçim sistemi” var.

Vatandaş, karar verme iradesinin kendi elinde olduğuna inanıyor, sandığa güveniyor.

Türkiye ile Kazakistan arasında birçok benzerliğin olduğunu öne sürmek bize büyük haksızlık olur.

İçerideki olayları bastırmak için yabancı askerleri ülkemize davet eden bir Cumhurbaşkanımız olmadı, olmayacak İNŞALLAH!