Türkiye ile Rusya işbirliği
Tavistock Enstitüsü’nden beslenen ana akım medya ve uzmanları, Zelenski gibi Amerikan kuklası birini kahraman, Putin gibi NATO’ya karşı kendi ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden Putin’i de diktatör olarak ilan etmişlerdi.
Bugün Türkiye ile Rusya’nın işbirliğinden en çok rahatsız
olanlar da işte bu NATO’cu uzmanlardır. Öyle
ki Türkiye’yi “Rusçu” olmakla itham edip açıktan Amerikan propagandası
yapmaktan geri durmuyorlar.
Binlerce tır dolusu silahı terör örgütü YPG/PKK'ya açıktan aktaran ABD'ye iki çift laf edemeyen uzmanlardan başka ne beklenir ki?
Üst düzey bir Batılı yetkili Financial Times gazetesine
konuşarak şöyle diyesiymiş: Erdoğan'ın
Soçi'de Rusya ile vardığı mutabakatı yürürlüğe koyması halinde AB ülkeleri,
Türkiye'deki şirket ve bankalarını geri çekecekmiş.
Rusya’ya uyguladıkları yaptırımlar yüzünden tarihinin en zor günlerini yaşayan AB ülkeleri mi yapacak bunu?
Anlayacağınız, Soçi’de
Rusya ve Türkiye’nin ortaya koyduğu tavır ve işbirliği, Atlantik Konseyi’ni
rahatsız etti.
Rus gazının ruble üzerinden ödenecek olması dolar saltanatına vurulan bir darbe olarak görülüyor.
Yıllardır ülkeleri dolar silahıyla tasfiye etmeye çalışan Amerikan rejimini baltalayacak çok önemli gelişmeler oluyor.
Bu çerçevede Mevlüt
Çavuşoğlu’nun, Asya'nın ekonominin "güç merkezi" haline geldiğini
belirterek artık "Yeniden Asya" çağının yaşandığını ifade etmesi çok
mühimdir.
Öyle ki son 40 yılda yıllık ortalama %10 büyüme gösteren Çin örneği var karşımızda. Dolar üzerinden bakıldığında Çin ekonomisi 2018 yılında 1978 yılındakinin tam 90 katı büyüklükteydi.
Yani 1990’lı yılların başında dünyanın 11. Büyük ekonomisi iken bugün Amerika’yı da sollamış durumdadır. Ve Asya’da Atlantik sisteminin ekonomik modeline alternatif çok önemli modeller üretiliyor.
Amerika ise Ukrayna
üzerinden Rusya’yı, Tayvan üzerinden Çin’i, Doğu Akdeniz üzerinden de
Türkiye’yi çevrelemek istiyor. Bu yüzden dondurulmuş sorunları tekrar kaşıyarak
dünyayı bir kaosa sürüklemek peşinde.
Diğer taraftan Çin’in Bir kuşak Bir yol projesine karşılık 600 milyar dolar gibi bir rakamı alternatif proje olarak yürürlüğe sokmak istemektedir.
Orta Asya ve Pasifik bölgesinde tüm kontrolü eline geçirmek istiyor. Bu bakımdan Tayvan, Güney Kore, Japonya, Hindistan ve Malezya ile birlikte ittifak kurmaya çalışıyor.
Öyle ki S-400
konusunda Türkiye’yi yaptırım uygulayan Amerika, nedense Hindistan’a ses
çıkarmadı.
Tek tehdit Amerika
olmasına rağmen Soçi’de Türkiye ve Rusya işbirliğinden rahatsız olan
NATO’cuların içimizde nasıl kök saldığına iyi analiz etmemiz lazımdır. Bu durum
aynı zamanda bizi çok uyanık kılmalıdır.
NATO’nun ve içerideki kuklalarının 17-25 Aralık
Operasyonu’nu yapma gerekçelerinden biri Türkiye’nin İran ile TL cinsinden
ticaret yapmasıydı. Kim dolar
hakimiyetine karşı alternatif bir teşebbüste bulunursa Amerika orada kaos
ortamı oluşturmaya çalışır.
O yüzden ülkemiz
özellikle bugünlerde ve 2023’e kadar ki süreçte içeriden gelebilecek irili
ufaklı operasyonlara karşı temkinli olmalıdır. Zira bu dönem Türkiye için bir dönüm
noktasıdır.
Suriye’de tüm terör örgütlerine karşı mücadelede dayanışma ve eşgüdüm içinde hareket etme noktasında bir kararlığın ortaya çıkması da Suriye’nin Kuzey’inde emelleri olan Amerikancıları da fevkalade rahatsız etmişe benziyor.
Türkiye’nin Şam
yönetimi ile geliştireceği ılımlı politikalar ve normalleşme çabaları o
bölgedeki tüm terör örgütleriyle yapacağımız mücadelede önem arz ediyor.
Netice itibariyle Suriye’nin toprak bütünlüğü esas alınarak, ülkemizin bağımsızlığını tehdit edecek olan bir terör devletinin kurulma projesinin bertaraf edilmesi bölge barışı için de büyük bir adım olacaktır.