Türkiye ekonomisinin gidişatı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yılın son faiz indirimini
yaptığını belirterek %9 seviyesine ve tek haneye indirdi.
Bir önceki yıl faiz indirimi kararları sonrasında döviz kuru
hızla yükselirken son iki faiz indirimi kararı sonrası döviz kurunda herhangi
bir yükselme olmadığına hep birlikte şahit olduk.
Her ne kadar bazı siyasetçiler ve manipülatörler doların
yükselmesi gerekirken zorla tutulduğunu iddia etseler de veriler bu durumun
böyle olmadığını açıkça gösteriyor.
Doların yükselmesini zorla engellemek için piyasaya döviz
satışının yapılması lazım ki bu durum merkez bankası rezervlerinde azalmaya
neden olur. Ancak bu durumun aksine merkez bankasının rezervleri azalmadığı
gibi 117,5 milyar $’dan 122,9 milyar $’a yükseldi.
Bunun yanında KKM hesaplarında biriken tutar haftalık olarak
ilk defa azaldı. 1,47 trilyon TL seviyesinden 1,46 trilyon seviyesine geriledi.
Borsada ise yatırımcı sayısının giderek arttığını ve tarihi
rekorlar kırmaya devam ettiğini görüyoruz. Kasım ayı henüz bitmemesine rağmen
kasım ayında 460 bin kişi borsaya giriş yaptı.
Döviz kurunun TL karşısında değer kazanmaması, faiz
oranların düşük olması, borsaya ilginin giderek artması KKM’nin çözülmesine ve
borsaya yönelmesine neden oluyor gibi görünüyor.
Yüksek negatif faiz oranı sebebiyle sıcak para girişini engelleyen
ve içerdeki sıcak parayı göndererek Türkiye böylece ekonomi güvenliği konusunda
da önemli bir adım atmış oldu.
Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın kuzey bölgelerine
gerçekleştirdiği hava harekâtı ve önümüzdeki günlerde başlatacağı kara harekâtı
ABD’nin bölgede kurmayı hayal ettiği terör devletinin adeta sonunu
getirecektir.
Önceki dönemlerde Türkiye, ABD ve onun etkisi altında olan
AB ve diğer ülkelerin istemediği şeyleri yaptığında döviz kuru üzerinden
cezalandırılırdı.
ABD, bankaları üzerinden Türkiye’de olan sıcak parasını
çeker, döviz kuru yükselir, buna bağlı olarak enflasyon yükselir, ekonomik
dengeler bozulurdu. Ancak Türkiye uygulamaya koyduğu yeni ekonomi modeliyle
birlikte hem ekonomik güvenliğini hem de askeri güvenliğini sağlama konusunda
büyük ve önemli bir adım attı.
Aralık ayı ile birlikte başlayacak olan enflasyon
oranlarındaki düşüş baz etkisiyle de olsa bir rahatlama sürecinin başlangıcı
olacaktır.
Ancak Türkiye ekonomisi dünyadan bağımsız değildir. Evdeki
hesap çarşıya her zaman uymuyor.
Türkiye, geçen yıl modeli uygulamaya başladığı zaman
yaşayacağı zorlukları hesaplayıp o şekilde başlamıştı. Ancak Rusya-Ukrayna
savaşı bu süreçte yaşanan sıkıntıların daha fazla derinleşmesine neden oldu.
Bunun yanında birçok ülke enflasyonist süreci yavaşlatmak
için uyguladıkları faiz artırımı ve bilanço küçültme kararlarıyla birlikte
bizim ihracat pazarımız olması sebebiyle bizi de olumsuz etkilemeye başladı.
ABD’nin politikaları dolar üzerinden tüm dünyayı etkilediği için ve doların
rezerv para olması, küresel ticaretin büyük bölümünün dolar ile yapılması
sebebiyle Türkiye ekonomisini de yakından ilgilendiriyor.
TL'nin TÜFE ve ÜFE bazlı reel değerinin artması, ihracat
pazarındaki talep daralması, Türkiye’nin ihracatını ve dolayısıyla büyümesini
olumsuz etkilemesi sebebiyle önümüzdeki günlerde doların kontrollü olarak bir
miktar yukarı yönlü hareketlerini görebiliriz. Ancak bu durumun yılbaşından
sonra olması daha yüksek bir ihtimal olarak görünüyor.
Büyümenin olumsuz etkilenmesi istihdamı da aynı ölçüde
olumsuz etkileyecektir. Kredi musluklarının kısılması toplam talebi azaltırken
büyümeyi de yavaşlatıcı etki oluşturuyor. Hem içeride hem de dışarıda kredi
musluklarının ve talebin yavaşlatılması sebebiyle Türkiye ekonomisi de son
çeyrekte bir yavaşlama eğilimine girmiş görünüyor.
Ancak yılbaşından sonra başlayacak seçim süreci sebebiyle
muhtemelen kredi musluklarının gevşetildiğini görürüz.
Ancak iş dünyasında yaşanan bir diğer problem de çalışacak/çalıştıracak
eleman bulma sorunu.
Ekonomi büyüme yönünde hamle yapacak olsa da işçi bulma
sorunu sebebiyle büyüme konusunda tam bir atılım yapmakta zorlanıyoruz.
Çünkü emek piyasasında en büyük problem emek arzı ile emek
talebindeki büyük uyuşmazlıktır. İşveren istediği niteliklere sahip işçi
bulamazken işçi istediği gibi iş bulamıyor.
Bazı meslek gruplarında büyük yığılma yaşanırken nitelikli
personel olmalarına rağmen ücret seviyesi çok düşük olmasına karşın bazı meslek
gruplarında ise eleman yokluğundan ücret seviyesi çok yüksek seviyelerde
gerçekleşiyor.
Bu durum ekonomideki yaşanan en önemli problemlerden biri
olarak çözülmesi elzem bir durumdur.