Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
35.94
Gram Altın
2995.28
BIST 100
9508.52
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Temmuz 2022

Türkiye ekonomisinin dinamikleri

Türkiye ekonomisinde canlılık artarak devam ediyor.

TÜİK verilerine göre sanayi üretim endeksi mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %9,1 bir önceki aya göre de %0,5 oranında artış gösterdi.

Ciro endekslerine bakıldığında ise toplam ciro bir önceki yılın aynı ayına göre %132,7 oranında artış gösterirken toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; sanayi sektörü ciro endeksi %128,7, inşaat ciro endeksi %78,1, ticaret ciro endeksi %132,6, hizmet ciro endeksi %167,3 arttığı görülüyor. Aylık bazda ise sanayi sektörü ciro endeksi %6,3, ticaret ciro endeksi %3,5, hizmet ciro endeksi %7,8 artarken, inşaat ciro endeksi %1,4 azaldı.

Tüm bunların yanında Sabit fiyatlarla yani enflasyondan arındırılarak hesaplanan perakende satış hacmi mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %20,8 oranında artarken bir önceki aya göre de %1,9 oranında artış gösterdi.

Perakende satış hacmi iç talebin yüksek olduğunun en önemli göstergesi olarak ifade edilebilir. Perakende satış hacmindeki artış sanayi üretimini ve ciro endeksini de artıran bir diğer önemli etken olarak söylenebilir. Nitekim iç talepte yaşanan artış sanayi üretimini de artırıyor.

Sanayi üretimini ve toplam ciroyu artıran bir diğer önemli etken ise ihracat verilerinde yaşanan artıştır. Yoğun iç ve dış talebin etkisiyle sanayi üretimi ve sanayi ciro endeksinde hızlı artış yaşandığını görebiliyoruz.

Sanayi üretiminin artmasına neden olan diğer etkenlere de değinmekte fayda var.

Yaşanan enflasyonist süreç nedeniyle alım gücünün azalmasına bağlı olarak iş gücüne katılım oranlarında bir artış olduğunu görüyoruz. 2021 yılı kadım ayında iş gücüne katılım oranı %52,5 seviyesindeyken mayıs ayında bu oranın %53,6 oranına çıktığını görüyoruz. Enflasyonist süreçle beraber alım gücünün azalması emek talebini artırdığı söylenebilir. İş gücüne katılım oranındaki artışa rağmen 2021 yılı Kasım ayında işsizlik oranı %11,2 iken 2022 yılı mayıs ayında %10,9 seviyesine gerilemiş. İstihdam oranı da 2021 Kasım ayında %46,6 iken 2022 Mayıs ayında %47,8 seviyesine yükselmiş.

İş gücüne katılımın artmasına rağmen işsizlik oranındaki azalma gözden kaçırılmaması gereken önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu da Türkiye’nin üretim kapasitesini artırırken aynı zamanda iç talebin de artmasına neden olarak karşımıza çıkıyor. İç talebi artıran tek etken elbette ki işsizliğin azalması ve istihdamın artması değil. Vatandaşların “Bugün dünden pahalı olabilir ama yarından ucuz” düşüncesi yarın ihtiyacı olacak veya ihtiyacı olabileceğini düşündüğü tüketimini erkene alması neticesinde toplam talebin arttığı söylenebilir.

Perakende satış hacmini, sanayi üretimini ve toplam ciroyu artıran yüksek iç talebin nedenlerinden bir diğeri de konut ve otomobil fiyatlarındaki sert yükseliştir. Çünkü önceki dönemlerde konut ve/veya otomobil almak isteyenler gelirinin bir bölümünü tasarruf ediyordu. Ancak konut ve otomobil fiyatlarındaki aşırı hızlı yükseliş sebebiyle aldığı ücretle konut ve otomobil alamayacağını düşünen vatandaşlar fiyatlardaki hızlı yükselişle beraber tasarruf etmekten vazgeçip gelirlerinin büyük bir bölümünü günlük iaşelerini almaya hatta gelecekte fiyatların daha fazla yükseleceği beklentisi sebebiyle gelecekteki harcamalarını da bugünden yapmak üzere borçlanmaya başladı. Bu da ülke genelinde tasarrufları azaltırken borç verilebilir finansmanın azalmasına neden olmaktadır.

FED’in bilanço küçültme ve faiz artırım politikası sebebiyle küresel talepte yaşanacak daralmayla beraber petrol, doğalgaz ve diğer emtia fiyatlarında olası düşme enflasyonda da azalmaya neden olacaktır. Ancak ABD’nin uyguladığı politikaları AB’nin uygulamadığını da görüyoruz. 2008 küresel finans krizi ve 2011 Avrupa Borç krizi sonrasında hala toparlanamayan AB ekonomisi AB’nin varlığının sorgulanmasına neden oluyor. Özellikle BREXIT süreci ve sonrasında yaşanan COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna savaşı AB ekonomisine büyük zarar verdi. Bu durum AB’de birlik olmanın sorgulanmasına neden olurken AB, ABD gibi faiz artırımı ve bilanço küçültme politikaları uygulanması konusunda çekimser davranıyor. Bu durum küresel ekonomide belirsizlikleri giderek artırırken Türkiye ekonomisi içinde farklı sorunlara neden oluyor. Ancak küresel tedarik zincirinin bozulması, Rusya-Ukrayna savaşı, TL’deki değer kaybı ve Türk sanayisinin hızlı gelişimi Türkiye ekonomisinin büyümesini büyük ölçüde destekliyor.