Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Kasım 2019

Türkiye Ekonomisi Dönüşüyor

SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ivme kazanan liberal küreselleşme neticesinde çok uluslu şirketlerin üretimleri büyük ölçüde Asya ülkelerine kaymıştı.

Bir zamanlar “Japon pazarı” olarak adlandırılan yerlerde ucuz teknolojik ürünler satılırken ilerleyen yıllarda Japon teknoloji ürünlerinin kalitesi artmış ve yerini Çin ürünlerine bırakmıştı. Benzer süreç ilerleyen yıllarda da yaşandı. Çok uluslu şirketlerin ülkelerine yapmış oldukları yatırımlar ile ciddi anlamda bilgi birikimine sahip olan Çin, bugün teknoloji alanında ABD ile yarışır hale geldi.

Aynı şekilde Japonya ve Güney Kore’nin de teknoloji yoğun ürünler geliştirdiklerini ve ABD’nin en önemli tedarikçileri arasına girdiklerini görüyoruz.

Bugün ABD’nin en çok ithalat yaptığı ülkelere baktığımız zaman Çin 1. sırada yer alırken, Japonya 4. sırada, Güney Kore 6. sırada yer almaktadır.

Belirsizlikler

Dünya ekonomisinin bugün geldiği noktada gelecek ile ilgili olumlu beklentilerin giderek azaldığını görüyoruz. Korumacılık politikaları ekonomiden siyasete geçmeye başlayınca küresel dengeler değişmeye başladı.

AB bölgesine baktığımızda İngiltere gibi büyük bir ülkenin birlikten ayrılma süreci devam ederken anlaşmalı mı, anlaşmasız mı ayrılacakları tartışmaları devam ediyor. Anlaşmasız ayrılması durumunda birçok ülke ile yeni serbest ticaret antlaşmaları yapmak durumunda kalacaktır. Ancak bu durum AB içinde de farklı seslerin yükselmesine vesile olacak gibi görünüyor.

Diğer taraftan ticaret savaşlarına dönüşen süreç, Çin-ABD arasındaki görüşmelerin olumlu/olumsuz ilerlemesine şekil alacakken, durum belirsizliğini korumaya devam ediyor.

Asya ülkelerinin imalat atölyesinden bilgi-teknoloji yoğun hale gelmesiyle birlikte artan ekonomik güçleri bugün sanayileşmiş “Batı” dünyasını tehdit etmektedir. Güç dengesinin “Batı”dan “Doğu”ya doğru kayması, ortaya belirsizliklerin yüksek olduğu bir ara dönem çıkarmıştır.

Türkiye ne yapıyor?

Güç dengelerinin henüz kurulamadığı günümüz dünyasında, Türkiye’de orta teknolojik ürünlerden başta savunma sanayi olmak üzere yüksek teknolojik üretimlere kaymak için çeşitli çabalar gösteriyor. Düşük katma değerli hammadde ihracatının yerini işlenmiş yüksek katma değerli ürün haline getirmek için yatırımlar gerçekleştiriyor. Bu atılımlardan biri de geçen ay açılan bor içerikli malzemelerin üretileceği Bor Karbür Tesisinin temelinin atılması oldu.

Diğer taraftan savunma sanayiinde yakalanan yerlileşme başarısının diğer sektörlere de yayılması için devlet firmalar desteklenmeye başladı. Örneğin; Hibrit motor, elektrikli araç bataryası, dizel motor, hızlı tren ve metro, entegre güneş paneli, kateter, ilaçlı stent ve kalp kapakçığı, aşı üretimleri için çalışmalar devam ediyor. Bunun yanında tarımsal teknolojilerin geliştirilmesi için de süreç başlatıldı.

Küresel ekonomi ve siyasetin değişim ve dönüşüm yaşadığı bugünlerde yerli üretimin artması, ancak bu artışın da yüksek teknolojili ürünlere kayması Türkiye ekonomisi için oldukça önemlidir.

Bu süreçte Türkiye’nin yaptığı bir diğer önemli hamle de, ithal edilen enerjinin azaltılması için yurt içinde enerji üretim tesislerinin artırılması çalışmalarıdır. Bunun yanında Doğu Akdeniz’de hem Türkiye’nin, hem de Kıbrıs Türk’lerinin haklarını korumak üzere hem sahada hem de masada varlık göstermesi Türkiye ekonomisinin geleceği için oldukça önemlidir. Çünkü üretimin olmazsa olması olan enerjide dışa bağımlılığı azaltırken yerli üretimin arması hem enerji arz güvenliğini hem de ekonomik güvenliği artıracaktır.

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının azalması, Türkiye’nin özellikle son yıllarda izlediği bağımsız dış politikalarda elinin güçlenmesine vesile olacaktır. Özellikle askeri anlamda güçlenmesi, hem Türkiye’nin güvenliğini sağlarken aynı zamanda Türkiye ile güçlü ilişkilere sahip ülkelerin ve zulme uğrayan mazlumların güvenliğinin sağlanması için önemlidir.

Dünyanın içinde bulunduğu belirsizlik ortamında Türkiye’nin attığı bu adımların önüne geçmek için türlü saldırılar yapılsa da, Türkiye bunları büyük oranda savuşturmuş ve hedefine doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Millet olarak bize düşen en önemli görev ise tembellik yapmadan bilgi seviyemizi artırarak çalışmaya devam etmektir.