Türkiye denince akıllara ne geliyor
Türkiye herhangi bir ülke değil,
Bu aziz millet de dünyadaki diğer milletler gibi değil,
Geldiği ve temsil ettiği medeniyet dünyanın muhtaç olduğu değerlere sahip.
Dünya adalete, adil paylaşıma hasret,
Merhamet, şefkat en büyük kaybımız bizim.
Yardımlaşma, dayanışma lügatten silinmek üzere.
Mağdurun umudu Türkiye, infakı en güzel haslet bilen milletimiz de olmasa yeryüzünde mağdurun-kimsesizin kimsesi olma, paylaşma gibi güzel hasletler kaybolup gidecek.
Dünyanın 26 büyük şirketi bütün Afrika’dan sekiz kat daha zengin. Üstelik bu zenginlerin vatandaşı olduğu devletler, Afrikalıların yeraltı zenginlik kaynaklarını talan ederek bu şirketlerin en zengin şirketler arasında yer almasını sağladılar.
Geçtiğimiz akşam Sabah gazetesinden Mehmet Çek Diyarbakır TÜGVA’nın konuğuydu. Onu dinlerken yukarıya aldığım satırlar geldi aklıma.
Gençlere seslenen Çek, “Bundan bir süre önce Somalili yetkililer Avrupa’nın göbeğinde; ‘Türkiye bize el uzatmadan önce çocuklarımızı kuşlar yerdi. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye bize yardıma geldikten sonra artık çocuklarımız hastanelerde tedavi olabiliyorlar.’ Bu sebeple Türkiye’ye ne kadar teşekkür etsek eksik kalır” dedi.
El Hak doğrudur. GSMH’ye göre dünyada fakir ülkelere en çok yardım eden ülkedir Türkiye. Bunu yaparken de İngilizler, Amerikalılar gibi daha çok sömürmek amacıyla yapmıyoruz, tamamen insani duygularla, dinimizden öğrendiğimiz yardımlaşma, dayanışma, fakir ve sahipsizlerle paylaşma saikiyle yapıyoruz. Çünkü inancımıza göre başka amaçlarla, sömürü niyetiyle yapılan yardımlar bir değer taşımaz, hayır olarak kabul görmez.
Mehmet Çek konuşmasında, “Sayın Cumhurbaşkanımızın, Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer almak aynı zamanda dünyadaki mazlum ve mağdur milletlerinin yanında yer almak demektir” dedi ki yerden göğe kadar haklı. Eğer bugün Sayın Erdoğan’ın dünyadaki fakir ve kimsesizlere bir yardımı oluyor ise inancından sonra bu milletin kendisine verdiği destek ve bu destekle elinde bulunan yetki sayesindedir.
Sayın Çek konuşmasında huzur ortamına da değindi: “Bölge insanı 30 yıl hatta 80 yıl aradığı huzuru tattıktan sonra bu güzellikten vazgeçmeyecek” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Bu huzurun devamı ve ebedileşmesi için de Başkan Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin 31 Mart seçimlerinde büyük bir zafere, bölgedeki belediyelerin de kazanılmasına bağlıdır.”
Gençlerle beraber son derece istifade ettiğimiz söyleşiden önce Mehmet Çek Beyle sohbet ettik. İkimiz de AK Parti’nin kazanmasının ve kaybetmesinin herhangi bi iktidarın kaybetmesi ve kazanması gibi değerlendirmiyoruz.
Sayın Çek ile seçimlerde bölge illerinin durumunu konuştuk. Pek çok il ve ilçe hakkında aynı kanaati paylaştığımızı gördüm. Özellikle Şırnak seçim çalışmaları ve muhtemel sonucu hakkında söyledikleri son derece önemi ve sevindiriciydi.
Burada bir hususu zikretmeden geçemeyeceğim. Kimi il ve ilçeden aldığımız haberlerden dolayı üzgünüm. Kimi adaylar, “Nasıl olsa seçimi kazanamayacağız” modunda hareket ediyor.
İnsanın sorası geliyor:
Madem kazanamayacağını biliyordunuz neden aday olmak istediniz?
Ne diye kazanacağına inanan ve bu minvalde çalışacak olan birilerinin aday olmasının önüne geçtiniz?
Bu konu bu kadar basit olmamalı; adaylık böylelerine emanet edilmemeliydi. Geçen gün bir ilimizde 65 yaşlarında bir beyefendi, “Bu partinin oy kaybetmesi, herhangi bir partinin oy kaybetmesi gibi değil. Bunun bilincinde olmayanların zavallı duruşu bize neler kaybettirdi, yetmiyor mu?” dedi ah çekerek.
Bu saatten sonra geriye dönüp sızlanmanın bir yararı yok, mevcut adaylarla en iyi sonucu almak için en verimli şekilde çalışma dışındaki hiçbir adım hayra hizmet değildir. Seçimi domates, biber parantezine sokmak isteyenlere fırsat vermemek lazım.
Kaldı ki bu dönemin büyükşehir-il-ilçe belediye adayları çok titiz çalışmayla belirlenmiştir. Çok iyi bildiğim illerde aday tercihlerindeki isabet oldukça başarılı. Elbette hayal kırıklığı yaşadığımız adaylıklar da oldu, lakin gün çalışmak, daha çok çalışmak ve seçimi kazanma günüdür.
Şimdi küskünlere, kırgınlara, selam bekleyerek katkı sunacaklara gitme zamanı. Yarın geç olabilir.