Türkiye çok yönlü saldırı altında
İnsan olmanın şartları var. Adalet ve merhamet bunlardan...
Vicdan ve insaf en başta geliyor.
Türkiye olarak korkunç bir deprem
felaketini yaşıyoruz. Milletçe yüreklerimize ateş düştü. Canımızdan
can gidiyor, binlerce kaybımız var. Deprem bölgelerinden gelen görüntüler
adeta kıyametten arta kalan görüntüleri andırıyor. Milletçe bunları da aşacağız
inşallah.
Kahramanmaraş’ta bir görüntü var ki,
hüngür hüngür ağlıyorum. Bir baba enkaz altında can veren on beş yaşındaki
kızının elini tutmuş bırakmıyor. Hal dili her şeyi anlatıyor. Ölüm karşısındaki
çaresizlik böyle bir şey olsa gerek. Rabbimiz, böyle bir acıyı bize bir daha yaşatmasın…
Milletçe acıların en büyüğünü yaşadığımız
böyle bir dönemde fitne boş durmuyor. Halk kendi devletine karşı kışkırtılıyor
ve neredeyse ‘depremi Erdoğan yaptı’ diyecekler. Sizin yalan söyleyen diliniz
kurusun. Eskiler, “Bu millet tek
partiden çektiğini Yunan gâvurundan bile çekmedi.” der.
Yaşadığımız bu deprem felaketinden bir
siyasi rant çıkarmak istemek, iktidar ummak hangi ahlaka sığar? Allah, ülkemizi
bu tek parti artıklarının iktidarından korusun. Depremden daha yakıcı ve
yıkıcı oluyorlar.
Devlet ta başından deprem
bölgesindeydi. Bakanlarıyla tüm kurum ve kuruluşları ile deprem bölgesinde gece
gündüz canhıraş çalışıyor. Millet orda, devlet bütün organlarıyla orda. AFAD,
Kızılay, STK’lar orda ve insanüstü bir çaba gösteriliyor, yaralar sarılıyor.
Sen gel bunları görme!
Bu gerçeğe rağmen; Ana muhalefet lideri
koru halinde, medyası, yazarları, sosyal medya trolleri ile devleti, Erdoğan’ı
suçlu ve hedef gösteriyor. Ya, bu bir doğal felakettir. Biz Allah’a inancı
olanlar bunu böyle kabul ediyoruz.
Yıllarca yalan söylemekten, iftira
atmaktan, elinize güç ve kuvvet geçtiğinde halka zulmetmekten hiç yorulmadınız
mı? Ey insaf, ey merhamet neden bu zihniyet sahiplerinde yoksun?
Ya şu, ‘Memleket’ ve ‘Zafer’ adlı
parti görünümlülere ne dersiniz?
Milletimizin can derdine düştüğü bir
ortamda tahripkâr ve sorumsuz, sokak ağzı ve kabadayı jargonuyla devleti
suçlamak ne anlama geliyor? Hani siz devleti düşünüyordunuz? Bu zor zamanda
birlik olmayacaksak ya ne zaman olacağız. Devlet ve milletimizin menfaati bunu gerektirmiyor
mu?
Farkında mısınız, bilerek veya
bilmeyerek verilmek istenen görüntü şu; milletimiz tahrik edilip isyana
çağrılıyor. Yapmayın, bu kadar acımasız olmayın. Bugün birlik olmayacaksak
ya ne zaman olacağız?
M. İnce, deprem bölgesine gece gidiyor
çünkü gündüz gitse halktan tepki alacak. “Görüyorsunuz, burada devlet yok,
asker yok, çorba yok.” diyerek devleti suçluyor. Oysa kafasını bir çevirip
baksa devletimizin orda olduğunu görecekti.
Yeter ki Erdoğan gitsin, Türkiye
batmış çıkmış bunların umurunda bile değil. Anadolu insanının ağzında bir söz
var: “Yanlışlar elbette hepimiz için.
Fakat doğru insana yanlış yapmak basit insanlar için.”
Evet, bu zihniyetin kalplerindeki
kin ve öfke dillerindekinden kat be kat fazla. Bunlardan biri de Merdan
Yanardağ. Felakete maruz kalan bölgelerdekiler için bakın ne diyor:
“Bunlara söyledik. Buralar dindar bölgeler. İnsanlar bile bile bu gerici
partilere oy vermeye devam ettiler. Hangi gerekçe cezalandırmış olabilir ki
Tanrı?”
Diyemedim, dilimin ucuna gelen her
ne olduğunu biliyorum. Ahlakımı bozmaya gerek yok diyorum. Ağzıma geleni
saklı tutuyorum şimdilik, Anadolu insanının tabiri ile yetiniyorum.
“Bunların yaptığını gâvur bile yapmaz.”
Acaba diyorum, devletin aciz
gösterilmesiyle Türkiye’nin bir dış müdahaleye açlık hale getirilmesi gibi bir
plan mı yapılıyor?
Bir soru daha, ABD’nin onlarca askeri
üssü Yunanistan’da niye var?