Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ekim 2022

​Türkiye Asrı

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan açıklamasında, önümüzdeki yıl hep birlikte coşkuyla kutlayacağımız Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100. yılına atıfla “2023’te milletimizin huzuruna yeni bir sözle çıkıyoruz. Bu söz, ülkemize bugüne kadar kazandırdığımız eser ve hizmetlerin üzerine ‘Türkiye Yüzyılı’ inşa etme sözüdür.” dedi.İşaret ve hedef, aydınlık ufuklaradoğrudur.

Esasen bu muazzam yüzyıl çoktan başlamıştır. Miladı da 2000 yılıdır. Asrın başında Türkiye, yeni bir idareye kavuştu. Millet-Devlet tam manasıyla kucaklaştı. Engellemelere, çelme takmalara, ayak oyunlarına rağmen sendelemedik. Darbe teşebbüsleri milletimiz, devletimiz, ordumuz ve emniyetimiz tarafından püskürtüldü. Dış mihrakların türlü haince oyunu bozuldu. Bize kastedenler okkalı bir şamar yedi. Bunları hep gördük yaşadık.

Hayaller gerçek oldu: Ayasofya ibadete açıldı. Büyük mabedimiz müminlerle dolup taştı. Çamlıca’ya, Taksim’e ve binlerce yere camiler inşa edildi. Vakıf eserlerimize sahip çıkıldı. Medreselere, sebillere, hazirelere, hanlara, hamamlara ecdadımızdan miras kalan tarihî eserlere sahip çıkılıyor.

Türkiye Asrı’nın en mühim tezahürünü dış siyasette görüyoruz. Türk dünyasıyla yürekten kucaklaşıyoruz. Kardeşliğimiz pekişiyor. İslam dünyasında dindaşlarımızla muhabbetimiz ziyadeleşiyor. Cenabı Allah’ın “Müminler kardeştir.” emrine uygun olarak Müslümanlar arasında birlik-beraberlik ruhu canlanıyor. “Mavi Vatan” kavramı, bize ümit oldu, düşmanlarımıza korku saldı.

Ben bu muhteşem gelişmelerin tezahürlerini kültür sanat dünyasında da görüyorum. Son 20 yılda âdeta üzerine ölü toprağı serpilenler yeniden dirildi, gelenekli ve modern sanatlarımız canlandı, sanatkârlarımıza değer verildi. Bir kenarda unutulmuş mütefekkirlerimiz eserleri ve hizmetleriyle gündeme geldi. Değerlerimiz, vakıflar, dernekler, belediyeler sayesinde küllerinden yeniden doğdu. “Sükût suikasti”na uğratılan yazarlarımız hatırlandı. Eserleri yeniden basıldı, okundu ve ilgi gördü, ardındandünya dillerine tercüme edildi.

Edebiyat dünyasında sahada olan biri olarak güzel gelişmelerigörüyorum. 15 yıldan beri İstanbul’da ve civar illerde “Yazı Editörlük ve Medya Kursu”nu veriyorum. Bu derslere edebiyat öğretmenleri ve öğrencileri, emekliler, gençler, orta yaşlılar ve yazmaya meraklı pek çok insanımız katılıyor. 1000’den fazla kursiyerimizden 100’ü kitap yayımladı. Bazıları ikinci, üçüncü dosyasını hazırlıyor. Bir kısmı yayın dünyasında, medyada görev alıp çalışmaya başladı.

Kültürel faaliyetlerin devamında birçok belediyenin katkısı var. Halkın isteğine uygun olarak farklı alanlarda kurslar açan belediyeler, unutulmayacak hizmetlere imza atıyor. Bu hayırlı kuruluşlardan biri de Bursa Büyükşehir Belediyesi’dir. “Osmanlı’nın İlk Başkenti” özelliğini taşıyan güzel Bursa’mız, senelerdir kültür-sanatla hemhâl. Camiler, türbeler ve tarihî eserler mekânı şehrimize yakışan da budur. Şüphesiz bu kıymetli faaliyetlerin tahakkuku, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın gayreti ve sahiplenmesiyle mümkün oluyor. Kültür sanat dünyasını bilen iyi ve ehil ekibi, işbaşında tutuyor. Belediyenin sitesini ziyaret ettiğinizde sözlerime hak vereceksiniz. Birbirinden değerli kültürel faaliyetler ve sanat hizmetleri, gözümüzü ve gönlümüzü ısıtıyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Bursa Edebiyat ve Yazı Kampı” pazartesi günü başladı. Karacaali Gençlik Kampı’nda gerçekleşen programda yazarlar gençlerimize hitap ediyor, bilgi ve birikimlerini aktarıyorlar. Ben de dün bu mekânda gençlerimize “Edebî Türler”ianlattım. Yazı Masası kitabımdaki 43 türü özetledim. Bu türleri anlatırken zaman zaman hatıralarımı da paylaştım. Gençler büyük bir dikkat ve heyecanla dinlediler. Çok güzel, anlamlı ve zekice sorular yönelttiler. Ben de bu suallere cevap vermeye çalıştım.

Gençlerimizi gördükçe ümidim, şevkim artıyor. Bazı çevrelerin kasıtlı olarak gençleri hedef alması boşuna değildir. Hâlbuki büyüklerimiz bütün ömürlerini bu gençlerimiz için harcamıştı. Bediüzzaman’ın “Nesl-i Cedid”i, Necip Fazıl’ın “Büyük Doğu Nesli”, Nurettin Topçu’nun “Anadolu Nesli”, Sezai Karakoç’un “Diriliş Nesli” işte bu kutlu nesildir. Bu imanlı yiğit gençler, 15 Temmuz ihanetinde FETÖ hainlerinin gaspettiği tanklara karşı canlarıyla direndiler. Şehit düştüler, gazi oldular ama bu cennet vatanımızı emperyalistlere teslim etmediler. Dolayısıyla gençlerden bahsederken dikkat etmek gerek. Ben gençleri karalayanları görünce anında laflarını ağızlarına tıkıyorum ve gerçeği söylüyorum. Bizim mübarek, iyi niyetli, güzel düşünceli ve geleceğe ümitle koşan ideal bir gençliğimiz vardır. İşte bu gençlik inşallah Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği “Türkiye Yüzyılı”nı inşa edecektir. Bu çağa, İslam dünyasını, Türk âlemini ve mazlumları arkasına alan Türkiye mührünü vuracaktır. Buhranlarla sarsılan ihtiyar dünya da bu ulvi hamleye muhtaçtır. Zira başka çare yok!