Türkiye Asrı
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan açıklamasında,
önümüzdeki yıl hep birlikte coşkuyla kutlayacağımız Cumhuriyet’imizin
kuruluşunun 100. yılına atıfla “2023’te milletimizin huzuruna yeni bir sözle
çıkıyoruz. Bu söz, ülkemize bugüne kadar kazandırdığımız eser ve hizmetlerin
üzerine ‘Türkiye Yüzyılı’ inşa etme sözüdür.” dedi.İşaret ve hedef, aydınlık
ufuklaradoğrudur.
Esasen bu muazzam yüzyıl çoktan başlamıştır. Miladı
da 2000 yılıdır. Asrın başında Türkiye, yeni bir idareye kavuştu. Millet-Devlet
tam manasıyla kucaklaştı. Engellemelere, çelme takmalara, ayak oyunlarına
rağmen sendelemedik. Darbe teşebbüsleri milletimiz, devletimiz, ordumuz ve
emniyetimiz tarafından püskürtüldü. Dış mihrakların türlü haince oyunu bozuldu.
Bize kastedenler okkalı bir şamar yedi. Bunları hep gördük yaşadık.
Hayaller gerçek oldu: Ayasofya ibadete açıldı. Büyük
mabedimiz müminlerle dolup taştı. Çamlıca’ya, Taksim’e ve binlerce yere camiler
inşa edildi. Vakıf eserlerimize sahip çıkıldı. Medreselere, sebillere,
hazirelere, hanlara, hamamlara ecdadımızdan miras kalan tarihî eserlere sahip
çıkılıyor.
Türkiye Asrı’nın en mühim tezahürünü dış siyasette
görüyoruz. Türk dünyasıyla yürekten kucaklaşıyoruz. Kardeşliğimiz pekişiyor. İslam
dünyasında dindaşlarımızla muhabbetimiz ziyadeleşiyor. Cenabı Allah’ın
“Müminler kardeştir.” emrine uygun olarak Müslümanlar arasında birlik-beraberlik
ruhu canlanıyor. “Mavi Vatan” kavramı, bize ümit oldu, düşmanlarımıza korku saldı.
Ben bu muhteşem gelişmelerin tezahürlerini kültür
sanat dünyasında da görüyorum. Son 20 yılda âdeta üzerine ölü toprağı serpilenler
yeniden dirildi, gelenekli ve modern sanatlarımız canlandı, sanatkârlarımıza
değer verildi. Bir kenarda unutulmuş mütefekkirlerimiz eserleri ve
hizmetleriyle gündeme geldi. Değerlerimiz, vakıflar, dernekler, belediyeler sayesinde
küllerinden yeniden doğdu. “Sükût suikasti”na uğratılan yazarlarımız hatırlandı.
Eserleri yeniden basıldı, okundu ve ilgi gördü, ardındandünya dillerine tercüme
edildi.
Edebiyat dünyasında sahada olan biri olarak güzel
gelişmelerigörüyorum. 15 yıldan beri İstanbul’da ve civar illerde “Yazı
Editörlük ve Medya Kursu”nu veriyorum. Bu derslere edebiyat öğretmenleri ve
öğrencileri, emekliler, gençler, orta yaşlılar ve yazmaya meraklı pek çok insanımız
katılıyor. 1000’den fazla kursiyerimizden 100’ü kitap yayımladı. Bazıları ikinci,
üçüncü dosyasını hazırlıyor. Bir kısmı yayın dünyasında, medyada görev alıp çalışmaya
başladı.
Kültürel faaliyetlerin devamında birçok belediyenin
katkısı var. Halkın isteğine uygun olarak farklı alanlarda kurslar açan
belediyeler, unutulmayacak hizmetlere imza atıyor. Bu hayırlı kuruluşlardan
biri de Bursa Büyükşehir Belediyesi’dir. “Osmanlı’nın İlk Başkenti” özelliğini
taşıyan güzel Bursa’mız, senelerdir kültür-sanatla hemhâl. Camiler, türbeler ve
tarihî eserler mekânı şehrimize yakışan da budur. Şüphesiz bu kıymetli
faaliyetlerin tahakkuku, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın
gayreti ve sahiplenmesiyle mümkün oluyor. Kültür sanat dünyasını bilen iyi ve
ehil ekibi, işbaşında tutuyor. Belediyenin sitesini ziyaret ettiğinizde
sözlerime hak vereceksiniz. Birbirinden değerli kültürel faaliyetler ve sanat
hizmetleri, gözümüzü ve gönlümüzü ısıtıyor.
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen
“Bursa Edebiyat ve Yazı Kampı” pazartesi günü başladı. Karacaali Gençlik
Kampı’nda gerçekleşen programda yazarlar gençlerimize hitap ediyor, bilgi ve
birikimlerini aktarıyorlar. Ben de dün bu mekânda gençlerimize “Edebî Türler”ianlattım.
Yazı Masası kitabımdaki 43 türü
özetledim. Bu türleri anlatırken zaman zaman hatıralarımı da paylaştım. Gençler
büyük bir dikkat ve heyecanla dinlediler. Çok güzel, anlamlı ve zekice sorular
yönelttiler. Ben de bu suallere cevap vermeye çalıştım.
Gençlerimizi gördükçe ümidim, şevkim artıyor. Bazı
çevrelerin kasıtlı olarak gençleri hedef alması boşuna değildir. Hâlbuki
büyüklerimiz bütün ömürlerini bu gençlerimiz için harcamıştı. Bediüzzaman’ın
“Nesl-i Cedid”i, Necip Fazıl’ın “Büyük Doğu Nesli”, Nurettin Topçu’nun “Anadolu
Nesli”, Sezai Karakoç’un “Diriliş Nesli” işte bu kutlu nesildir. Bu imanlı yiğit
gençler, 15 Temmuz ihanetinde FETÖ hainlerinin gaspettiği tanklara karşı canlarıyla
direndiler. Şehit düştüler, gazi oldular ama bu cennet vatanımızı
emperyalistlere teslim etmediler. Dolayısıyla gençlerden bahsederken dikkat
etmek gerek. Ben gençleri karalayanları görünce anında laflarını ağızlarına tıkıyorum
ve gerçeği söylüyorum. Bizim mübarek, iyi niyetli, güzel düşünceli ve geleceğe
ümitle koşan ideal bir gençliğimiz vardır. İşte bu gençlik inşallah Cumhurbaşkanımızın
işaret ettiği “Türkiye Yüzyılı”nı inşa edecektir. Bu çağa, İslam dünyasını,
Türk âlemini ve mazlumları arkasına alan Türkiye mührünü vuracaktır. Buhranlarla
sarsılan ihtiyar dünya da bu ulvi hamleye muhtaçtır. Zira başka çare yok!