Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.98
Gram Altın
3000.54
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Eylül 2023

​Türkiyat'ın kurucusu Mehmet Fuad Köprülü

Türkiye’de Türkiyat’ın kurucusu kabul edilen Mehmet Fuad Köprülü’nün bütün eserleri Alfa Yayınları tarafından kültür hayatımıza kazandırıldı.

Edebiyat Fakültesi’nde derslerimize giren hemen hemen bütün hocalarımız, ilk derslerinde Mehmet Fuad Köprülü’nün Türklük bilimi olarak bilinen Türkiyat (Türkoloji)’a yaptığı büyük hizmetlerinden bahsederlerdi. Modern tarihçiliğimizin öncüsü de olan, adı Türkiyat ile özdeşmiş bulunan büyük ilim adamı Ord. Prof. Mehmet Fuad Köprülü, 4 Aralık 1890 tarihinde doğdu, 28 Haziran 1966 tarihinde vefat etti. Mezarı, Çemberlitaş’ta Köprülü Medresesi’nin haziresindeki aile kabristanındadır. Türkiyat’ın kurucusu ve yaşatıcısı olarak bilinen ilim adamımızın seçkin eserleri, her zaman en mühim kaynaklar arasında sayılmıştır.

Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın soyundan gelen, daha çok ilmî çalışmaları ile temayüz eden, daha sonra girdiği siyaset dünyasında devlet adamı vasfıyla tanınan tarihçi, hoca, edebiyat tarihçisi, edebiyatçı, yazar, folklor araştırmacısı ve şair Mehmet Fuad Köprülü’nün bütün eserleri Alfa Basım Yayım tarafından külliyat olarak yayımlandı.

Türkolojinin Kurucusu

Çok yönlü kimliğiyle tanınan ve çok genç yaşta profesör olarak üniversiteye intisap eden Köprülü, modern Türk edebiyatı tarihinin de ilk müelliflerindendir. Türkiye’de edebiyatçıların ve tarihçilerin, çalışmalarına ve emeğine en çok saygı duyduğu ilim adamlarındandır. 76 yıllık ömrünün 60 seneye yakınını devamlı olarak yazmakla geçirdi. Arkasında 1500’ün üzerinde makale ve çok sayıda kitap bıraktı. Müderris olduktan sonra kendisini tamamıyla ilmî çalışmalara hasreden Köprülü, “Türk Edebiyatı Tarihinde Usul” isimli mühim makalesiyle Türk edebiyatı tarihinin ilmî bir bakışla nasıl yazılabileceğinin temel esaslarını ortaya koydu. Ve İlk olarak kendisi buna örnek olacak şekilde Türk Edebiyatı Tarihi’ni yazdı. Türkiye’yi yurtdışında hakkıyla temsil eden ilk ilim adamlarımızdan olan Köprülü, Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar gibi muhteşem bir eseri kütüphanelerimize kazandırdı. Bu mümtaz âlimin üstün değeri, şüphesiz her geçen gün biraz daha iyi anlaşılıyor.

Edebiyat Tarihçiliğinin Babası

Türkiye’de edebiyat tarihçiliğinin Cumhuriyet devrindeki babası kabul edilen Köprülü, modern tarihçiliğin de bizdeki ilk temsilcilerindendir. Şu notu düşmek lazım. Köprülü ön ismini az kullananlardandır. Dolayısıyla kendisinden umumiyetle “Fuad Köprülü” şeklinde bahsedilmiş, ön ismi ‘Mehmet’ çok az kullanılmıştır. Köprülü hakikaten büyük bir âlim. Şüphesiz ona bu pâyenin verilmesinde, ilim çevrelerinin çok takdir ettiği Türk Edebiyatı Tarihi isimli misilsiz eserinin rolü büyük. Bu eserde, Orhun yazıtları, Uygur alfabesi ve millî destanlarla birlikte Türk edebiyatının İslamiyet öncesi dönemi etraflıca incelenmiştir. Karahanlı ve Selçuklu dönemindeki halk edebiyatı tetkik edilmiş, Çağatay edebiyatı ve tasavvuf metinlerinin nasıl iç içe girdiği ve kaynaştığı gösterilmiştir. Bu eseriyle, çağdaşları olan edebiyat tarihçileri için geniş bir ufuk açan Köprülü’nün kitabında şu bölümler bulunuyor: “İslâmiyet’ten Evvel Türkler ve Medeniyetler”, “Millî Türk Destanı”, “İlk Şiirler ve İlk Şairler”, “İslam Medeniyeti ve Türkler”, “İslami Edebiyata Umumi Bir Bakış”, “İslami Edebiyatta Tasavvuf Tesirleri”, “Karahanlılar Devrinde Türk Edebiyatı”, “Selçuklular Devrinde Türk Edebiyatı”, “XIII. Yüzyılda Anadolu’da Türk Edebiyatı”.

Türk Edebiyatı Tarihi

Çok değerli bilgileri ihtiva eden Türk Edebiyatı Tarihi, Türkiye’de yaygınlaşan edebiyat fakültelerinde ders kitabı olarak okutulmalıdır. Seda Çakmakcıoğlu Şan’ın yayıma hazırladığı Köprülü dizisinin ikinci kitabı Wılhelm Barthold’un İslâm Medeniyeti Tarihi isimli eseridir. Bu da İslâm medeniyeti hakkında araştırma yapacaklar için mühim bilgiler ihtiva ediyor. Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri ise külliyatın üçüncü kitabı olarak günışığına çıktı. Başta Köprülü’nün, 12 sayfalık giriş yazısı var. Köprülü, neşredilmesinin ardından Avrupalı tarihçiler arasında büyük yankı uyandıran bu eserinde, sağlam bir tarih yöntemine dayanarak, Beylerbeyilik, kadıaskerlik, defterdarlık, kaptanpaşalık, vergi, tımar ve ordu sistemleri gibi Osmanlı devletinin temel kurumlarını ve bürokrasi unsurlarını tek tek inceleyerek Osmanlı müesseselerinin Bizans kuruluşlarının taklidi olmayıp, kendi geleneği içinde geliştiğini gösteriyor.

Bu eserin benim için ayrıca nostaljik bir kıymeti de bulunuyor. 1980’lerde Edebiyat Fakültesi’nde okurken Sahaflar Çarşısı’na dadanır, kitap satın alır, okurduk. Dünya tatlısı sahaf Necati (Alpas) amcadan aldığım ilk kitap da Köprülü’nün Türk Edebiyatı Tarihi idi. Necati amcanın, kitap yığınlarından oluşan o küçük dükkânında eseri alttan bir anda çıkarıp bana uzattığı sahneyi asla unutamıyorum. Örnek sahaf Necati amcanın şu sözleri ise sahaflar tarihine geçecek inci gibi sözlerdir: “Evladım, talebesin, zararı yok, şimdi paran yoksa sen yine kitabı al, ücretini sonra getirirsin.” Gönlü zengin, cömert büyüğümü rahmetle, minnetle anıyorum.

Fuad Köprülü Türk Edebiyatı Tarihi ile tanınır ama yine ALFA tarafından neşredilen şu eserleri de her biri ayrı değerde olan kaynak kitaplardır ve meraklılarınca okunmalıdır: Anadolu’da İslamiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Türk Edebiyatı Ders Notları, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, Edebiyat Araştırmaları I, Edebiyat Araştırmaları II, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, İslâm ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi, Hanedanlar, İnsanlar ve Yerler, İslam Medeniyeti Tarihi (Wılhelm Barthold).

Dopdolu Bir Hayat

Köprülü Ailesinden olan Fuad Köprülü, 4 Aralık 1890 tarihinde İstanbul’da doğdu, 28 Haziran 1966 tarihinde burada vefat etti. 1913 yılında, henüz 23 yaşındayken, İstanbul Dârülfünun’u Türk Edebiyatı Tarihi Müderrisliği’ne getirildi yani profesör oldu. 1923’te Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na seçildi. Ertesi sene bir süre Maarif Vekâleti Müsteşarlığı görevini üstlenmesinin ardından Türkiyat Enstitüsü’nün müdürü oldu. Yurtdışında da çeşitli görevleri yerine getiren Köprülü, 1934’te dekan iken Kars milletvekilliğine seçildi. Ankara’daki Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Mektebi’nde dersler verdi. 1941 yılına kadar milletvekilli ile hocalığı bir arada yürüten Köprülü, bu tarihten sonra siyaseti seçti. Kurucuları arasında olduğu Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara geçmesi üzerine, Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı) oldu, bu görevini 1956 Mayıs’ına kadar devam etti. On yıl sonra da hayata veda etti.

“Saadet Nedir?”

Rahmetli edebiyatçı yazar Osman Akkuşak büyüğüm, yıllar önce Köprülü ile bir mülakat yapmış. Köprülü, Akkuşak’ın, “Saadeti tarif eder misiniz?” şeklindeki sorusuna şu cevabı vermiş: “Bu, herkese göre değişir; bazısı, vazifeyi yapmakta bulur. Bazısı saadeti, işin alayında, eğlencesinde bulur. Mühim olan nokta, insanların kavli ile fiillerinin birbirini tutması lâzım geldiğidir. Böyle olmayan adamlara sahtekâr denir. Bu çeşit adamlar hiç rahat olmazlar. Bir de, kabiliyetleri olmadığı halde çok muhteris olanlar rahat yüzü görmezler. Yükselmek ister, başaramaz ve mustarip olurlar. Başarının sırrı planlı harekettir.” İnşallah Akkuşak büyüğümüzün çok kıymetli olan eski röportajları kitap olarak yayımlanır, biz de onları okur istifade ederiz. Köprülü Külliyatı’nı ilim dünyasına armağan eden Alfa Yayınları’nın yöneticilerini kutluyorum. Dünya çapındaki özge bilgemizin bütün eserleri okunmalı ve üstünde düşünülmelidir.

O genç yaşlarda öğrendiği Fransızca ile Batı’yı yakından tanımış, daha sonra öğrendiği Arapça ve Farsça ile de kendi kültürünün esaslarına vakıf olmuştur. Bu iki şark lisanına hâkim olan Köprülü, yazma eserlere vukufiyetiyle de öne çıkmıştır. Ayağı yere sağlam basan bir ilim adamı olarak, komplekslerden arınmış bir âlim olarak bereketli bir çalışma hayatı yaşamıştır.

Batılı oryantalistlere karşı tavır koyan, muhteşem medeniyetimizin farkında ve şuurunda olan, yerli ve millî bir ilim anlayışı ile Türk diline, edebiyatına, folkloruna büyük hizmetlerde bulunan Köprülü’nün açtığı bu yolda bugün ilim adamlarımız azimle yürümeye devam ediyor. Köprülü’nün vefatından sonra Ankara’da bir anma töreni düzenlenir. Bu merasimde konuşan, Köprülü Mektebi’nin ilk doktora talebesi ve asistanı olan büyük tarihçimiz Prof. Dr. Osman Turan şöyle der: “Bir ilim abidesi göçtü, bir fikir kahramanı çöktü. Ancak Türkiye'de ilim alanında artık bir Köprülü Mektebi kurulmuştur.” Halil İnalcık, Abdülbaki Gölpınarlı, Nihad Sâmi Banarlı, Orhan Şaik Gökyay, Fevziye Abdullah Tansel gibi şahsiyetlerin de hocası olan Köprülü’yü rahmetle yâd ediyorum.