Türkiyat'ın kurucusu Mehmet Fuad Köprülü
Türkiye’de Türkiyat’ın kurucusu kabul edilen Mehmet Fuad Köprülü’nün bütün eserleri Alfa Yayınları tarafından kültür hayatımıza kazandırıldı.
Edebiyat Fakültesi’nde derslerimize giren hemen hemen
bütün hocalarımız, ilk derslerinde Mehmet Fuad Köprülü’nün Türklük bilimi
olarak bilinen Türkiyat (Türkoloji)’a yaptığı büyük hizmetlerinden
bahsederlerdi. Modern tarihçiliğimizin öncüsü de olan, adı Türkiyat ile
özdeşmiş bulunan büyük ilim adamı Ord. Prof. Mehmet Fuad Köprülü, 4 Aralık 1890
tarihinde doğdu, 28 Haziran 1966 tarihinde vefat etti. Mezarı, Çemberlitaş’ta
Köprülü Medresesi’nin haziresindeki aile kabristanındadır. Türkiyat’ın kurucusu
ve yaşatıcısı olarak bilinen ilim adamımızın seçkin eserleri, her zaman en
mühim kaynaklar arasında sayılmıştır.
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın soyundan gelen, daha
çok ilmî çalışmaları ile temayüz eden, daha sonra girdiği siyaset dünyasında
devlet adamı vasfıyla tanınan tarihçi, hoca, edebiyat tarihçisi, edebiyatçı,
yazar, folklor araştırmacısı ve şair Mehmet Fuad Köprülü’nün bütün eserleri
Alfa Basım Yayım tarafından külliyat olarak yayımlandı.
Türkolojinin
Kurucusu
Çok yönlü kimliğiyle tanınan ve çok genç yaşta
profesör olarak üniversiteye intisap eden Köprülü, modern Türk edebiyatı
tarihinin de ilk müelliflerindendir. Türkiye’de edebiyatçıların ve
tarihçilerin, çalışmalarına ve emeğine en çok saygı duyduğu ilim
adamlarındandır. 76 yıllık ömrünün 60 seneye yakınını devamlı olarak yazmakla
geçirdi. Arkasında 1500’ün üzerinde makale ve çok sayıda kitap bıraktı. Müderris olduktan sonra kendisini tamamıyla ilmî
çalışmalara hasreden Köprülü, “Türk Edebiyatı Tarihinde Usul” isimli mühim
makalesiyle Türk edebiyatı tarihinin ilmî bir bakışla nasıl yazılabileceğinin temel
esaslarını ortaya koydu. Ve İlk olarak kendisi buna örnek olacak şekilde Türk Edebiyatı Tarihi’ni yazdı.
Türkiye’yi yurtdışında hakkıyla temsil eden ilk ilim adamlarımızdan olan
Köprülü, Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar gibi muhteşem bir eseri
kütüphanelerimize kazandırdı. Bu mümtaz âlimin üstün değeri, şüphesiz her geçen
gün biraz daha iyi anlaşılıyor.
Edebiyat
Tarihçiliğinin Babası
Türkiye’de edebiyat tarihçiliğinin Cumhuriyet
devrindeki babası kabul edilen Köprülü, modern tarihçiliğin de bizdeki ilk
temsilcilerindendir. Şu notu düşmek lazım. Köprülü ön ismini az
kullananlardandır. Dolayısıyla kendisinden umumiyetle “Fuad Köprülü” şeklinde
bahsedilmiş, ön ismi ‘Mehmet’ çok az kullanılmıştır. Köprülü hakikaten büyük
bir âlim. Şüphesiz ona bu pâyenin verilmesinde, ilim çevrelerinin çok takdir
ettiği Türk Edebiyatı Tarihi isimli misilsiz eserinin rolü büyük.
Bu eserde, Orhun yazıtları, Uygur alfabesi ve millî destanlarla birlikte Türk
edebiyatının İslamiyet öncesi dönemi etraflıca incelenmiştir. Karahanlı ve
Selçuklu dönemindeki halk edebiyatı tetkik edilmiş, Çağatay edebiyatı ve
tasavvuf metinlerinin nasıl iç içe girdiği ve kaynaştığı gösterilmiştir. Bu
eseriyle, çağdaşları olan edebiyat tarihçileri için geniş bir ufuk açan
Köprülü’nün kitabında şu bölümler bulunuyor: “İslâmiyet’ten Evvel Türkler ve Medeniyetler”,
“Millî Türk Destanı”, “İlk Şiirler ve İlk Şairler”, “İslam Medeniyeti ve
Türkler”, “İslami Edebiyata Umumi Bir Bakış”, “İslami Edebiyatta Tasavvuf
Tesirleri”, “Karahanlılar Devrinde Türk Edebiyatı”, “Selçuklular Devrinde Türk
Edebiyatı”, “XIII. Yüzyılda Anadolu’da Türk Edebiyatı”.
Türk
Edebiyatı Tarihi
Çok değerli bilgileri ihtiva eden Türk Edebiyatı Tarihi, Türkiye’de yaygınlaşan edebiyat
fakültelerinde ders kitabı olarak okutulmalıdır. Seda Çakmakcıoğlu Şan’ın
yayıma hazırladığı Köprülü dizisinin ikinci kitabı Wılhelm Barthold’un İslâm Medeniyeti Tarihi isimli eseridir. Bu da İslâm
medeniyeti hakkında araştırma yapacaklar için mühim bilgiler ihtiva ediyor. Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri ise külliyatın üçüncü kitabı olarak
günışığına çıktı. Başta Köprülü’nün, 12 sayfalık giriş yazısı var. Köprülü,
neşredilmesinin ardından Avrupalı tarihçiler arasında büyük yankı uyandıran bu
eserinde, sağlam bir tarih yöntemine dayanarak, Beylerbeyilik, kadıaskerlik,
defterdarlık, kaptanpaşalık, vergi, tımar ve ordu sistemleri gibi Osmanlı
devletinin temel kurumlarını ve bürokrasi unsurlarını tek tek inceleyerek
Osmanlı müesseselerinin Bizans kuruluşlarının taklidi olmayıp, kendi geleneği
içinde geliştiğini gösteriyor.
Bu eserin benim için ayrıca nostaljik bir kıymeti de
bulunuyor. 1980’lerde Edebiyat Fakültesi’nde okurken Sahaflar Çarşısı’na
dadanır, kitap satın alır, okurduk. Dünya tatlısı sahaf Necati (Alpas) amcadan
aldığım ilk kitap da Köprülü’nün Türk
Edebiyatı Tarihi idi. Necati amcanın, kitap yığınlarından oluşan o küçük
dükkânında eseri alttan bir anda çıkarıp bana uzattığı sahneyi asla
unutamıyorum. Örnek sahaf Necati amcanın şu sözleri ise sahaflar tarihine
geçecek inci gibi sözlerdir: “Evladım, talebesin, zararı yok, şimdi paran yoksa
sen yine kitabı al, ücretini sonra getirirsin.” Gönlü zengin, cömert büyüğümü
rahmetle, minnetle anıyorum.
Fuad Köprülü Türk
Edebiyatı Tarihi ile tanınır ama yine ALFA tarafından neşredilen şu
eserleri de her biri ayrı değerde olan kaynak kitaplardır ve meraklılarınca
okunmalıdır: Anadolu’da İslamiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Türk
Edebiyatı Ders Notları, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri,
Edebiyat Araştırmaları I, Edebiyat Araştırmaları II, Türk Edebiyatında İlk
Mutasavvıflar, İslâm ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi,
Hanedanlar, İnsanlar ve Yerler, İslam Medeniyeti Tarihi (Wılhelm Barthold).
Dopdolu Bir
Hayat
Köprülü Ailesinden olan Fuad Köprülü, 4 Aralık 1890
tarihinde İstanbul’da doğdu, 28 Haziran 1966 tarihinde burada vefat etti. 1913
yılında, henüz 23 yaşındayken, İstanbul Dârülfünun’u Türk Edebiyatı Tarihi
Müderrisliği’ne getirildi yani profesör oldu. 1923’te Edebiyat Fakültesi
Dekanlığı’na seçildi. Ertesi sene bir süre Maarif Vekâleti Müsteşarlığı
görevini üstlenmesinin ardından Türkiyat Enstitüsü’nün müdürü oldu. Yurtdışında
da çeşitli görevleri yerine getiren Köprülü, 1934’te dekan iken Kars
milletvekilliğine seçildi. Ankara’daki Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi ve
Siyasal Bilgiler Mektebi’nde dersler verdi. 1941 yılına kadar milletvekilli ile
hocalığı bir arada yürüten Köprülü, bu tarihten sonra siyaseti seçti.
Kurucuları arasında olduğu Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara geçmesi üzerine,
Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı) oldu, bu görevini 1956 Mayıs’ına kadar devam
etti. On yıl sonra da hayata veda etti.
“Saadet
Nedir?”
Rahmetli
edebiyatçı yazar Osman Akkuşak büyüğüm, yıllar önce Köprülü ile bir mülakat
yapmış. Köprülü, Akkuşak’ın, “Saadeti tarif eder misiniz?” şeklindeki sorusuna
şu cevabı vermiş: “Bu, herkese göre değişir; bazısı, vazifeyi yapmakta bulur.
Bazısı saadeti, işin alayında, eğlencesinde bulur. Mühim olan nokta, insanların
kavli ile fiillerinin birbirini tutması lâzım geldiğidir. Böyle olmayan
adamlara sahtekâr denir. Bu çeşit adamlar hiç rahat olmazlar. Bir de,
kabiliyetleri olmadığı halde çok muhteris olanlar rahat yüzü görmezler.
Yükselmek ister, başaramaz ve mustarip olurlar. Başarının sırrı planlı
harekettir.” İnşallah Akkuşak büyüğümüzün çok kıymetli olan eski röportajları kitap
olarak yayımlanır, biz de onları okur istifade ederiz. Köprülü Külliyatı’nı
ilim dünyasına armağan eden Alfa Yayınları’nın yöneticilerini kutluyorum. Dünya
çapındaki özge bilgemizin bütün eserleri okunmalı ve üstünde düşünülmelidir.
O genç yaşlarda öğrendiği Fransızca ile Batı’yı
yakından tanımış, daha sonra öğrendiği Arapça ve Farsça ile de kendi kültürünün
esaslarına vakıf olmuştur. Bu iki şark lisanına hâkim olan Köprülü, yazma
eserlere vukufiyetiyle de öne çıkmıştır. Ayağı yere sağlam basan bir ilim adamı
olarak, komplekslerden arınmış bir âlim olarak bereketli bir çalışma hayatı
yaşamıştır.
Batılı oryantalistlere karşı tavır koyan, muhteşem
medeniyetimizin farkında ve şuurunda olan, yerli ve millî bir ilim anlayışı ile
Türk diline, edebiyatına, folkloruna büyük hizmetlerde bulunan Köprülü’nün
açtığı bu yolda bugün ilim adamlarımız azimle yürümeye devam ediyor.
Köprülü’nün vefatından sonra Ankara’da bir anma töreni düzenlenir. Bu merasimde
konuşan, Köprülü Mektebi’nin ilk doktora talebesi ve asistanı olan büyük
tarihçimiz Prof. Dr. Osman Turan şöyle der: “Bir ilim abidesi göçtü,
bir fikir kahramanı çöktü. Ancak Türkiye'de ilim alanında artık bir Köprülü
Mektebi kurulmuştur.” Halil İnalcık, Abdülbaki Gölpınarlı, Nihad Sâmi Banarlı, Orhan
Şaik Gökyay, Fevziye Abdullah Tansel gibi şahsiyetlerin de hocası olan
Köprülü’yü rahmetle yâd ediyorum.