Türk Zelenski
Değerli okurlarım, bu benzetmeyi daha önceki makalelerimde de kullanmıştım. İnsan haddini bildiğinde aslında birçok zaafını bir şekilde kontrol eder ve olur olmaz yerlerde de rezil rüsva olmaz.
İBB’nin çapsız muhteris ve hadsiz başkanının yerel seçim
sathı mailine girdiğimiz bu günlerde konuştukları ile dakika bir gol bir misali
kalesine gol atacağının ilk işreti katıldığı bir televizyon programında verdi.
İletişim derslerinde öğrencilerime beden dili duruşundan ve
beden dilinden bahsederken, bu dilin önemini sözden kat be kat daha tesirli
olan etkisinin olduğunu vurgulayarak hayat boyu bu dille zirvelere
çıkılabileceğini ama aynı zamanda da zırvalarla rezil olunacağını aktarırdım.
Yakın geçmişten vereceğim bir örnekle demek istediğimi daha
iyi aktarabilirim.
ABD dışişleri bakanının ülkemizi son ziyaretinde karşılanma
protokolünü hatırlayalım. Nasıl karşılandı, basına yansıyan karelerde,
dışişleri bakanımız Fidan’ın beden duruşu ve ülkemizden yollanması sırasında
yansıyan karelerden verilenler bir kitabın konusu olacak kadar fazla ve
saatlerce konuşulacak kadar da çok sayıda mesaj içeriyordu.
Benzer örnekleri sizlerde hatırlarsınız.
İBB başkanının geçtiğimiz 4 yıl içinde İstanbul için yaptığı
cek caklar dışında dişe dokunur bir hizmetinin olmadığını aslında kendi
taraftarları da biliyor. Bu gerçekliğin bilinmesine rağmen PİAR ordusunun
piyasaya sürdüğü yalanlar birçok insanımız tarafından fark edilmeyecek şekilde
makyajlanmış olduğu için normal rutin içinde kör topal gidiyoruz.
İBB’nin bir önceki başkanına sorduğum bir soruya başkanın
verdiği cevap kısa ve öz olarak aynen şöyleydi” İmamoğlu tıkır tıkır işleyen mevcut sisteme çomak sokmazsa 5 yıl
boyunca ciddi bir sorun yaşamadan döneminin tamamlar”
Bu kısa ve öz açıklamadan anlaşılan aslında İstanbul’un
geçmiş dönemlerden gelen çamur, çukur, çöp temizlik su kanalizasyon gibi
sorunları hatta trafik gibi önemli sorunu kısmen de olsa çözümlenmiş.
Gölge edilmez, enkaz edebiyatına sığınılmaz ve tıkır tıkır
işleyen sisteme çomak sokulmasaydı belki bugün yaşadığımız sıkıntılarda
yaşanmazdı.
Geldi gelecek denen depremden vatandaş bu kadar tedirgin
olmazdı.
Ama adam kifayetsiz muhteris, konuştukça batıyor, battıkça
suçluyor, suçladıkça rezil oluyor, rezil oldukça da aklını kullanmak yerine
etrafın üfürükleri ile zevahiri kurtarmaya çalışırken hakikaten kendine yazık
ediyor.
Narsistlik damarı bir insanlık zafiyetidir ve kontrol
edilmezse farkında olunmadan gülünç duruma düşürür insanı. Aklı başında bir
insan “ben İBB başkanıyım, İBB başkanı
gerekirse bir elinde ayı bir elinde güneşi tutar” bu cümle ağzından
çıkarken ki beden dilini hangi kıstasa göre tercüme edebiliriz doğrusu zor bir
soru.
Değerli okurlarım başkan kendinden çok emin.
Taraftarlarının verdiği gaz öyle bir tesir etmiş ki, bu
günden sonra kendine gelmesi de oldukça zor. Bu kafa ile de daha çok kafa göz
yarar ve taraftarları bile bu kadarına katlanamayarak yeter artık der.
Yalan üzerine tez çalışması yapan akademisyenler ve
yalakalar, insanı öyle bir evirir çevirir ki,sonunda şalgamın çorbada kendini
yağ sanması gibi insanda kendini öyle bir görür ve sonunda ben neymişim be abi
diyebilir.
Önümüzdeki günler çok şeylere şahit olacağız.
Cek caklı cafcaflı konuşmaların gerçekleri ile yüzleşerek
yazık etti kendine diyeceğiz.
28 mayıs akşamı televizyonun karşısına geçip kazandık
diyebilen bir kafadan daha neler neler işiteceğiz doğrusu merak konusu.
2019 da hatalarla gidilen bir seçimde şişirilen balonun
patlarken ki halini göreceğiz. Patladıktan sonra da nasıl fosaldığını ve fosaldıktan
sonrada etrafta in cin kalmadığını da göreceğiz.
Olan İstanbul’un kaybettiği yıllara olacak.
İstanbullu daha bir süre zor günlerde yaşamaya devam edecek.
Her şeyin güzel olmadığını, sloganlarla işlerin yolunda
gitmediğini, peynirle laf gemisinin yürümediğini görerek hamaset ticaretinin
bedelini burnumuzdan fitil fitil getirerek ödeyeceğiz.
Tarihin tekerrür etmemesi için hata yapmayalım.
İş bilen kılıç kuşanmışlara emaneti vererek hatalar
zincirinin dişlisi olmayalım derim.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.