Türk Solu: Üstün Alman teknolojisi
TİP Milletvekili Ahmet Şık’ın Batı tarafından fon yağmuruna tutulan Medya scope üzerinden yaptığı yayında kullandığı bazı ifadeleri hepimiz duyduk. Özetle Şık, Ak Parti’nin siyasi bir parti değil bir suç örgütü olduğunu, bu dönem geçtikten sonra kapatılacağını ve tüm üyelerinin “suç örgütüne üye olmak” suçundan yargılanacağını söyledi.
Öncelikle bazıları bunları birer zırva ve mesnetsiz ifadeler gibi görse de, ben bunların dile getirilmesinin önemli olduğunu düşünenlerdenim. Ahmet Şık gibi diyet ödemek zorunda olan maşaların açıktan niyetlerini belli etmesi, Türkiye’deki muhalefet için sağlam bir referans noktası oluşturuyor. Ahmet Şık’ın söylediklerinin tüm muhalefetin ortak amacı ve ideali olmadığını söyleyebilecek kimse var mı? Tüm siyasetlerini yargılamak, tehdit etmek ve hesap sormak üzerine kuran kifayetsiz muhalefetin vadettiği şey zaten bu değil mi? Haliyle Şık’ın söyledikleri (daha önce söyledikleri gibi) malumun ilanından başka bir şey değil.
Şık’ın geçmişte devletin katil olduğunu ve yıkılması gerektiğini söylediği, mevcut hükümetin seçimle gitmeyeceği için sokağa çıkma çağrısı yaptığı, şehrin meydanlarına inip Hugo Boss marka solcu entarisi ile Yassı adacılık oynadığı zamanları hatırlıyorsunuzdur eminim. Alman malı solcu entarisi olur mu demeyin, oluyor. Hem de “üstün Alman teknolojisi” ile uzaktan kumanda edilebiliyorlar.
Alman Yeşiller Partisi’nin bir uzantısı olarak faaliyet gösteren ve Alman İstihbarat Servisi BND ile yakın ilişkisi olan Heinrich Böll Vakfı, 1994 yılında beri ülkemizde faaliyet gösteriyor. Her yıl milyonlarca lira fon ve bağış alan bu vakfın faaliyet alanları çok dikkat çekici. 2014 yılında Gezi ve Türkiye Konferansı ve Vahşi Kürdistan Klişeleri, 2016 yılında Ermeni Soykırımı Sergisi, 2017 yılında Trans Anma Günü gibi etkinlikler düzenleyen Alman vakfı, yine 2014 yılında vakfın başkanının “PKK, terör örgütleri listesinden çıkartılacak” açıklaması ile gündeme gelmişti.
Malum vakfın Türkiye yöneticilerinden bir tanesi Yonca Verdioğlu Şık. Yani Ahmet Şık’ın eşi. Türkiye’de kendini vatanperver solcu olarak tanımlayan birçok figürün beslendiği kaynakların Batılı ülkeler olması asla bir tesadüf değil. Bunun yanı sıra, ulusal menfaat ve çıkarları etkileyebilecek “devlet sırrı” kapsamındaki bilgi ve belgelere erişim hakkı bulunan bir milletvekilinin eşinin Alman istihbaratı ile dolaylı yoldan ilişkisinin olması ise öyle basitçe geçiştirilebilecek bir konu değil.
Kiminin helalleşme kisvesi altında oy devşirmeye çalıştığı, kiminin açıktan tehdit ettiği, kiminin defalarca aksi ispatlanan yalanları ısıtıp servis ettiği, kimininse eline tutuşturulan videolar ile siyaset dizayn edip kahraman olmaya çalıştığı bu topluluğun yapmak istediği şey açık; Türkiye’yi kaosun ve istikrarsızlığın hakim olduğu, başkalarının dudaklarının arasına mahkum ve dışarıdan yönetilebilir bir ülke haline getirmek. Kendilerini bu kadar açık bir şekilde ifade ederken hala “kararsız” kalmak mı? Hiç sanmıyorum.