Türk-İslam Geleneğinde Siyaset Kavramı
Siyaset kelimesi Arapça’dan Türkçe’ye geçen bir kelime olup, bu dilde “siyasa” şeklinde kullanılmaktadır. “S-v-s” ya da “sasa” kökünden gelen siyasa kelimesi; yönetmek, eğitmek, yetiştirmek anlamına gelmekte ve etimolojik olarak İbranice Kitab-ı Mukaddes’teki “At” anlamına gelen “sus” kelimesine bağlanmaktadır. Sus kelimesi ise bedevi toplumlarda atların develerin terbiye edilmesi anlamında kullanılmış, atları tımar eden, yetiştiren ve bakan kimseye de seyis adı verilmiştir. Zebîdî, Tâcü’l-Arûs adlı eserinde “Sistu’r-Raiyye” ifadesini zikretmektedir. Bu ifade, raiyeyi sevk ettim/ yönettim/idare ettim gibi anlamlara gelmektedir.
Siyaset kelimesinin Arapça’da kazandığı anlama ilişkin başka
bir eserde kelimenin; “Ağaç ve habbelerine kurt düşmesi, koyun yününün,
elbiselerin ve yiyeceklerin kurtlanması, hayvanları terbiye etmek, insanların
önderliğini yapmak ve işleri düzeltmeye çalışmak, idare etmek” anlamlarında
kullanıldığı görülmektedir. Başka bir yaklaşıma göre “Sâse” kelimesinin at
terbiyesi dışındaki bir diğer anlamı ise “hikmet ile hükmetmek”tir. Burada
“hikmet” kavramına yapılan vurgu, “doğru davranış biçimi” olarak alındığında,
siyasetin ıstılahi içeriğine “doğru şekilde karar verme sanatı” manası
yüklenebilir. Siyaset kavramına açılan bu yeni pencereden bakıldığında “Hikmet
ile yönetmek”, “Hikmet üzere siyaset geliştirmek” gibi yeni ufuklar
açılmış olur. İslami gelenekte siyasetin hikmetle yakından ilişkili olduğu
işlenmeye değer ayrı bir vakıadır.
Bir diğer tanıma göre siyaset; sözlükte bir nesneyi düzgün
ve iyi durumda kullanması için özenle gözetip korumak, hayvanı ehlileştirmek,
atı terbiye etmek gibi anlamlara gelir. Istılahi manada siyaset “Toplumun
işlerini üzerine alma, yürütme, yönetme işi, insan topluluklarını yönetme
sanatı” şeklinde tanımlanır. Yine oldukça eski ahlak kitaplarından birisi
olan ve 12.yy. başlarında Edip Ahmet Yükneki tarafından kaleme alınan Atebet-ül
Hakayık’ta siyaset sözcüğü, "Şer'i hüküm olmaksızın
cezalandırma" şeklinde tarif edilmiştir.
Kubbealtı Sözlüğü ise siyaseti; “Hâkim olmak, işi idâre
etmek, düzene koymak” şeklinde tanımlamış, ıstılahi manasını ise “Devletler
arası ilişkileri, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı, politika”
şeklinde vermiştir. Siyaset kelimesinin ceza ve idam anlamlarına geldiğini
açıklayan sözlük, iki ayrı yazardan da örnek vererek siyaset sözcüğünün eski
kullanımına işaret etmiştir: “Cezâ, özellikle îdam cezâsı: Ubeydullah,
tamâmî şehre münâdîler bırakıp hükmetti ki her kimin evinde Müslim Akîl çıkacak
olursa siyâsete müstahak olur (Fuzûlî).” … “Siyâset gününü
tespih çekerek bekleyen Köse Vezir’in yanına koydular.”
Lügat-i Naci’de ise siyaset, “Teba ile ilgili işlerin ve
devletin çıkarlarının uygun bir eksen çevresinde dönmesini sağlamak esasına
dayanan hâkimliğe siyaset denir” şeklinde tanımlanmaktadır.
Neredeyse her gün kullandığımız siyaset kelimesi ne kadar
geniş bir anlam dünyasına tekabül ediyor değil mi?