Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2956.68
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ekim 2020

Türk İslam Birliği

İnsanlık, ‘Vatansız milletler için milletsiz vatan oluşturma’ emperyalist projesinin yırtılarak Türk İslam aleminin hızla özgürleştiği bir sürece doğru hızla koşuyor.

Geçtiğimiz asırlarda hak batıl mücadelesi Türk-İslam ekseni ile Hristiyan-Batı ekseni arasında geçti. Birinci dünya savaşına giden süreçte Türk-İslam ekseni dağıtılarak Osmanlı bakiyesi olan Türkiye dışındaki bütün Türk ve Müslüman topluluklar devlet aygıtından mahrum bırakılmış Hristiyan-Batı sömürgesinin esaretine alınmıştı. Adriyetik’den Çin seddine kadar, hatta hatta, en güneyde Hindistan-Pakistan, İran, Kuzey Afrika coğrafyasında Fas’a kadar son yüzyıla kadar Müslüman Türk medeniyetinin bir parçası olmuştur. Hindistan da yüzyıllarca Türk hanedanları tarafından yönetilmiş, İran, Mısır, Libya, Tunus, Fas hatta Afrika’nın içlerine kadar Müslüman coğrafyalar İslamın sancaktarı olan Türkler tarafından yönetilmişti. Onun içindir ki batılıların beyinlerinin geri planında Türk ile Müslüman özdeştir. Türk denince Hristiyan Batılıların aklına Müslüman, Müslüman denilince ise Türk gelir. Batı’nın gözünde konu bu kadar net iken bize yıllarca düşmanca söylemlere varan Müslüman-Türk ayrımı ve karşıtlığı pompalanması beyinlerimizin esir alınmasına yönelik algı operasyonundan başka bir şey değildir.

Avrupa kendi kıtasında vatansız Yahudi, Katalan, Bask, İrlanda halkları için milletsiz bir vatan arama zahmetine girmezken ne gariptir ki Müslüman coğrafyada milletsiz vatan oluşturmak için her türlü zulmü, katliamı, sürgünü, alçaklığı yapmaktan çekinmemiştir. Bu uğurda Balkanlarda en az 6 milyon Müslüman Türk katledilmiş bir o kadarı da sürgün edilmiştir. Buna rağmen bugün halen en az 1,5 milyon Müslüman-Türk Balkanların kadim camilerindeki minberlerine dikilmiş yeşil sancaklarla Türklerin gelmesini ve kurtuluşu beklemektedir. Kafkas coğrafyasında yıllar yılı katliam ve sürgünler yetmiyormuş gibi yüzlerce etnik gruba bölünmüştür. Rusların ve Çin’in Asya coğrafyasında katliamlarla güçlendirilen asimilasyon politikaları, Güney Asya’da, Arakan, Keşmir’de yaşananlar. Afrika’da yine Müslümanları vatanlarından koparma girişimleri yüzünden Ruanda’dan başlayarak, Cezayir, Tunus, Fas ekseni başta olmak üzere Doğu ve orta hatta hatta tüm Afrika’da birçok soykırım ve insanlık utancı yaşatılmıştır. Türk İslam Birliği önce beyinlerde parçalanmak istenmiş, Türk’e Azeri, Kırgız, Tatar, Özbek, Kazak, Türkmen denilerek bu topluluklar birbirini tanımaz ve düşman haline getirilmek istenmiştir. Bugün dünyada halen özerk cumhuriyet olarak Çuvaşişten, Altay, Balkar, Gagavuz, Dağıstan, Karaçay, Başkurd, Hakas, Kabarday, Saha, Tatar, Tuva, Karakalpak, Nahçivan özerk Türk yönetimi olarak yaşamakta, Kırım gibi birçok bölge de fiilen Rus işgalinde Doğu Türkistan ise Çin işgalinde inlemektedir.

Kıbrıs, Akdeniz Adaları, Batı Trakya’ya Rumların, Lübnan’a Hristiyanların, Suriye’ye Nusayrilerin Filistin’e Yahudilerin, Kafkaslarda Türk topraklarında Ermenilerin yerleştirilmesi gerekiyordu. Türkiye ile Türk dünyasını bir birinden kopartan projenin bir ayağı olarak Karabağ’ı 150 bin Ermeniye vatan yapabilmek için binlerce Türk’ün öldürülmesi bir milyonun üzerinde Türkün de sürgün edilmesini dünya 30 yıldır seyretti. Buna rağmen devletimizin resmi ajansı bile Akdeniz gazına İsrail gazı, Akdeniz’deki adalara Yunan adası, emperyalizme karşı savaşan Müslümanlara cihatçı diyerek birilerinin ekmeğine yağ sürmekte beis görmemektedir.

Türkiye’nin her başarısı mazlum Müslüman-Türk halklarının başarısıdır. Suriye’de emperyalizme rağmen harekat yapabilen, Akdeniz’de teslim alınmış sözde Müslüman ülkeler ile İsrail, AB ve ABD’ye rağmen bildiğini okuyan Türkiye, Karabağ’ın kurtuluşu için Azerbaycan’a moral kaynağı olmuştur. Dün Elçibey’in Hocalı katliamı sonrası yaralıları taşıyabilmek için istediği 5 helikopteri gönderemeyen Türkiye bugün Azerbaycan’a her türlü desteği vereceğini açıkça deklare ediyor.

Macron’un İslam dinine hakaret ederek Yunan ve Ermeniye verdiği desteğin arkasında Türkiye’nin ayağa kalkması durumunda sömürgelerini elinde tutamayacağı korkusu yatıyor. Rusya ve İran’ın işgalci Ermenileri el altından desteklemelerine rağmen açıkça renk vermemelerinin altında da kendi coğrafyalarındaki Türklerin alacağı tavırdan duydukları endişe bulunuyor.

Karabağ’ın kurtuluşu ile Türkiye’nin Türk dünyası ile arasına örülmek istenen duvar yıkılacağı gibi Başkan Erdoğan’ın işaret ettiği gibi Irak-Suriye coğrafyasında terör yapılanmasına karşı yapılacak yeni bir harekat ta İslam coğrafyası ile aramıza örülmek istenen duvarı parçalayacaktır.

Karabağ harekatı sonrasında Azerbaycan Türkiye kardeşlik ittifakına Pakistan’ın da katılması boşuna değil. Bir kuşak bir yol projesiyle dünyanın yeni ekonomik, siyasi, askeri eksenini oluşturacak coğrafya Çin seddinden Adriyetik’e kadar Türk coğrafyasıdır. Ay yıldızlı bayraklı üç devletin ittifakı diğer Müslümanların da katılımıyla er veya geç bir pakta, paktın ise Müslüman Türk birliğine dönüşeceği günler yakındır. Müslümanlar olarak bizim kimsenin toprağında malında gözümüz olmadı. Ama bundan böyle de kimseye de ne bir bardak su, ne bir karış toprağımızı yar etmeyiz. Vatansız milletlere İslam coğrafyasında milletsiz vatan oluşturmaya çalışanlara karşı bu toprakların sahipsiz olmadığını haykıracağız. Yaşasın Türkiye-Azerbaycan-Pakistan kardeşliği yaşasın Türk İslam Birliği.