Türk İslam Birliği
İnsanlık, ‘Vatansız milletler için milletsiz vatan oluşturma’ emperyalist projesinin yırtılarak Türk İslam aleminin hızla özgürleştiği bir sürece doğru hızla koşuyor.
Geçtiğimiz asırlarda hak batıl mücadelesi Türk-İslam ekseni
ile Hristiyan-Batı ekseni arasında geçti. Birinci dünya savaşına giden süreçte
Türk-İslam ekseni dağıtılarak Osmanlı bakiyesi olan Türkiye dışındaki bütün
Türk ve Müslüman topluluklar devlet aygıtından mahrum bırakılmış Hristiyan-Batı
sömürgesinin esaretine alınmıştı. Adriyetik’den Çin seddine kadar, hatta hatta,
en güneyde Hindistan-Pakistan, İran, Kuzey Afrika coğrafyasında Fas’a kadar son
yüzyıla kadar Müslüman Türk medeniyetinin bir parçası olmuştur. Hindistan da
yüzyıllarca Türk hanedanları tarafından yönetilmiş, İran, Mısır, Libya, Tunus,
Fas hatta Afrika’nın içlerine kadar Müslüman coğrafyalar İslamın sancaktarı
olan Türkler tarafından yönetilmişti. Onun içindir ki batılıların beyinlerinin
geri planında Türk ile Müslüman özdeştir. Türk denince Hristiyan Batılıların
aklına Müslüman, Müslüman denilince ise Türk gelir. Batı’nın gözünde konu bu
kadar net iken bize yıllarca düşmanca söylemlere varan Müslüman-Türk ayrımı ve
karşıtlığı pompalanması beyinlerimizin esir alınmasına yönelik algı
operasyonundan başka bir şey değildir.
Avrupa kendi kıtasında vatansız Yahudi, Katalan, Bask,
İrlanda halkları için milletsiz bir vatan arama zahmetine girmezken ne gariptir
ki Müslüman coğrafyada milletsiz vatan oluşturmak için her türlü zulmü,
katliamı, sürgünü, alçaklığı yapmaktan çekinmemiştir. Bu uğurda Balkanlarda en
az 6 milyon Müslüman Türk katledilmiş bir o kadarı da sürgün edilmiştir. Buna
rağmen bugün halen en az 1,5 milyon Müslüman-Türk Balkanların kadim
camilerindeki minberlerine dikilmiş yeşil sancaklarla Türklerin gelmesini ve
kurtuluşu beklemektedir. Kafkas coğrafyasında yıllar yılı katliam ve sürgünler
yetmiyormuş gibi yüzlerce etnik gruba bölünmüştür. Rusların ve Çin’in Asya
coğrafyasında katliamlarla güçlendirilen asimilasyon politikaları, Güney
Asya’da, Arakan, Keşmir’de yaşananlar. Afrika’da yine Müslümanları
vatanlarından koparma girişimleri yüzünden Ruanda’dan başlayarak, Cezayir,
Tunus, Fas ekseni başta olmak üzere Doğu ve orta hatta hatta tüm Afrika’da birçok
soykırım ve insanlık utancı yaşatılmıştır. Türk İslam Birliği önce beyinlerde
parçalanmak istenmiş, Türk’e Azeri, Kırgız, Tatar, Özbek, Kazak, Türkmen
denilerek bu topluluklar birbirini tanımaz ve düşman haline getirilmek
istenmiştir. Bugün dünyada halen özerk cumhuriyet olarak Çuvaşişten, Altay, Balkar,
Gagavuz, Dağıstan, Karaçay, Başkurd, Hakas, Kabarday, Saha, Tatar, Tuva,
Karakalpak, Nahçivan özerk Türk yönetimi olarak yaşamakta, Kırım gibi birçok bölge
de fiilen Rus işgalinde Doğu Türkistan ise Çin işgalinde inlemektedir.
Kıbrıs, Akdeniz Adaları, Batı Trakya’ya Rumların, Lübnan’a
Hristiyanların, Suriye’ye Nusayrilerin Filistin’e Yahudilerin, Kafkaslarda Türk
topraklarında Ermenilerin yerleştirilmesi gerekiyordu. Türkiye ile Türk
dünyasını bir birinden kopartan projenin bir ayağı olarak Karabağ’ı 150 bin
Ermeniye vatan yapabilmek için binlerce Türk’ün öldürülmesi bir milyonun
üzerinde Türkün de sürgün edilmesini dünya 30 yıldır seyretti. Buna rağmen devletimizin resmi ajansı bile
Akdeniz gazına İsrail gazı, Akdeniz’deki adalara Yunan adası, emperyalizme
karşı savaşan Müslümanlara cihatçı diyerek birilerinin ekmeğine yağ sürmekte
beis görmemektedir.
Türkiye’nin her başarısı mazlum Müslüman-Türk halklarının
başarısıdır. Suriye’de emperyalizme rağmen harekat yapabilen, Akdeniz’de teslim
alınmış sözde Müslüman ülkeler ile İsrail, AB ve ABD’ye rağmen bildiğini okuyan
Türkiye, Karabağ’ın kurtuluşu için Azerbaycan’a moral kaynağı olmuştur. Dün
Elçibey’in Hocalı katliamı sonrası yaralıları taşıyabilmek için istediği 5
helikopteri gönderemeyen Türkiye bugün Azerbaycan’a her türlü desteği
vereceğini açıkça deklare ediyor.
Macron’un İslam dinine hakaret ederek Yunan ve Ermeniye
verdiği desteğin arkasında Türkiye’nin ayağa kalkması durumunda sömürgelerini
elinde tutamayacağı korkusu yatıyor. Rusya ve İran’ın işgalci Ermenileri el
altından desteklemelerine rağmen açıkça renk vermemelerinin altında da kendi
coğrafyalarındaki Türklerin alacağı tavırdan duydukları endişe bulunuyor.
Karabağ’ın kurtuluşu ile Türkiye’nin Türk dünyası ile arasına
örülmek istenen duvar yıkılacağı gibi Başkan Erdoğan’ın işaret ettiği gibi
Irak-Suriye coğrafyasında terör yapılanmasına karşı yapılacak yeni bir harekat
ta İslam coğrafyası ile aramıza örülmek istenen duvarı parçalayacaktır.
Karabağ harekatı sonrasında Azerbaycan Türkiye kardeşlik
ittifakına Pakistan’ın da katılması boşuna değil. Bir kuşak bir yol projesiyle
dünyanın yeni ekonomik, siyasi, askeri eksenini oluşturacak coğrafya Çin
seddinden Adriyetik’e kadar Türk coğrafyasıdır. Ay yıldızlı bayraklı üç devletin
ittifakı diğer Müslümanların da katılımıyla er veya geç bir pakta, paktın ise
Müslüman Türk birliğine dönüşeceği günler yakındır. Müslümanlar olarak bizim
kimsenin toprağında malında gözümüz olmadı. Ama bundan böyle de kimseye de ne
bir bardak su, ne bir karış toprağımızı yar etmeyiz. Vatansız milletlere İslam
coğrafyasında milletsiz vatan oluşturmaya çalışanlara karşı bu toprakların
sahipsiz olmadığını haykıracağız. Yaşasın Türkiye-Azerbaycan-Pakistan
kardeşliği yaşasın Türk İslam Birliği.