Türk futbolcusu ne durumdadır?
Ligler alabildiğine devam ediyor. Seyirciler statları dolduruyorlar. Kulüp yöneticiliğine, sağlığını hiçe sayarak, aday olanların sayısı artıyor. Dövizlerin çoğu yabancı ve yaşlı oyunculara gidiyor. Bütün bunlara rağmen oynanan futbol zevk vermiyor. Ağız tadı ile bir maç seyretmek mümkün değil, eziyet ön plandadır.
Fenerbahçe-Beşiktaş maçını izledik. "Zevk alan var mı" diye çevremize baktık. Pek mutlu olanı görmedik. Birkaç fanatik seyircinin bağırmaktan keyif aldıkları anlaşılıyor. Milletin çoğunluğu Real Madrid-Barcelona maçını izlemiş ki, yorum yapıyorlar. Beşiktaş açısından maça bakalım: Benfica ve Başakşehir maçlarına göre daha kötüydü. Uzun süre kontrollü oynadı ve gol yememeye çalıştı.
Fenerbahçe açısından olaya bakalım: Takım puan farkını kapatmak için galibiyete oynadı. Antrenör Advocaat bazen kontrataklarla bazen paslı oyun tarzı ile sonuç almaya çalıştı. Volkan Demirel bize göre formda idi. Volkan Şen çok formsuz göründü. Lens ilerisi için henüz hazır değil.
Bu arada futbol ile ilgili fikrimizi dile getirelim. Bize göre futbol bir spor dalı değildir. Futbol spor olarak gösteriye dayanır. Gösteri yönü ilk planda olan futbolun sağlığa katkısı sınırlıdır. Kitlelere hitap eden ve zevk veren futbol ile toplumlar oyalanıyor ve dertler halının altına süpürülüyor.
Ülkemizdeki futbolun seviyesi üstün nitelikte değildir ama ağırlığını göz ardı edemeyiz. Takımlar oyunculara, adeta servet akıtıyorlar. Yine de istenilen futbol düzeyi yakalanamadı. Hele yabancı ve yaşlı oyunculara verilen paraların boşa gittiğine inanıyoruz. Tabii ki, yetenekli ve öğretmen vasıflı bir yabancı futbolcularımız olmalıdır.
Bu arada olan yerli futbolculara oluyor, önleri tıkanıyor, kendi öz vatanlarında sanki garip muamelesi görüyorlar. Yabancılara olan gereksiz ve sanal hayranlığımız futbolcularda da kendini gösteriyor. Gelen yaşlı ve isteksiz oynayan yabancı oyuncular gençlerimizin şansını kırıyorlar, önlerini tıkıyorlar.
Türkiye'deki yerli futbolcularımızın paraları zamanında ödenmiyor. Bu oyuncularımız seyirciler ve yorumcular tarafından hakarete uğruyorlar. Ülkemizde futbolcular seyircilerin şiddetine maruz kalıyorlar. Tehdit ve küfür de işin bir başka boyutu.
Futbolcuların ülkemizde ortalama sözleşme süreleri 24 aydır, %44'üne sözleşmelerinin bir kopyası verilmemiştir. Futbolcularımızın bir kısmı sözleşme konusunda kulüplerinden ve mahallesinden gereksiz baskı görüyorlar. Futbolcularımızın en büyük problemlerinden birisi de kadro dışı kalmalarıdır. Futbolcularımızın önemli bir kısmının aylıkları bin (1.000) doların altındadır.
Maç günleri bazı taraftarlar futbolculara küfür ediyorlar, hakarette bulunuyorlar, tehdide başvuruyorlar. Kulüp yöneticileri de futbolculara kötü muamele yapıyorlar; onların izin problemleri de var. Futbolcuların 1/3'ü üniversite mezunu. Kısaca yıldız futbolcuların önü kesiliyor.
Trabzonspor'un durumuna üzülüyoruz. Başkan Dr. Muharrem Usta'ya sözümüz şudur: "Ersun Yanal iyi bir insan ama Trabzonspor'a yararlı olamıyor. Ersun Yanal orta sınıf düzeyinde bir çalıştırıcı; ayrıca başarılı bir futbolcu geçmişi yoktur, vizyon sahibi de değil. Onu hemen değiştirmek gerekir."
Sonuç: "Yıldız adaylarını yerli futbolcular arasında arayalım. Eğitimi de göz ardı etmeyelim."