Türk' e göre din projesi!
Bir süredir toplumun içinde sayıları hiç de azımsanmayacak bir insan topluluğunun din/İslam telakkisi üzerine çeşitli gözlemlerde bulunuyorum. Ulaştığım sonuçlar pek çok bakımdan hiç de iç açıcı değil.
Gözlemlerime göre şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız: Bir
kısım insanlar, İslam’ın kendisiyle,geçmişteki kimi Müslüman toplumların kötü
yöndeki tarihsel tecrübelerini özdeşleştirerek toplumu İslam’dan nefret ettirme
ve İslam’ı kendi hevâ ve heveslerine uygun şekilde yeniden tanımlayarak dini
değersizleştirme eğilimi içerisindeler. İslam’ın içindeymiş gibi gözükerek
İslam’ın ana umdelerine saldıran bu nasipsiz topluluk, kendilerini şirin
göstermek adına işe Emevîler’den ve Araplardan başlıyorlar. Neymiş efendim
“bugün yaşadığımız din Emevî dini” imiş. (Tamam,Emevilerin bazı yanlış
uygulamaları vardır ama dinin tamamı mı böyle) Başka? Bu din, (haşa) “1400 sene
evvelki Arap toplumuna inmişmiş”, “evrenselliği yokmuş”, “bugünün ihtiyaçlarına
cevap vermemekteymiş”. Hatta daha da ileri gidiyorlar ve diyorlar ki “1400 sene
önceki kurallarla bugünün toplumu yönetilemezmiş! Daha korkuncu, “Şeriat da
neymiş?! “Şeriat enikonu Arapların uydurduğu bir dogma” imiş! “Emevîİslamı”
evrensel değerlerden çok bir kabile anlayışına tevafuk etmekteymiş”! Bu dini
anlayış ise “Türkleri dilinden örfünden, yaşam biçiminden uzaklaştırmakta imiş!”Bu
Emevî dini(!) sâyesinde “Türkler Türklüklerinden olmuşlar, dilleri geri
bırakılmış, Arabın dili Türk’ün dilinden daha üstün hale gelmiş!”“Kuran’ın bazı
ayetleri hatta bazı sureleri bilimsel değilmiş!” Hatta “Kur’an evrensel bir
kitap da değilmiş!” Çok açık söylemiyorlar ama “Hz. Peygamber de bir Arap
olduğu için ve Arap toplumunun çeşitli dini ve kültürel anlayışları üzerine din
kurduğu için bu durum biz Türkler açısından kabul edilebilir” değilmiş.
Mesela “Peygamberin gönderildiği dönemde insanlar (Araplar)
dünyanın düz olduğuna inanıyorlarmış, Peygamber de bu cahil toplumla aynı
görüşteymiş!” Şimdi bütün bunları ileri süren bir zihniyetin sizce derdi ne
olabilir? Bunlar görünürde İslam dairesi içerisinde olduklarını iddia
ediyorlar. Konuşurken, yazarken, kendilerini Müslümanmış gibi gösteriyorlar.
Hatta bunların ilahiyatçı kisvesi ile yazıp çizen hocaları bile var!Ama diğer
taraftan İslam’ın temel direği olan Kur’an’a, dinin sahibi olan Allah’ın
yeryüzüne rahmet olarak gönderdiği Peygamber’e saldırmaktan da geri
durmuyorlar! İslam’ın temel umdelerini dinamitleyerek kırpılmış bir din
anlayışı üzerinden yeni bir İslam tanımlamaya kalkıyorlar! Adeta İslam’ı bir
ırk dini haline getirerek faşizan, ırkçı bir çizgiyle yeni bir din telakkisi
üretmeye çalışıyorlar. İşin korkunç tarafı şu an bunların sayıları azımsanmayacak
kadar çok. Özellikle Alevilik üzerinden örgütlenerek, Alevi söylemlerini
kullanarak hem Sünni hem Alevi topluma operasyon çekiyorlar. Kullandıkları
Alevi söylemde ehlibeyt gibi Alevi ve Sünnilerin ortak noktası olan bir değeri
istismar etmeyi de ihmal etmiyorlar. Yezid’in ehlibeyte yaptıklarını İslam’ın
bizzat kendi hanesine yazıyorlar. İslam adına hareket eden zalimlerin her
devirde var olabileceğini görmezlikten gelerek Sünni anlayışa karşıbir
düşmanlık yaratmaya çalışıyorlar. Sanki Sünniler Yezid gibi bir zalimi tasvip
ediyormuşçasına hava oluşturarak Alevi ve Sünni kesim arasına nifak sokmaya
çalışıyorlar. Aslında ne Hz. Ali ne Hz. Peygamber ne de ehlibeyt umurlarında!
Umurlarında olan tek şey İslam’ın bizzat kendisiyle hesaplaşmak ve bugünün
Müslümanlarını İslam’dan uzaklaştırmak! Bu kesim, özellikle seküler/laik tabaka
üzerinde oldukça etkili. Görünüşte Müslüman kalmak ve içinde yaşadıkları toplumun
değerleriyle açıktan savaşmamak adına çeşitli kisvelere giriyorlar. Aralarında
kendilerini ilahiyatçı olarak tanımlayanlar bile var! Bence bu bir proje ve bu
projeyi sahaya sürenler şu gerçeklerin farkındalar, oyunu bu gerçekler
üzerinden kuruyorlar: “Din insanlığın vazgeçilmez de bir parçası. Türkler de
dinsiz ve hatta İslamsız yapamazlar.
Türk’ü Türk yapan yegâne değer İslam’dır. Bu iki mütemmim
cüzü istesek de birbirinden ayıramayız. Türkler İslam’a kâmil manada iman edip
sarılırlarsa özlerine dönerler ve yeniden dirilirler. Öyleyse ne yapmalıyız? O
zaman biz İslami telakkiyi Türklere göre yeniden tanımlayalım, ayarlayalım,
İslam’ı bir ırk dini haline getirelim. Hatta bu yeni dini biz önermeyelim, içlerindeki
faşistler, ırkçı Kemalistler topluma dayatsınlar. Biz hiç karışmayalım, uzaktan
seyredelim. Nasıl olsa bu yeni projeye sahip çıkacak bir takım çevreler
çıkacaktır. Hatta bu süreçte Arap düşmanlığını da körüklersek Türkler iyice
İslam’dan nefret eder hale gelirler. Ama tam anlamıyla İslam’dan
vazgeçemeyecekleri, içlerinde bir boşluk oluşacağı için nasıl olsa biz bu
boşluğu tanımladığımız bu çarpık telakkiyle doldururuz!”Tek dertleri İslam’ın
evrensel boyutlarını arka plana iterek dinin bir Arap dini olduğunu yaymak ve
topluma enjekte etmek. Yeniden tanımlamaya kalktıkları din ise tamamıyla deizm
üzerine kurulu! Bunlara göre, “Haşa Peygambere gerek yok, zaten Peygamber de Araptı,
yok saysak da bir şey kaybetmeyiz! Şer-i Şerif’e yani şeriata gerek yok zira
elimizdeki laik kanunlar zaten toplumun ihtiyaçlarına yeterince cevap veriyor, bugünkü
dini anlayış tamamıyla Emevi anlayışı, ona da gerek yok! Hepsini toptan atalım
gitsin, Türklük bize yeter, laiklik yolumuzu aydınlatır, şeriat desen zaten
1400 sene öncesinin kanunları! Bütün bunlara ne gerek var?” anlayışları
tamamıyla bu yönde.
Yorumu size bırakıyorum. Bütün bunlara rağmen İslam dairesi
içerisinde olup olmadıklarının kararını ise nihai kertede Allah verecektir.