Türk dünyası ve Turan ordusuna doğru
Dünyanın gündemi hızlı değişiyor. Önce merakla beklenen G7 zirvesi gerçekleşti. Ardından NATO zirvesine kilitlendi. Türkiye açısından NATO zirvesinin önemi ABD Başkanı Biden ile Erdoğan arasında yapılacak görüşmeydi. Türkiye günlerce bu konuyu konuştu.
Biden’in seçilmeden önce
Erdoğan’a karşı tavırları nedeniyle görüşmenin sıkıntılı geçeceği yorumları
yapıldı. Oysa ABD’nin bugün içinde
bulunduğu durum her ne kadar da Türkiye gündemine yansımasa da çok zorlu. Şu çok net Biden Başkanlık koltuğuna
şaibeli şekilde oturdu. Biden bulunduğu makamda Yüksek Mahkeme kararı ile
oturuyor. O da dünya nazarında ABD seçimlerine şaibe karıştığı imajı
verilmemesi için verilmiş bir karar. Bunu biz konuşmasak da ABD’nin kendi iç
dinamikleri konuşuyor ve ona göre Biden’e tavır gösteriyor. Mesela Biden’e
Pentegon’un bakışı belli. Pentegon’a
Biden’in göreve geldiği tarihten bu yana brifing almaya gittiğini ben duymadım.
Kısaca Türkiye’de muhalefetin
Biden’in göstereceği tavırla Erdoğan’ın zorda kalacağı beklentileri boşuna olduğu
görüldü. Reuters’in Erdoğan’ı Biden’in
elini öper gibi gösteren algı fotoğrafının bile foyası hemen ortaya çıktı. Bu
noktada hala bizlerin yeni anladığı Clinton-Ecevit görüşmesi malum fotoğrafının
bile kurgu olduğunu şimdi daha net algılanıyor. Oysa tam tersi Biden’in asıl
Erdoğan’ın yanına gidişinin videosu her şeyi açıklıyor.
Biden’in Erdoğan ile karşılaşması
ve görüşmesinde hal ve tavırlarını hem fotoğraflardan hem videolardan çok defa
inceledim. Görüşme öncesi Erdoğan aleyhine estirilen menfi durumun tam tersi
meydana geldi.
Biden’in vücut dili Erdoğan’dan adeta yardım dileyen bir pozisyonu
gösteriyor. Bunun nedeni yukarıda işaret ettiğim gibi ABD içinde Biden hiç
rahat değil. Bizler ABD’nin içinde bulunduğu durumu içimizdeki kralcılardan
dolayı pek fark etmiyoruz.
Fakat Erdoğan-Biden görüşmesinin
net sonucu şudur; ABD Ortadoğu ve
dünyada Türkiyesiz hiçbir adım atamaz. Görüşmeden önce Türkiye’ye karşı Biden’in
Rusya ve Çin hamlesi dahi geri tepmiştir.
Türkiye NATO zirvesi ve Biden
görüşmesinin ardından müthiş bir hamle yaptı. Gözlerden kaçan bu hamle
Azerbaycan ziyareti içinde gizlidir. Ermenilerden
kurtarılan Şuşa’daki toplantılar ve Şuşa
Beyannamesi yeni bir dönemin fiili başlangıcıdır. Son Azerbaycan ziyareti ve
Türk dünyası temasları artık Turan Ordusu’nun geri dönülmez şekilde kuruluşunu
tescillemiştir. Sadece bunla
kalmamış bütün alanlarda işbirliği oluşturmuştur. Bir nevi Konfederasyon kuruluşu tescillenmiştir.
ABD Afganistan’dan çekiliyor.
Çekilirken de Türkiye’den de ısrarla çekilmesi telkin ediliyor. Siz bakmayın
bazı borazanların Türkiye’nin ABD ve NATO adına Kabil’de kalacağına yönelik
yaygaralarına. Tam tersi Kabil’de kalmak
isteyen Türkiye’dir. Kalmamızdan rahatsız olan da ABD’dir.
Kabil’de Türkiye’nin Macaristan
ve Pakistan ile kalması Orta Asya dengelerini tamamen değiştirecek. Türk
dünyası Finlandiya-Macaristan’dan başlayıp Moğolistan’a kadar uzanan hatta
varlığını kuvvetlendirecektir. Bu hatta Japonya’nın da katılması
muhtemeldir.
Sizin anlayacağınız önümüzde ki dönem Turan gücünün her alanda etkili
olacağı dönemdir. Türkiye bu işin lokomotifidir.
Bütün olumsuzluk algı kampanyalarına rağmen gelecek dönem Erdoğan’ın
başkanlığında bu tamamlanacaktır.
Kısaca Şuşa Beyannamesi ile başta Turan Ordusu ve içeriğine göre ekonomik,
ticari, sanayi ve savunma teknolojik alanları ile “tam bir birlik anlaşması”
hayata geçmiştir. Hayırlı olsun.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…