Türk Askeri
AZERBAYCAN kültür sanat dünyasının tanınmış simalarından ASLAN KULİYEV’in kaleme aldığı TÜRK ASKERİ isimli hikâyesini İMDAT AVŞAR, Türkçe’mize kazandırdı… Aslan Bey, bu hikâyeyi kendi facebook sayfasında paylaştı. Hikâye uzun olduğu için buraya almam mümkün değil…
Ancak özetleyebilirim…
***
Savaş, Azeri bir asker. Barış ise Türk bir asker. Ermenilere karşı savaşmaktadırlar. Savaş, Ermeni esirleri öldürmek ister, Barış ise itiraz eder;
- Olmaz! Bir Türk askeri asla esire el kaldırmaz, ona işkence etmez, silahsız insanlara, kadınlara, yaşlılara, çocuklara dokunmaz!
***
Bir gün Savaş, Barış’a:
-Eğer ben ölürsem, savaş bittikten sonra bizim köye gidip anneme, benim hiç korkmadığımı, düşmanların önünden kaçmadığımı, bir Türk askeri gibi savaştığımı söyle...
Barış hayretle Savaş’a bakıyordu. Savaş devam etti:
-Cepheye gelirken annem bana: “Orada korkaklık etme, düşmanın önünden kaçma, bir Türk askeri gibi savaş. Ben senin ölümüne üzülmem; ama korkaklık ettiğini duyarsam, ona çok üzülürüm. Senin bir Türk askeri gibi savaştığını duyarsam, çok mutlu olurum,” dedi. Annem İncinmesin, mutlu olsun istiyorum.
Barış, onun bu ricasını yerine getireceğine dair söz verdi.
***
Bir süre sonra tabur komutanı onları çağırıp şöyle dedi:
-Güneydeki sınır köyüne gidin, düşman oraya hücuma başladı, ne yaparsanız yapın; ama düşmanın ilerlemesini durdurun ki insanlar sağ salim köyden tahliye olsunlar.
Her biri üçer adet el bombası ve hayli mermi alarak yola çıktılar. Köye saldırmaya gelen Ermenilerle mücadele giriştiler. Ancak, düşman çemberi gittikçe daraltıyordu. Ağır silahlarla saldırıyı şiddetlendirmişti.
***
Savaş birden sığındıkları yerden çıkarak fırladı. Hücum yeleğindeki üç el bombasını da düşmanın ateş noktalarına doğru fırlattı. Onu vurdular, taşların arasına düştü.
Barış, sabırla vuruşmaya devam etti. Bir değil iki değil yüz kişilik savaşıyordu adeta. Düşman birliği sonunda yardım geldiğini zannederek geri çekildi. Köylüler kurtuldu.
Barış, saatlerce Savaş’ı sırtında taşıyarak karargâha getirdi.
Ancak Savaş, sabaha karşı şehit oldu.
***
Kızıl saçlı, mavi gözlü yiğit adam Barış, Azerbaycan’ın en ücra bölgesinde yer alan dağ köyünde; görünüşünden kimsesizlik yağan, balkonunun ağaçları yağmur ve güneşin etkisiyle iyice kararmış olan eve yaklaşıyordu. Ak düşmüş saçlarını toplayıp arkasından bağlayan ve güllü fistan giyinmiş kadın şaşkınlıkla eve doğru gelen adama bakıyordu.
Kadına yaklaşan adam, üzgün bir şekilde:
- Benim adım Barış, dedi. Türk subayıyım. Savaş ile birlikte vuruşuyorduk. Oğlunuza, sizin ziyaretinize geleceğime dair söz vermiştim. Bağışlayın, biraz geciktim. Onun vasiyetini yerine getirmek için buradayım. Oğlunuz gerçek bir kahramandı; düşmandan ve ölümden hiç korkmadan, bir Türk askeri gibi savaştı ve şehit düştü...
NOT: Hikâyenin tamamını ASLAN KULİYEV’in facebook sayfasından okuyabilirsiniz…
Yüreğine sağlık Aslan gardaşım… Harika bir hikâyeydi.