Dolar (USD)
33.98
Euro (EUR)
37.61
Gram Altın
2728.37
BIST 100
9771.16
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Haziran 2024

​Turist vizesi ile hac

Geçtiğimiz günlerde ülkemizdeki bazı şirketlerce turist vizesi alıp gidenlerin sıkıntılar yaşadıklarına dair haberleri duyunca üzüldüm. Kalacak yer başta olmak üzere zorluklarla karşılaşan hacılarımızın Arafat ve kutsal yerlere ulaşım sırasında önemli sorunlar yaşadıkları haberin içindeydi. Elbette bu yaşanılanlar, hac ibadetini özveri ve inançla yerine getirmek isteyen vatandaşlarımızı derinden yaralamış, hacı adaylarının manevi dünyalarında derin yaralar açmıştır.

Kaldıkları otellerde kimlik kontrolü yapılarak vatandaşlarımızın hac ibadetlerinin engellenmesini Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri de ifade ettiler. Ancak, Suudi Arabistan Kıdemli Âlimler Konseyi, hac vizesi alınmasının şeriat gereği olduğunu, vize almadan hacca gelmenin caiz olmadığını belirterek yapanın günahkâr olduğunu belirterek vize almaya gücü yetmeyenin de hacca güç yetiremeyen kimse kategorisinde değerlendirileceğini açıkladılar.

Benim aklımda kalan ise, Âl-i İmran Suresi 97. Ayeti ki, “Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanımazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir.” Hac vizesi alma zorunluluğu hakkında fıkhî anlamda nasıl olduğu konusunda fikir yürütecek değilim. Bu konuda eğitimim ve bilgilerimin yeterli olmayabilir ama ayette ‘yol bulan’ ifadesinden anladığım ‘vizesiz asla olmaz’ değildir.

Hac organizasyonuyla ilgilenen kurumlar, izin verilen hacı sayısına göre güvenlik, sağlık, konaklama, iaşe ve diğer hizmetler de dahil olmak üzere çeşitli yönleriyle hac sezonunun planını yaptıklarından ülkelere kota vererek bu işi çözmeye gayret ediyorlar. Bu konudaki izahları işin uzmanlarına havale ederek, bizim insanların ibadetlerini yerine getirmelerini kolaylaştırmak ve onları zorluklardan kurtarmak için öngörülen şeylerde yardımcı olmamız gerekiyor. Sanırım Konsey, oluşan kalabalığın huzur ve güven içinde ibadetlerini yerine getirmesini sağlayacak şekilde düzenlenmesini düşünerek böyle bir fetva vermiştir. Bu açıklamalar ışığında, Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinin daha proaktif bir tutum sergileyerek, sıkıntıda olan hacılarımıza sahip çıktıklarını, hacılarımıza yönelik olumsuz muameleleri engellemek için gerekli önlemleri aldıklarını birinci ağızdan okudum.

Türkiye’den Hac döneminde kasap götüren firmanın idari işlerinde görev almıştım. 1989 senesinin yine böyle sıcak günlerinde Irak üzerinden klimasız otobüsle yol alırken elimde İranlı sosyolog Ali Şeriati’nin ‘Hacc’ kitabı vardı. Mekke’de ufak bir sağlık probleminin çözümü için gittiğim hastanede Diyanetin hacısı olmadığımdan kapıdan çevrilmiş, bitişikteki Mısır polikliniğindeki doktora sorgusuz sualsiz muayene olmuştum. Yani az-çok şu anda vizesiz dedikleri hacıların hal-i pür melallerini anlarız icabında.

Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinin hacılarımızın haklarını koruma noktasında kararlı ve etkili adımlar atarak, olayların tekrarlanmaması için gereken çabayı göstereceğine inanıyorum. Yazımızı kaleme alırken konuyla ilgili doğru bilgi alabilmek için girdiğim internette bazı acentelerin alenen“Kura sırası beklemeden hacca gitmek isteyen kişiler, Özel Hac Vizesi için başvurduklarında onlar için İstanbul ya da Ankara konsoloslukları üzerinden direkt olarak Suudi Arabistan’dan Özel Hac Vizesi talep ediliyor. Alınan Özel Hac Vizesi ile kişiler hac vazifelerini kura sonucunu beklemeden yerine getirebiliyorlar. Özel Hac Vizesi ile hacca gitmek, kurada çıkıp hacca gitmeye engel olmuyor” ifadelerini okuyunca şaşkınlığım arttı. Bu yazıyı acaba sadece ben mi okudum? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şirketleri uyarması gerekir ve’s-selam.