Turgut Altınok mu, Mansur Yavaş mı?
Çoğu belediye başkanı, partisine pek de güç katmaz, gücünü büyük ölçüde partisinden ve liderinden alır.
Keçiören
Belediye Başkanı Turgut Altınok, partisine güç katan bir isim.
Bunu nereden
anlıyoruz?
Basit:
Altınok,
2014 Yerel Seçimi’ne Büyük Birlik Partisi’nin Keçiören Belediye Başkan Adayı
olarak girmişti.
Oy oranı
düşük Parti’nin adayı olarak yüzde 30.3 oranında oy çıkartmıştı Altınok.
AK Parti
ise, hem de kalesinde, 43.8’de kalmıştı.
Altınok,
2019 Yerel Seçimi’ne AK Parti’nin Keçiören Adayı olarak girdi ve yüzde 63.65’e ulaştı.
Rakamlar,
Altınok’un Keçiören’de bir “dev” olduğunu, ilçe sakinlerinin kendisine büyük
destek verdiğini ortaya koyuyor.
Keçiören’i
çok iyi bildiğimi söyleyebilirim.
Oradaki
haftalık pazarlardan birine akşam saatlerinde giderseniz, Altınok’u büyük
ihtimalle görürsünüz.
Bütün
pazarları, parkları, alışveriş merkezlerini bizzat denetler Altınok.
Onu birçok
belediye başkanından ayıran bir başka özelliği de, işine seçim biter bitmez
başlamasıdır.
Politikacılar
genellikle, işleri düştüğünde hatırlar vatandaşı.
Altınok öyle
değildir, işini ilk günden sıkı tutar.
Vatandaşlarla
birebir temas eder.
Sokaklarda
onlarla konuşur, şikâyetleri birinci elden alır.
İşi
danışmanlara bırakmaz.
Bunun için
de “yanılma, yanıltılma” ihtimali çok az olur.
Dedik ya…
Partisi’ne
güç katan bir Belediye Başkanı’dır Altınok.
Bu
Keçiören’de böyle.
Peki ya
Ankara’nın genelinde?
Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimde, durum ne olur?
Turgut
Altınok bugüne kadar, en güçlü olduğu yerde girdi seçimlere.
Kendi
sahasında oynadı hep.
Bu sefer,
deplasmanda da oynayacak.
CHP’nin
elindeki Çankaya’da, Yenimahalle’de de yüksek performans göstermesi gerekecek.
AK Parti’nin
Keçiören’deki kadar güçlü olmadığı yerlerde de başarılı olması şart.
Ankara, Cumhuriyet’in
Başkenti.
Memur kenti.
Bürokrasinin
kalbi.
Yavaş şehir,
İstanbul’a göre çok yavaş.
İstanbul’da
insanlar koşturma, telâş içinde yaşarlar.
Caddelere
baktığınızda bir yerlere yetişmeye çalışır adımlarla koşturan telâşlı, endişeli insanları
görürsünüz.
Ankara’da
ise, ‘aheste çek kürekleri mehtap
uyanmasın” modu hâkimdir.
Bu “yavaş”
şehir, tercih değiştirme konusunda da yavaş hareket eder.
Çankaya'da
ve Yenimahalle’de CHP’nin, Keçiören’de ise Ak Parti’nin gerilemesi beklenen
durumlardan değildir.
Ankara’da,
seçmen tercihlerini değiştirmek epeyce zordur yani.
Turgut
Altınok’un AK Parti’den uzaklaşmış seçmenleri çekebilmesi hiç de kolay
olmayacak.
Mansur Yavaş
faktörüne gelince…
O da, CHP’ye
güç katan bir isim.
Şu andaki oy
oranı, CHP’ye teveccühün çok üstünde.
Ankara’da
“geleneksel belediyecilik hizmetleri” açısından kayda değer işler yapılmış
değil.
Şehrin,
özellikle trafik problemi gün geçtikçe artıyor.
Korkarım ki,
böyle giderse beş sene sonra İstanbul’la yarışır hale geleceğiz!
Mansur
Yavaş, bu konularda fazla ilgili değil.
“Kıyma
desteği” misali, dargelirli vatandaşa doğrudan dokunan işlere yoğunlaşmış
vaziyette.
Bunun yanı
sıra, sessizliğin gücünü kullanıyor.
Ekranlara
fazla çıkmaması, ortalıkta çok görünmemesi, onu büyük ölçüde koruyor.
Cumhurbaşkanlığı
seçimi sırasında birkaç kere kamuoyunun karşısına çıkınca, ne kadar “zayıf” kaldığını gördük.
Mansur
Yavaş, kendini, sınırlarını, sınırlılıklarını biliyor.
İyi bir
ekibi var, fazla yıpranmasına engel oluyor.
Volkan Mahmut Gültekin, iyi bir Basın Müşaviri, işinde
usta.
Başkan’ın
yıpranmasını engelliyor, gerekli yerlerde topa girerek, durumu toparlıyor.
Mansur
Yavaş’ın belediyecilik performansı başarılı bulunmasa da…
Kendisini
destekleyen vatandaşlara, “Ankara’ya
kazandırdığı üç büyük eseri sayar mısınız?” dediğinizde karşılık
alamıyorsanız da…
Oy oranı
bakımından çok da yıprandığını düşünmüyorum.
Geçen
seçimdeki yüzde 50’sini büyük ölçüde koruyor.
AK Parti,
yüzde 47.12 oranında oy almıştı o seçimde.
Turgut
Altınok, rakibini biraz geriye çekip, Ak Parti’yi birkaç puan ileri
taşıyabilirse ipi göğüsleyecek.
Bu seçim
öncesinde, “masa muhalefeti”nin epeyce
dağılmış halde bulunması, kendisi için büyük avantaj gibi görünüyor.
Bununla
birlikte, muhalefet seçmeninin birliği “sandıkta”
sağlamaya yöneleceğini de görmek gerekiyor.
Altınok’un
kazanması, AK Parti’ye oy vermeyecek kesimlerden de oy alabilmesine…
Ak Parti
teşkilâtı ile birlikte, koordinasyon halinde çalışabilmesine...
Teşkilât
motivasyonunun tam olmasına bağlı…
Bir de
“kırgınlıkların” bu seçim boyunca askıya alınmasına ve hedefe kilitlenilmesine.
Unutmadan;
Sandığa
gitme, gitmeme meselesi de çok mühim bu seçimde de.
Kırgınlıklarından,
ilgisizliklerinden dolayı “sandığa
gitmeyeceğini” söyleyen çok sayıda seçmen görüyorum.
Özellikle
emekliler arasında bu eğilim çok yaygın.
Seçimi
kazanabilmek için, buradaki “fire”
oranını iyice düşürmek de şart yani.
Ankara’da
ilginç bir kampanya dönemi izleyeceğiz, kısmet olursa.
Mansur Yavaş
ile Turgut Altınok arasında ilginç bir kapışma olacak.
Geçen
seçimde, Mehmet Özhaseki’nin kazanamaması büyük ölçüde Ankaralı olmamasına
bağlanmıştı.
Turgut
Altınok, Ankaralıların kapışmasından galip çıkabilecek mi?
Bugüne
kadarki bütün seçim sonuçlarını neredeyse yüzde yüz isabetle tahmin etmiş olmak
gibi bir ayrıcalığımız var.
Cumhurbaşkanlığı
Seçimi’nden önce, “Bu iş ikinci tura kalır. O turda da Sayın Erdoğan alır.”
dediğimde, hem Ak Partililer, hem de CHP’liler çok kızmıştı ama…
Sonuç bizi
doğrulamıştı, malûm.
Kısmet
olursa, “Yavaş mı, Altınok mu?”
sorusunun cevabını seçimden on gün kadar
önce “tam olarak” veririm.