Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Temmuz 2021

Tunus'tan Yunanistan'a

Geçtiğimiz Pazar günü Tunus’ta bir darbe gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Kays Said, orduyu arkasına almak suretiyle Tunus Anayasasını çiğneyerek parlamentoyu lağvetti.

Arap ve Afrika siyasetinde gelmiş geçmiş en uzlaşmacı lider sayılan Tunus Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi, yıllardır Tunus’ta milletin iradesini, demokratik kültür ve uzlaşmayı tesis etmek için çok çabaladı.

Doğrusu hiçbir demokratik ülkede sergilenmeyen barışçı, uzlaşmacı, paylaşımcı adımlar Tunus’ta atıldı. Seçimlerde Nahda tek başına iktidar olduğu halde muhalefetteki partilerle koalisyon kurarak geniş katılımlı kabine ile demokratik kültürü toplumun her kesimine yaymak istedi.

Ama olmadı.

Tunus askeri, Fransa ve BAE’nin de desteğini alarak Cumhurbaşkanı Said’i darbe yapmaya zorladı. İşin garip yönü, seçimlerde Cumhurbaşkanı Said, Nahda’nın desteğiyle %72 oy alarak seçilmişti.

Afrika ülkeleri arasında demokrasinin en çok yakıştığı ülkedir Tunus.

Yıllardır bu modeli deneyen, iyi sonuçlar alan ve kendisini Batı ile yakın gören bir ülkedir Tunus. Ama bu Tunus o Batı’nın çizmeleri altında inlemeye ve darbecilere boyun eğme yolunda.

Gerçi Raşid el-Gannuşi, darbe karşısında halka yaptığı çağrıda, “Faili kim olursa olsun darbeyi reddediyoruz ve Meclisin önünde bekliyoruz. Türkiye’den aldığımız ders bize şunu gösteriyor: Darbe gerçekleştirse sokağa çıkmamız lazım” diyerek darbeye direneceklerini ilan etti.

Doğrusu Tunus halkı darbeye karşı koyabilecek cesareti gösterebilecek mi, bilmiyoruz. Mısır darbesinde Sisi’nin bir gecede akıttığı kan akıllarda dururken Türkiye örneği Tunus’ta ne kadar tutabilir ki?

Şayet Tunus halkı bu darbeyi püskürtme erdemini gösterebilir ise hem Tunus hem de Kuzey Afrika, Mağrib darbe dönemini çölün kumlarına gömecektir.

Mısır darbesinde olduğu gibi Tunus’ta gerçekleşen darbede de Batılı demokrat (!) ülkeler herhangi bir rahatsızlık duymamışlar ki bir iki cılız ses dışında AB-ABD-BM sağırları oynuyor. 60 yıldır alışık olduğumuz bir durum olmasına rağmen Batı kendi çıkarları gereği de olsa bir darbeye karşı çıkar beklentisi içinde oluyoruz. Demek ki bu devletler, sen benim darbeme ben de senin darbene sessiz kalalım, şeklinde bir sözlü anlaşmaya varmışlardır.

Tunus’ta devam etmekte olan darbe, aynı zamanda Arap Baharı ile ve sadece Tunus’ta elde edilen kazanımların Fransa’nın menfaatlerine feda edilmesi demektir.

Ama anlıyoruz ki olaylar ve bundan sonra yaşanacak gelişmeler sadece Tunus ile sınırlı kalmayacaktır. Öteden beri iddia ettiğimiz gibi bölgemizin, küresel güçler tarafından planlanan yeni dünya düzenine uygun bir şekilde dizayn edilmesi için bir cendereye sokulması söz konusudur.

Tunus’ta olanları,

Yunanistan’daki ABD silah sevkiyatını,

ABD’nin yeniden Suriye topraklarında PKK’ya silah taşımasını birlikte okumak için Kissinger olmak şart değil. Kıbrıs-Maraş üzerinden AB-NATO-ABD’nin kendi verdikleri sözlere mugayir politika izlemeleri önümüzdeki süreçte yaşanacakların kodlarını ele veriyor.

Türkiye'nin Kanal İstanbul için verdiği “YAPACAĞIZ” kararına AB ve ABD’nin göstereceği reaksiyonu kestirmek zor olmasa gerek. Önümüzdeki 8-10 yıl içinde Afro-Avrasya’da en büyük ticari ve ulaşım güzergahı olmaya aday stratejik önemi tartışılmaz olan Kanal İstanbul’un engellenmesi için dost bildiğimiz düşman ülkelerin hangi “Gezi’lerde” görüleceklerini biliyoruz.

Evet, bizim bildiğimizi devlet de biliyordur. Bildikleri için de tedbiri elden bırakmıyorlar. Türkiye bir yandan planlanan çalışmalara ağırlık verirken, diğer yandan da “müttefik(!) düşmanların” bölgemiz ve spesifik olarak ülkemiz için kurdukları oyunları bozmaya ağırlık vermektedir.

Kimileri “Müttefik(!) düşman” dememdeki tenakuza takılabilirler.

Bundan böyle ittifakların bir dost, bir de düşman yüzü olacaktır. Tamam, geçmişte de aynı ittifak içinde rekabet vardı, lakin düşmanlık rekabetten farklı bir durumdur. Uluslararası kuramcıların yeni durumu nasıl adlandıracaklarını bilmiyorum lakin bu duruma, yani aynı ittifak içinde düşmanlıkların yaşanması için farklı bir diplomasi önereceklerini öngörebiliyorum.