Tunus'ta da 'Bin Yıl Sürecek' 28 Şubat!
Tunus”taki “28 Şubatvari Darbe”ye gelmeden, “faşizm”in son iki atağını hatırlayalım.
Birincisi,
Avrupa Adalet (!) Divanı’nın verdiği skandal karar:
“İşveren,
işine öylesi geliyorsa, çalışanından başörtüsünü çıkartıp atmasını isteyebilir!
Çalışanın buna itiraz hakkı yoktur!”
İkincisi,
Fransa Ulusal Meclisi’nden geçen bir başka skandal karar:
“Fransız
laikliği daha sert bir şekilde uygulanacaktır! Fransız hükümetinin camiler ve
dini okullar üzerindeki denetimi güçlendirilecektir! Hükümete, İslâm
merkezlerinin faaliyetlerini askıya alma ve bu merkezleri kapatma yetkisi
verilecektir!”
*
“Küresel
28 Şubat”ın gittikçe
artan baskıyla üzerimize geldiği bir süreçten geçiyoruz.
Bu durumun
etkileri, içte ve dışta her geçen gün daha fazla hissediliyor.
Türkiye
çerçevesinden baktığımızda, ABD’nin Dedeağaç’a yeniden askeri yığınak yapması,
Rusya’nın
Türkiye ile ilişkilerinde yeni ve sıkıntılı bir dönemin başlayabileceğini
düşündüren uyarıları,
İngiltere’nin
BM Güvenlik Konseyi’ne Türkiye’yi kınayan yasa tasarısını sunması,
Türkiye’nin
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin hareket alanını genişletmeyi
hedefleyen adımlarına tepkiler, tehditler…
İçeride, “laik-antilâik
kamplaşmasını” tırmandırmayı hedefleyen sosyal medya “linç” operasyonları…
Birilerinin,
durup dururken, “Deniz Baykal, Alevileri ve Kürtleri sevmezdi!” yollu
zırvalarla gündemi bu “hassas” alanlara taşıması…
Siyasi
iktidar kanadından gelen bazı “tuhaf” hareketlerin ve lâfların da güç
verdiği “Ekonomi batıyor, iktidar covid ile mücadeleyi eline yüzüne
bulaştırdı!” yollu propagandalar…
Ve…
Sokak
çağrıları…
İşte,
Tunus’taki “darbe”ye geçeceğimiz yer de tam burası:
“Sokak
Çağrıları!”
Tunus’taki
“sokak gösterileri” darbenin habercisiydi.
Ekonomik
sıkıntılar ve Covid 19 “plândemisi” ile mücadelede
başarısızlık gibi gerekçelerle sokaklara dökülenler, NAHDA destekli hükümetin
istifasını istedi.
Protestocular,
açtıkları pankartlarla hükümetin devrilmesi, Meclis’in feshedilmesi taleplerini
gündeme taşıdı ve “askeri” duruma “müdahale etmeye” çağırdı.
“Ordu
Göreve” pankartlarını
açan zihniyetin benzerleri, Tunus’ta da faaliyetteydi.
“Batı” güdümlü BAE tarafından fonlanan
Özgür Anayasa Partisi’nin üyelerini sokaklara döktürüp kaos ortamını oluşturtan
güçler, “darbenin şartlarını” hazırlamış oldular.
Cumhurbaşkanı,
askeri yanına alarak Meclis’i fesh etti.
NAHDA’nın
ofisleri yakılmaya başlandı!..
Perşembenin
gelişi çarşambadan belliydi.
Başta NAHDAolmak
üzere, bazı partilerin binalarına düzenlenen saldırılar, “darbenin
habercisi” gibiydi.
Darbeyi net
bir şekilde haber veren ise, darbeden üç gün önce “İyi haber, darbe
geliyor!” twitini atan
Birleşik
Arap Emirlikleri Veliaht Prensi bin Zayed’in adamlarından Dhai Khalfan oldu.
Bir süredir
sokaklara dökülenlerin, Pazar günü partilere saldıranların, Pazar gece yarısı
“darbe” yapanlar tarafından yönetildiği, yönlendirildiği…
Arkalarında
işgalci Fransa ile “Batı Faşizmi”nin aparatı haline gelmiş Birleşik Arap
Emirlikleri’nin olduğu kısa sürede ortaya çıktı.
Tunus’daki
NAHDA ağırlığına, “Vahşi Batı” çok tepkiliydi.
Hele,
Fransızlar varken, Türkiye ile savunma sanayi anlaşması yapılması, Paris’te
büyük tepkiyle karşılanmıştı.
Cezayir,
Türkiye, Mısır ve Tunus.
Benzer
hikâyeler…
*
Tunus’taki
Darbe’nin bir kez daha gündemimize taşıdığı NAHDA Hareketi ve Lideri Raşid El Gannuşi’ye
gelelim…
NAHDA,
siyasetteki yürüyüşüne ve yükselişine devam edebilmek için,
“Batı ile
uyumlu hareket edeceğini”, Batı’nın lâiklik anlayışına saygılı olduğunu ilân etmiş…
Batı’yı
ilham kaynağı olarak göstermiş ve Arap toplumunun sorunlarından
kurtulmasının, “İslam Birliği” arayışlarıyla değil, “Özü
muhafaza etmek suretiyle batılılaşmakla” mümkün olabileceğini öne
sürmüştü.
O kadar ki,
NAHDA Hareketi’nin Lideri Gannuşi, “Siyasal İslam’a yer kalmadığını” ve
“laiklikle problemlerinin olmadığını” öne sürme ihtiyacını
hissetmişti.
NAHDA,
yürüyüşüne “batının çıkarlarına zarar vermeme” sözünü vererek
devam etmişti.
Bugünkü
tavırları ise, “Sömürgeci Batı”nın çıkarlarını tehdit ediyordu.
Buna müsaade
etmeleri mümkün değildi.
Başta “Genç
Subaylar” olmak üzere, toplumun “zinde” kesimleri
olan bitenden rahatsızdı.
Bu
rahatsızlık tırmandırıldı.
Ve iş sokağa
taşındı!
*
Şimdilerde,
Tunus’taki “28 Şubatvari” darbeyi izliyoruz!
Bakalım, Tunus
çıkış yolunu nasıl bulacak?..
Darbeye
maruz kalan Tunus, bu dış bağlantılı operasyondan nasıl kurtulacak ya da
kurtulabilecek mi?
Batı’nın
malûm değerleri ile “uyum” söylemiyle yol alan, ancak “şartların
zorlamasıyla” farklı adreslere de yönelen bir siyasi hareket bu
süreci nasıl atlatacak?
Tunus’un
gerekirse “1000 yıl” sürecek “28 Şubat”ının bu aşamasında neler
olacak?
*
Tunus’taki
“darbe”, fonlandırılmış, yönlendirilmiş “sokaklardan” başlatıldı
ve “hane halkı ekonomisi”ne yaslandırıldı.
Plândemi,
ilk darbesini yaptı.
Mesajları
almak gerek!..
DARBECİLERİN
“BAHANELERİNE” DİKKAT!
Tunus’taki
darbenin bizdeki “malûm” çevreler tarafından sevinçle
karşılandığını görüyoruz.
Sevinç
çığlıkları atan bazı “gazetecilere”, vatandaşlarımızın bol bol postal
fotoğrafı göndermek suretiyle tepki vermeleri dikkat çekiciydi.
Darbeye en
net ve yaygın tepkiler iktidar kanadından geldi.
Bizdeki
radikal muhalefet unsurlarının, Tunus’taki darbeden kendilerine yarar mesajlar
çıkartmaya çalıştıklarını gördük.
Öte yandan…
Yeniden
Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın “Tunus’ta
Covid-19 salgını, işsizlik ve ekonomik darboğaz BAHANESİYLE ortaya çıkarılan
cumhurbaşkanlığı darbesi, ülkenin karşı karşıya bulunduğu kendi içsel
dinamiklerinden çok, Batının jeostratejik öneme sahip bu ülkedeki ekonomik ve
siyasi çıkarlarına yöneliktir.” şeklindeki değerlendirmesi önemliydi.
Türkiye’de
de birilerinin aynı “bahaneleri” kullanarak bir takım
hareketlere girişmeleri ihtimal dışı değildir ama…
Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi’nin bu tür girişimlere fırsat vermemek bakımından hayatî önemde
olduğu da ortadadır.
Yine de,
Tunus’ta olan bitenlerden “ders çıkartmak” gerekmektedir!..
Özellikle “Covid
19, işsizlik ve ekonomik darboğaz” bahaneleri üzerinde
durmak çok çok önemlidir!
TUNUS’TA
KRİZDEN ÇIKIŞ ARAYIŞLARI
Konuyu
yakından takip eden Dış Politika Uzmanı Turan Kışlakçı, bu yazıyı
bitirmekte olduğumuz dakikalarda şu notu paylaştı:
“Tunus’ta
taraflar arasındaki görüşmeler başladı. Partiler ve STK’ların Tunus
Cumhurbaşkanı Kays Said’in açıklamalarına tepkileri sürüyor. Cumhurbaşkanı Kays
darbe yapmadığını açıkladı! Şimdi krizden kurtuluş için çözüm önerileri
yapılıyor.”
Hayırlısı.